Gebze’de Faaliyetlerini sürdüren Giresun Yağlıdere İlçesi Tekke köyü Derneği’nin Geleneksek olarak her yıl düzenlediği Sarı Hacı Abdullah Halifeyi Anma programına katılarak, bizlerde bilgilerimizi paylaştık. Beylikbağı Ahmet Penbegüllü kültür salonunda gerçekleştirilen programa AK Parti İstanbul milletvekili Hasan Turan, Gebze Belediye Başkanvekili Engin Güzel, Ak Parti Gebze ilçe başkanı İrfan Ayar, Kocaeli Giresun Değnekler Federasyonu başkanı Olgun Kandemir ilçe ve köy dernek başkanları sivil toplum kuruluşları katıldı. Karadenizin Mevlanası olarak bilinen ve Yavuz Sultan Selim’in hocası olan Sarı Hacı Abdullah Halife ile ilgili Gebzelilerle paylaşırken, Tekkelileri her yıl bu anma programlarını düzenleyerek Sarı Abdullah Halife’yi unutmadıkları için tebrik ediyorum. Karadenizin Mevlanası Sarı Abdullah halife ilgili yaptığımız çalışmayı sizlerle paylaşıyorum:

ABDULLAH HALİFE KİMDİR
 Giresun’un Yağlıdere İlçesi’ne bağlı Tekke köyünde yer alan Hacı Abdullah Halife Zaviyesi, bölgenin fethinden hemen sonra gazi dervişler tarafından kurulmuş bir tarikat yapısıdır. Zaviyeler kırsal alanda kurucu bir derviş, şeyh tarafından tesis edilen tarikat mensuplarının barındığı ibadet ettiği, yolcuların misafir edildiği, halkın eğitildiği tarım arazileri olan kurumlardır. Zaviye Hacı Abdullah Halifenin babası Kasım Halife tarafından Yavuz Sultan Selim’in Trabzon Valiliği sırasında (1489 – 1512) annesi Ayşe Gülbahar Hatun adına kurulmuştur.. Günümüze gelen Arapça vakfiye 1544 tarihlidir. Türkiye’nin diğer şehirlerinde olduğu gibi, Osmanlı devletinin kuruluş ve gelişmesinde, askeri ekonomik ve yönetim kadrolarının yanında İslami tarikatlerin kolonizatör dervişlerin büyük payı olmuştur. Hacı Abdullah Halife Zaviyesi yapıları – vakfiyesi ve belgeleri ile önemli kurum olarak karşımıza çıkmaktadır.

1978 YILIN’DA KORUMA ALTINA ALINDI
1978 yılın da Tercüman Gazetesi’nde bir haber çıkıyor. Muhtar İsmail Önal elinde tekkenin vakfiyesi ile fotoğraflanmış, tekkenin incelenmesini ve yapıların korunup restore edilmesini istiyor. Bakanlık bu haberi esas alarak yapıların incelenmesini istiyor ve vakfiyenin koruma altına alınmasına yönelik bir yazı yazıyor.. 22-23 Haziran 1978 yılında normal ulaşım araçlarıyla köyün altına gittim. ‘Kozbükü’ denilen yerden köye yürüdüm. Yağmur yağıyor ve akşam karanlığı bastırıyordu. Lamba ışığında vakfiye ve belgelerin fotoğraflarını çektim.

Sabah olunca gün ışığında tekrar belgelerin fotoğraflarını çektim. Hızla yapıları ziyaret ettim, fotoğraf çektim, kısa notlar tuttum.. Raporum bakanlığa ulaşınca G.M.E.E. ve Anıtlar Yüksek Kurulu 08.09.1978 tarih ve A-1272 sayılı kararı ile yapıları koruma altına aldı. Hemen belirteyim, vakfiyeyi bakanlığa göndermek için istediğimde muhtar; “Vakfiye bize atalarımızın en değerli mirasıdır, bunu veremem.” dedi. Israr etmedim, ben de olsam vermezdim.

Vakfiyenin okunmasında Prof. Dr. Naci Yüngül’den yardım istedim. Belgeleri okuyunca, vakfiyenin Gülbahar Hatun’un tesis ettiği bu zaviyenin Hacı Abdullah Halife’ye tahsis edildiğini, külliye halindeki tekkenin bütünlük arz ettiğini anladık.

