İnsanların hayatlarında karşılarına çıkan her yol onlar için hem bir sınav hem de bir misyon niteliğindedir…

Bildiğiniz gibi geçen hafta şeker bayramını kutladık… Bayram vesilesiyle Çanakkale’ye gidip, hem eşimin ailesini hem de üniversiteden çok kıymetli bir arkadaşımı ziyaret ettim. 

Arkadaşım Çanakkale’nin Biga ilçesine bağlı küçük, bir o kadar da şirin bir köyünde ikamet etmekte. Ailesinin başlıca geçim kaynakları tarım ve hayvancılık. Kendisi de yaz aylarını ailesine yardım ederek geçirmekte. Gün boyu birlikte köyün Pazar yerini, süt toplama merkezini, köyün camisini ve köy meydanını gezip, sonunda kendimizi tavuk sesleri ve kuş cıvıltıları eşliğinde köyün sokaklarının doğallığına ve mis kokusuna bıraktık…

Akşamüzeri birlikte barajın kenarında oturup hasret giderdikten sonra eve gittik. Annesi bizim için muhteşem bir iftar sofrası hazırlamıştı. Sofranın tek eksiği olan salatayı yapma görevi de bize düşmüştü.  Evin bahçesine inip taze taze biberleri domatesleri ve salatalıkları dalından koparıp, sofraya yakışır muhteşemlikte bir salata hazırladık. Yemekten sonra Rıdvan Amcayla tadına doyulmaz bir sohbete başladık, öyle ki hem zamanın nasıl geçtiğini anlamamış hem de Rıdvan Amca’nın zekasına hayran kalmıştım. Bana anlattığı bazı anekdotları sizlerle paylaşmak istiyorum.


Köy başta da belirttiğim gibi çok küçük bir köy. Rıdvan amca ve ailesi buraya ilk yerleştiğinde, köyün ne bir kahvesi ne de bir bakkalı varmış. Rıdvan amcanın köye ilk yaptığı yatırım, bir bakkal dükkanı açmak olmuş. Zamanla işlerinin iyi gitmesi ve köy halkı tarafından sevilip sayılması neticesinde, de köye muhtar olmuş.

Rıdvan Amca son 3 dönemdir köyün muhtarlığını yapmakta. Köyün kullanılmayan arazilerinin hepsini, ailesinin de yardımıyla meyve bahçelerine dönüştürmüş. Arazilerin atıl kalmasındansa meyveleriyle köylüye hizmet etmesinin daha doğru olacağını düşünmüş. Böylece geçen sene meyve ağaçları ilk ürünlerini vermiş. 


Köy kahvesi olmayan bu köye bir de öyle bir kahve yaptırmış ki, en çağdaş fikirli yönetici bile bu kadarını düşünemezdi. Köy meydanı yakınındaki arsalardan birini devlet hibesi ve muhtarlık geliri ile aldıktan sonra, 3 katlı bir bina yaptırmış. Alt katı kahvehane, üst iki katı da ev şeklinde yaptırdığı bu yapının, ev kısımlarını kiraya vererek muhtarlığa ek gelir sağlamış. Alt kattaki kahvenin bahçesi için ise civar köylerde meşhur olan bitkileri getirip dikmiş. Birçok seradan çok daha fazla bitki çeşidi barındıran bu kahve, gerçekten takdiri hak ediyor.

Baraj suyunun altında kalması beklenen mezarlığı korumak için taş duvar set yaptırmış ve ileriki yıllarda barajdan balık tutmak için, yararlanılabilmesi için baraja farklı türlerde balıklar getirmiş.


Farkındaysanız, Rıdvan Amca şunu yaptırtmış gibi bir cümle hiç kurmadım; çünkü tüm bunları Rıdvan Amca kendi yapmış. Bu yüzden, ben Rıdvan Amca’ya küçük köyün Büyük insanı diyorum. Sanırım onun misyonu, yaşadığı hayatı herkese faydalı bir şekilde güzelleştirmek; benimkisi ise bunlardan bir ders çıkartıp sizlerinde ders çıkartabilmesi için, sizlerle paylaşmak. 
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981