Danimarkalı futbolcu ve teknik adam Ebbe Skovdahl’ın “İstatistik mini etek gibidir, çok şey gösterir ama asıl önemli olanı saklar” sözünü bilirsiniz. Hatta çeşitli isimlere de mal edilmiştir bu söz.
İstatistik verilerine sürekli kuşku ile yaklaşırım. Ne soruluyor, nasıl soruluyor, kimlere soruluyor, hangi koşullarda soruluyor, kim değerlendiriyor, ne kadarı açıklanıyor...
Karşımıza “Akil insanlar” diye çıkarılan Hükümet-PKK pazarlık masasının propagandisti misyonerler son günlerde öyle istatistik rakamları üfürüyorlar ki, bırakınız kuşku duymayı, artık açıkça yalan olduklarını iddia etmeye başladım.
2002 ile 2004 yılları arasında terör olayları ve ölüm en az düzeye inmişti. Beğenelim veya beğenmeyelim dönemin iktidarı bunu kendi başarısı olarak sunamadı, halkı da ikna edemedi. Küresel güç, bölgemizdeki hesapları nedeniyle terör elebaşısını paketleyip sunmuştu. Karşılığında idam cezası kalktı, İmralı Büyükelçiliği kuruldu ve terör elebaşısını legal siyasal lider yapacak süreç yürütüldü.
Şimdi bu büyükelçilikle İran/Irak/Suriye/Türkiye topraklarında Kürdistan kurulması süreci konuşuluyor. Irak’taki tamam, Suriye zemini yakalandı, Türkiye masada ve geriye İran kalıyor.
Ve bu misyonerler, halkın pazarlık sürecini yüzde bilmem kaç oranında onayladığını dolgun istatistik rakamları ile yutturmaya kalkıyor.
Soru örneğin şu: Terör ister misin?
Yanıt: Hayır!
İstatistik sonucu: Halk süreci destekliyor!
1 Mayıs İşçi Bayramı resmi bayramlar arasına girdi. Sivil bir gün resmileşince ne olur?
Resmi bayramlarımıza ne olmuşsa o olur.
Bir araştırma şirketi 1 Mayıs İşçi Bayramı nedeniyle sözde yurt çapında işçilere sormuş.
Kadın işçilerin yüzde 65,1’i, erkek işçilerin ise yüzde 38,9’u işinden memnun değilmiş.
Güldüm...
İşinden memnun yüz kişi içinde bana 10 kişi göstersinler kafamı sıfır numara traş ettireyim.
Ya bu istatistikler yalan söylüyor ya da insanımız.
Bu ülkede her şeyden ölünüyor.
Bir tek yalandan ölen yok!