Uluslararası İlişkiler bölümüne başlayan öğrenciye “Fakülte bitince ne olacaksın?” diye sorun, “Büyükelçi olacağım” yanıtı alırsınız. Görece daha mütevazı olanları ise Dışişleri Bakanlığı’nda çalışmak istediklerini anlatırlar. Aile ve yakın çevresi de aynı umut içindedir...
Malumunuz son günlerde ‘Bölmek, bölücülük’ kavramları hayatımızın önemli bir unsuru haline geldi. Televizyon kanallarında ‘Bölünüyoruz’ isyanlarına ‘Durun yahu, bölünmüyoruz, barışıyoruz’ diyenler arasındaki düelloyu izlemediğimiz gün yok...
Bölünme ile ilgili çok sayıda başarılı soru örneklerimiz de mevcut:
“Irak’ta Bölgesel Kürt Yönetimi bağımsız bir devlet kuracak mı?”,
“Türkiye’nin Güneydoğu bölgesi bu Kürt yönetimi içinde yer alacak mı?”,
“Ortadoğu bölünüyor mu?”,
“Suriye bölünecek mi?”,
“Hangi devlet daha önce bölünecek?”,
“Hangisi kaça bölünecek?”,
“ABD mi bölüyor, İsrail mi, yoksa her ikisi de mi?”...
Ortadoğu ve Afrika ülkelerindeki bölünme ve tehditlerine ek olarak Avrupa Birliği gibi yapılarda süren bölünme sancıları ‘küreselleşen dünya’ üzerinde düşünmemize yol açıyor.
Benim önerim şu: Yeterince ateşe, elçi, büyükelçi, dışişleri bakanı adayı varken; biz tüm dünyayı olabildiğince küçük parçalara bölelim. Örneğin bir tek Kürt Devleti kesmez. Kırmançi Devleti, Zazaki Devleti, Med Devleti, Asuri Devleti, Akadi Devleti, Elami Devleti...
Mitoz bölünme modeli de denebilir. Uluslararası İlişkiler mezunlarının diplomat olma hayalleri böylece yıkılmamış olur. Kürt, Laz, Pomak, Çerkez.., Ve hala kaldıysa Türk kardeşlerimiz bile bölünmenin işsizliğe çözüm olduğunu görür.
Sadece Uluslararası İlişkiler mezunları mı?
Tabi ki hayır! Mitoz bölünmeyle doğacak her devletin, çok çeşitli kadrolara ihtiyacı olacak...
Sözün özüne gelince;
Ciks giyimli ‘Akil’ lere akıl vermek haşa, haddime değil, ama bu yazdığım pornografi, açılım erotizminden daha ikna edici.