2021 yılı İstiklal Marşı’nın kabulü ve Sakarya Meydan Muharebesi’nin 100. yılı olan, 23 Nisan 2021 tarihinde korona vebası yüzünden üç gün boyunca sokağa çıkma kısıtlaması uygulanacak.

Geçtiğimiz yılda 23 Nisan Bayramı kutlanamadı. Korona vebasının üçüncü dalgası çok şiddetli geçiyor, bu makaleyi yazdığımız gün 62 bin kişide koronavirüs salgını tespit edildi. 370 kişi de bir günde vefat etmişti. Binlerce hasta, yoğun bakımlarda yaşam mücadelesi veriyor.

Gerçekten Türkiye’de çok etkin geçen korona vebası salgını, sadece 23 Nisan Bayramı’nı etkilemedi, teravih namazlarımızı da kılamıyoruz. Gerçekten çok kötü günler yaşıyor, veba salgını ile 14 aydır ölüm kalım mücadelesi veriyoruz.

Bir yıl önce 23 Nisan 2020 tarihinde, 23 Nisan Bayramı ile ilgili Gebze Gazetesi ve Gazete Gebze’de Belgeselcinin Not Defteri köşesinde yazdığım makaleyi sizlerle paylaşıyorum. Bakın bir yıl önce 23 Nisan 2020 yılında neler yazmıştık, birlikte okuyalım.

***

23 Nisan Bayramı ve Çocukluk Anılarımız

Çocukluk Yıllarını Hayal Edip Yaşama Fırsatı

TBMM’nin açılışının 100. yıl dönümü ve aynı zamanda 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı coşkuyla kutlamak için çok önemli hazırlıklar yapılmıştı.

Korona Vebası Savaşında Bayram

Tüm insanlığa Üçüncü Dünya Savaşı açan koronavirüsü vebası dolayısı ile TBMM’nin açılışının, 100 yıllık anlamlı ve önemli yaş günü ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı tam anlamı ile kutlanamıyor. Korona virüsü vebası bu anlamlı ve önemli günü bile etkiledi.

Korona virüsü vebasına hep birlikte meydan okuyarak moralimizi bozmasına fırsat vermeden bu bayram, çocukluk yıllarımızdaki 23 Nisan Bayramları’ndaki yaşadığımız anıları yeniden evlerimizde yaşayıp, çocuklarımız ve torunlarımıza anlatalım. Anılarımızda bayramları yaşatmak için sosyal medyadan paylaşıp, tarihe not düşelim.

Ben ilk kez 23 Nisan Bayramı coşkusunu en küçük ablamın okuduğu köyümüzdeki ilkokulda, 1967 yılında yaşamıştım.

Ablam, sülalemizde okula giden ilk kız çocuğudur. İki büyük ablam dahil, amcalarımın kızları maalesef okula gitmediler. O yıllarda kızların okutulmasına iyi gözle bakılmıyor, gizli ve sinsi bir propaganda yapılarak kızlar cahil bırakılıyordu. Amaç; cephelerde bu vatan için şehit ve gazi olmuşların torunlarını cahil bırakmaktı. Bu yüzden birçok kız çocuğu okutulmamış ve cahil bırakılmıştı. Bu konuyu ayrı bir makale konusu yapmak istiyorum…

1967 yılında, 23 Nisan Bayramları’nın kutlandığı ilkokula geldim, heyecanla beklemeye çalıştım. Öğrenciler törenin yapılacağı meydana gelirken, ablamın elindeki salkım söğüt dalı ve orman gülleri ile süslenmiş ‘Yaşasın Cumhuriyet’ yazılı çelenk ile en önde yürümesini hiç unutmuyorum.

