‘’ Düşsün sana meyyal-i tahakküm eğilen ser
Kopsun seni – bir hak – diye alkışlayan eller ‘’ (Tevfik Fikret )
Ömür öyle ya da böyle miadını doldururken teneffüs ettiğimiz her nefeste isyanımız önce kendimize olmalı . Yanlışlıklar halkasını ilkin kendi boynumuzdan çıkarıp atmalı değil mi ya !
Suçluyu daima uzak diyarlarda arayan nefis haydi çığlıklarımıza kulak ver ve azgınlıklarına dur demeye evvela buradan başla .
Ah Fikret ah ! Ne zaman haksızlıklara kızıp öfkelensek , koskoca aleme gücümüz yettiğince haykırmak istesek , hep senin dizelerin gelip tomurcuk açar bahçemizde .
Laf ebeliğinden kurtulup icraata geçmenin önemini ne zaman kavrayacağız diye söylenip dururken , onca icraatı görmüyor musun savunmasını yapan işgüzarlaraysa edecek tek kelimemiz yoktur doğrusu . Tarih tekerrürden ibaret , biz ders almadığımız müddetçe de tekerrür edecek . Ehliyetsizler ordusuyla donatılmış bir çemberin ortasında debelenip duruyor gölgemiz . Evrenin her köşesi boğucu karanlığın pençesinde . Renkler soluk simalar soluk , mazlum topraklardaysa akıyor kırmızılar oluk oluk .
Her şeyi görüyor her şeyi duyuyor her şeyi biliyorken üç maymunu oynuyor zavallı ruhlarımız .
Ağır ağır yaklaşan kıyamet ateşini , taşıdığımız vicdansızlık odunuyla harlıyor celallendiriyoruz . Bu filmin finali hiç hayra alamet değil .
‘’ Mevla görelim neyler neylerse güzel eyler ‘’( Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri ) Evet Mevla eyleyecek sonumuzu .
Sağır dilsiz âmâ oysa tüm azalarımız sapasağlam yapmayın ama .
İnsanlık bir böcek gibi eziliyor ayaklar altında , şeref ve namus , onur ve haysiyet , Hak ve Hukuk iğfal edilmiş , kabahatli aranıyor koparılan takvim yapraklarında .
Adaletten insaniyetten bihaber zalimler ordusu boğuyor dünyadaki mazlum nefesi bizse kendi kendimizle öyle meşgulüz ki ne farkındayız olup bitenin ne de pişmanlıklar içinde varlığımız .
Vatan hakiki vatanseverleri alemse hakiki neferleri toprağın yağmuru beklediği gibi beklerken ne kendi mazlumumuza ne de dünyadaki diğer mazlumlara merhem olabiliyoruz .
Çamur deryasında göklere yükselen her ah ! dibe çekiyor postuna bürünüp de ortalıkta salındığımız insanlığımızı .
Hangi dala tutunsak kırılıp elimizde kalıyor . Duyduk duymadık demeyin ey ahali ! ‘’ Tarih tekerrür ediyor gözünüz aydın .’’
Kişi aile toplum , millet devlet vatan , zincirleme büyüyor yanlışlar . Sonuçta hayat faturayı kesmekte gecikmiyor vesselam .
Zemzemle yıkansa kararmış ruhumuz bu kirden öyle kolay kolay kurtulacağa benzemiyor .
Tatlı uykusundan vazgeçmeyen nazlı varlığımızı dış güçlerden önce iç güçler parçalıyor .
Değer yargılarımız inanç sistemimiz insanlık formülümüz alaşağı olmuş , tersliği fark edenlerse bir elin parmakları kadar yalnızlığa hükümlü . Bir dediği diğerini tutmayan idarecilerle idare edilenler , yönetenlerle yönetilenler , patronla işçi , sermayeyle emek , lordlarla avam ve daha neler neler sırıtıyor kadife torbalardan .
Yaradılış gayesinden uzaklaşmış insan her halükarda zarar ziyan terazisinde .
Adam suçlu kadın suçlu toplum suçlu peki ya çocuklar ? Onlarda bu bataklığın ortasında , büyümeden solan fidanlar misali ümitsiz yalancı bahar .
Yine de işte yine de çok geç demeden ; eller , iyiye de kötüye de çanak tutan eller , alkışlamayın artık Hakkı gölgeleyen hain yürekleri , silkinin uyuklayan bedenlerinizden . İbrahim’in (a.s) Kabe’de kırdığı putlar gibi inançla kırın etrafımızı saran çirkin duvarları . Kuvvetimiz yaradılışımızda gizli , açılın öyleyse içimizdeki gücün kilitli kapıları . Buyursun Hakkın hakiki sesi , kaldırılsın ayaklı cenazeler meydandan . Silkinelim hep beraber ey Ademoğlu , silkinelim ey nefis !
Yeryüzünü çivileyen dağlar gönderin başımızın üstündeki o kapkara bulutları , dağılsın o amansız sis ve yeniden şerefle alalım insanlık nefesini biz !..
Sibel Çakcak