Gazetecilik mesleği ile ilgili çok sık yazı yazdığımın farkındayım. Öncelikli sorunlarımızdan birinin gazetecilik mesleğinin yeterince anlaşılamamasından kaynaklandığını düşünüyorum. Toplumun sorunlarını, dertlerini, sevinçlerini paylaşırken; mesleğimizi anlatmayı ihmal ediyoruz.

Yerel siyasetçilerin İstanbul medyasını eleştirme kolaycılığına kaçmayacağımı baştan açıklıyorum.

Bu yazımda yaklaşık 6 yıllık ‘yerel’ gazetecilik deneyimim boyunca öğrendiklerimi özetleyeceğim:

-Hiçbir mesleğin yerel-ulusal tartışmaları medya konusunda olduğu kadar ilginç yaşanmaz.

Market işletmecisi, yerel gazete okumadığını, ancak  ulusal gazete okuduğunu söyler. Siz BİM, A101, ya da KİPA reklamı yayınladığınızda ‘satılmış’ ilan edilirsiniz. Siyasetçiler yerel gazete değil, ulusal gazete okuduklarını söylerler. Siz ‘Ben Muharrem İnce, Oktay Vural, Bülent Arınç takip ediyorum. Yerel siyasetçileri takip etmiyorum’ dediğinizde, eleştiri oklarının hedefi olursunuz. Esnaf, siyasetçi; yerel gazete yerine ulusal gazeteyi tercih ettiğini söyler. Yaşadıkları sorunlarında ilk olarak yerel gazetelerin kapılarını çalarlar.

-Gazeteciliğin bir meslek olduğunu herkes bilir, ancak yerel gazetenin bedelini ödeyerek okuma konusunda istekli olana pek rastlamazsınız. Siz hiçbir kuruma sırtınızı dayamadan, devlet desteğini redderek bağımsız gazetecilik yapmak için direnirsiniz; yine eleştirilen ilk siz olursunuz.

-Tüm mesleklerin bağlı olduğu bir meslek odası, ya da mesleki yeterlilik belgesi olur. Yerelde isteyen herkes kendini gazeteci ilan eder. Bir fotoğraf makinası, bir de ucuzundan internet sitesi açtığınızda, gazetecisiniz. Kimse okunma oranlarıyla, medya yapısıyla, gazetecilik birikimiyle, bağımsız olmanızla, harcadığınız emekle ilgilenmez. Şirinlik edin, reklamlarınız artsın.

-Her siyasetçi, sivil toplumcu rakiplerinin yalakalarını eleştirir; kendi yalakalarına laf söyletmez. Gazeteciliğin eleştirel yapılması gerektiğine inanıyorsanız, durumunuz vahim. Herkes sizi düşman görür.

-‘Paraya ihtiyacı var. Ailesi zor durumda. O yüzden reklam veriyorum’ diyen bir düşünce yapısına karşı mücadele etmek zorunda kalınan başka bir meslek var mıdır?

-Gazetecilerden daha fazla gazetecilik bilen, ancak gazete okumamak için direnen bir toplumda; gazeteciliğin yarı kamusal bir meslek olduğu ve bağımsız yapıldığında şeffaflığı sağladığını anlatmak, mesainizin büyük bölümünü harcamanıza neden olur.

-Gazetelerde fotoğraflarda yer almak; bir soruna çözüm bulunmasından daha önemli görüldüğü için, herkes fotoğrafının çekilmesini ister. Haberi bırakıp, düğün fotoğrafçılığını reddederseniz, yüzler asılıverir.

Sözün özü: Haberciliğin, düğün fotoğrafçılığından farklı olduğu anlaşıldığında yeniden görüşelim...

Üzülmemek elde mi...
Bigazete’yi karalayarak prim yapmaya çalışanları ciddiye bile almıyorum. Ancak önemsediğim konu şu:

Haber okumayı, değerlendirmeyi ve gazetecilerle nasıl iletişim kuracaklarını bilmeyip, gazete okumayanların yönetime talip olması... İşte bu üzüyor...

takip için:
 https://twitter.com/ahmetunc

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981