Daha sonra 1969’da, aynı okulda 23 Nisan Bayramı’nda düzenlenen kutlama etkinliği çerçevesinde ‘Vatanın Kurtuluşu’ adlı piyeste askerlere yardım eden çoban rolünü oynamam bana büyük vatan sevgisi vermişti. Tüm köylüler ve öğrencilerin huzurunda rolümü tam bir sanatçı ruhu ile oynamış büyük alkış almıştım. 5. sınıfta okuyan bir kız öğrencinin söylediği, ‘Ağrı Dağı’ndan Uçtum Çayır Çimene düştüm’ türküsü halen kulaklarımda çınlıyor. İlk okulu okuduğum, çocukluk hayatımın çok önemli günlerinin geçtiği okulda birçok anım var. Hatıramın olduğu Giresun’un Espiye İlçesi Soğukpınar Beldesi Dikmen Mahallesi’ndeki ilkokulumu her fırsatta ziyaret edip, çocukluk anılarımı yeniden yaşıyorum.

23 NİSAN BAYRAMI

23 Nisan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolun temel taşı. Bugün, milletin Ankara’da temsil edildiği Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı tarihi gün. Düşmanın Anadolu’dan atılması ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşuna giden yolun başlangıcı ve en önemli kilometre taşı olan Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı tarih olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı yine coşku içerisinde kutlayacağız.

23 Nisan 1920’den, 23 Nisan 2020’ye 100 yıllık Türkiye tarihini çok iyi yorumlayıp değerlendirmek gerekiyor. Türkiye Devleti, bu günlere kolay gelmedi. Bugün, Türkiye’de yaşananları anlayabilmek için çok iyi tarih bilincine sahip olmak gerekiyor.

Bugün, düşmanı Anadolu’dan temizleyen Kuvâ-yi Milliye kadrolarının, Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde 23 Nisan 1920’de, Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılması ile tarihin dönüm noktasıdır.

Bugün, tarihimizde çok önemli yeri olan Sivas ve Erzurum Kongreleri ile başlayan, 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi’nin açılması ve 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilan edilmesi ile kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti iç ve dış tehditler altında.

TBMM’nin açılışına giden yolun başlangıcı olan Erzurum ve Sivas Kongresi ile ilgili tarihi bilgileri, siyasilerimiz başta olmak üzere tüm yetkililere hatırlatmak istiyorum.

İşte tarihi belgelerin ışığı altında Sivas ve Erzurum Kongreleri ile ilgili özet bilgiler…

ERZURUM KONGRESİ

23 Temmuz 1919´da Erzurum Kongresi toplandı. Erzurum Kongresi’nde, bir yandan vatanın ayrılmaz bir parçası olan Doğu illeri halkının düşmanla mücadele için elbirliği ile çalışacağı kararlaştırılmış, bir yandan da milli bir istek olarak İstanbul´daki Meclis-i Mebusan´ın, toplanıp gereken önlemleri alması gereği vurgulanmıştı.

Erzurum´da başlayan yerel kongre akımı, Batı’da Yunan tehdidi altında bunalan Marmara ve Ege bölgelerinde devam etti. 26 Temmuz 1919´da Balıkesir´de, 6 Ağustos´ta Nazilli´de, 16 Ağustos´ta Alaşehir´de kongreler toplandı. Bu kongreler sonucunda "Kuvâ-yi Milliye" adı altında vatansever milis güçleri kuruldu.

SİVAS KONGRESİ

4 Eylül 1919´da ise, millî egemenlik ilkesine dayalı yeni Türk Devleti´nin kuruluşuna temel olan Sivas Kongresi toplandı.

Kongrede, "vatanın bölünmez bir bütün olduğu" konusunda millet temsilcileri ortak bir karara vardılar. Ülkedeki tüm yerel direniş örgütleri "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" adı altında birleştirildi. Kongre sonucunda oluşturulan "Heyet-i Temsiliye" milletin isteklerini yansıtan bir nitelik kazandı.

Bundan dolayı, Sivas Kongresi Mustafa Kemal Paşa´nın istediği "kuruculuk" niteliğini gösterememiş, vatanın kurtuluşu için bir an önce Meclis´i Mebusan´ın toplanmasını padişaha bildirilmesine karar vermişti.