ABDULLAH HALİFE’NİN TUĞLACIK KÖYÜ’NDEKİ TÜRBESİ:
Tekke köyündeki zaviyenin kurucusu Hacı Abdullah Halife'nin Türbesi bugün Harava-Tuğlacık köyünde kalmış olup büyük bir mezarlığın ortasındadır. Türbe kare planlıdır. Boyutları yaklaşık 3.00 x 3.00 m. dir. Duvarları muntazam yonu taştan yapılmıştır. Orijinal örtü kubbelidir. Fakat bugün dıştan dört omuz tarzında betonla kaplanmıştır. Türbeye kuzeyden kemerli bir kapıdan girilmektedir. Kapı kemerinin üzerindeki kitabe yeri boş bırakılmıştır. Prof. Naci Yungul'un yazısından anlaşılacağı gibi; Tekkenin tesisinde yardımları olan Gülbahar Sultan H. 911 (1505/6) yıllarında olmuştur.. Arapça Vakfiyenin düzenlendiği H. 950/1544 yılında ise şeyh olmuştur. Demek oluyor ki Hacı Abdullah Halife Türbesi 1535-1540 yıllarında inşa edilmiştir. Tekke ve zaviyelerin kapatılmasından sonra, yapılar Hacı Abdullah Halife'nin kendi soyundan gelen ve halen bu köyde yaşayan zaviyedarları tarafından elden geldiğince onarılıp korunmuştur. Vakfiye ve beratlarda adları gecen yapılardan sadece fırın ve zaviye misafirhanesi günümüze gelememiştir.

ABDULLAH HALFE’NİN  TEKKE KÖYÜNDEKİ  CAMİSİ
Bugüne kadar epeyce değişikliklere uğramıştır. 12.90 x 9.00 m. boyutlarında olup kalın taş duvarlıdır. Bir giriş (son cemaat yeri) ve kare bir harim kısmından meydana gelmektedir, ordusu dört omuzdur. Son cemaat yerine acılan kapı batı cephesindedir. Son cemaat yerinin kuzey duvarı yarıya kadar yıkılarak üzeri briket olarak yapılmış ve büyükçe iki pencere bırakılmıştır. Son cemaat mahallinden harime acılan kapı ve pencereler orijinaldir: Kapı sivri kemerli olup, pencerelerin lentolarının üzerinde sağır kemerlere yer verilmiştir. Harim kısmını yarıya kadar kaplayan ahşap mahfil kısmına kapının solundaki bir merdivenle çıkılmaktadır. Bu merdivenden geçilen ahşap ezan yeri yıkılmıştır. Bu haliyle minber 19. yüzyıl özellikleri taşımaktadır. Camiin iç duvarları vazoda çiçekler, ağaçlar, serviler, kandiller, cami tasvirleri ile süslenmiştir. Bazen bu süslemeler kemerlerle birbirine bağlanılmış sütunlar arasına yerleştirilmiştir. Camiin kitabesi yoktur. Zaviyeye bağlı olarak 15. yüzyılın sonlarında inşa edildiğini söyleyebiliriz.

Cami son şekliyle 19. yüzyıla tarihlenmektedir. Camii’nin duvar resimleri üzerine  yapılan  araştırmalarda Bu resimlerin Doğu Karadeniz’de kalem işi süslemeli camilerin en iyi örnekleri olduğunu belirlenmiştir. Kemerler içerisinde hayat ağaçları, vazoda çiçekler, Selviler, natürmortlar, cami tasvirleri ele alınmıştır. Bu kalem işi süslemeler Darendeli Eşşeyh Hamza tarafından yapılmıştır

EMEĞİ GEÇENLERE TEŞEKKÜR
Hacı Abdullah Halife, tarihi belgelerin belirttiği gibi salih, mütedeyyin, vaiz, nasih bir kimse olarak köy halkına, gelip geçenlere hizmet etmiştir. Tekkenin vakfiyesini ve yapanlarını bir bütün olarak tanıttığımız ilk incelememizle özelde Tekke Köyü’ne, genelde kendi tarihimize ve kültürümüze hizmet etmeyi amaçladık. Bu yayın için beni cesaretlendiren Prof. Dr. Naci Yüngül’ü rahmetle anıyorum. Burada Hacı Abdullah Halife’nin soyundan gelenlere, tekkenin mütevellilerine teşekkür etmeliyiz. Eğer onlar tekkenin yapılarını, vakfiyesini, evrakını korumasalardı bugün ortada hiçbir şey olmazdı. Birçok yerde olduğu gibi tekke tarihe karışırdı. Günümüzdeki yapıların durumlarına, fotoğraflarına bakarak iyi korunup restore edilmediklerini söyleyebilirim. Bu 16. yüzyıl tekkesi için aslına uygun birinci sınıf bir restorasyon yapılmalıdır. Bizden sonra tekke üzerine ayrıntılı araştırmalar yapıldı.. İsmail Kahraman Bey, kitap belgesel hazırladı, makalelerimizi yeniden bastı. Ayrıca, Mehmet Fatsa, Sadi Bayram, Harun Bostancı ve Gazanfer İlter’e geniş kapsamlı yayımlar yaptılar. Hepsine teşekkür ediyorum. 

Not: Bu yazı  Eylül 2017 Tarihin’ de  Giresun Yağlıdere ve Tekke köyünde  düzenlen Abdullah halifeyi anma törenleri dolayısı ile İKTAV belgesel yayıncılık tarafın’ dan  basılan broşör’ de yayınlanmak üzere    Prof. Dr. Haşım Karpuz tarafın’ dan özel olarak yazılmıştır ) 

 

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981