Ancak bu kararda önemli bir adımdı. Kurtuluş mücadelesi ve millî egemenliğe geçişin ikinci evresi de tamamlanmıştı. Üçüncü aşamada ise, millî egemenliğin gerektirdiği tüm ilke ve değerlere sahip bir Büyük Meclis’in kurulması ve Kurtuluş Savaşı´nın millî güçlere dayalı olarak kazanılması süreci başladı.

ÇOCUKLUĞUMUZ VE 23 NİSAN BAYRAMI

Gelin her şeyi bir kenara bırakıp, üzerinden bir asır geçen Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 100. yılında tarihe yolculuğa çıkalım. Korona virüsüne inat ve moralimizi bozmasına fırsat vermeden çocukluk yıllarımızı hatırlayalım. İlkokul sıralarında 23 Nisan Bayramı’nı coşku ile kutladığımız yıllara geri gidelim. Aylar öncesinden bayram için yaptığımız hazırlıklar, bayram sabahı yeni elbiselerimizi giyerek heyecanla geldiğimiz okulumuzda kır çiçekleri ile süslediğimiz sınıflarımızı düşünelim.

Bugün nerelerde olduğunu bilemediğimiz, bazıları çoktan ebedi hayata giden öğretmenlerimiz, acı tatlı birçok hatıralarımız olan ilkokul arkadaşlarımız, hep birlikte coşku ile kutladığımız 23 Nisan Bayramları’nı birer anı ve hatıra olarak içimizde yeniden yaşatalım.

Gelin, bugün yaşımız ne olursa olsun kendimize bir iyilik yapıp, çocukluk yıllarımızı hatırlayarak, çocuklarımıza ve torunlarımıza geçmişi anlatalım, çocukluk yıllarımızı yeniden yaşayalım.

KURTULUŞ SAVAŞI BELGESELİMİZİ İZLEDİNİZ Mİ?

https://m.youtube.com/watch?v=i-0MeZbQnGM

https://m.youtube.com/watch?v=yZoGuQpo5nE

https://m.youtube.com/watch?v=hoV7ixO2LV8

23 Nisan Bayramı ve Kurtuluş Savaşı, tarihimizin dönüm noktasıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunu gerçekleştiren Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920’de Hacı Bayram Camii’nde kılınan cuma namazı sonrası dualarla açılmıştı. Anadolu’nun her yerinden çok önemli insanların oluşturduğu kurucu meclis hem Türkiye Devleti’ni kurmuş ve hem de düşmanı Anadolu’dan söküp çıkarmıştı. Devlet kurulmuş, düşman Anadolu’dan çıkmış, daha sonra koltuk kavgaları ve siyasi entrikalar ortaya çıkınca kurucu meclis birbirine düşmüştü.

Kurtuluş Savaşı’nda büyük hizmet yapan birçok isim dışlanmıştı. Bunların içerisinde yer alan isimlerden biri de Mehmet Akif Ersoy’du. Canını kurtarmak için Mısır’a kaçmak zorunda kalmıştı. Kazım Karabekir Paşa’da dışlanarak sıkı takip edilip, idamla yargılanmıştı. Bunlar üzerinde yazılıp, söylenecek çok şey var. Ancak bir gerçek vardır ki; tarihimizi yargılamadan, tarihte yaşananlardan ders ve ibret almak…

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı çok iyi anlamak ve gelecek kuşaklara çok iyi anlatmak gerekiyor.

‘Tarih bilincine sahip olmak, her şeye sahip olmaktır’ diyerek, bir asırlık geçmişe sahip olan TBMM’nin açılışının 100. yılını ve TBMM’nin açılışı anısına ilan edilen 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyorum. (Kaynak: 23 Nisan 2020 Gebze Gazetesi www.gebzegazetesi.com )

Evet yazılacak çok şey var ancak sözün bittiği yerdeyiz, asrımızın en büyük felaketi ile 14 aydır ölüm kalım mücadelesi veriyoruz.

Anılarımızı yazıp, gelecek kuşaklara bilgi ve belge bırakalım…

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981