Mutlu musunuz?
Biz Türkler mutlu muyuz, değil miyiz?
Devletimizin resmi istatistik kurumu anket yapınca mutlu çıkıyoruz.
Türkiye'deki araştırma şirketleri de yapınca yüzde 65 gibi bir çoğunluk “mutlu bir insanım” diyor.
Ama 34 ülkenin üyesi olduğu Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü OECD, yapınca 11 kriter üzerinden anket yapılan 34 ülke arasında en mutsuz 32'inci ülke oluyoruz.
Aslında neden? Size söyleyeyim; Onlar “mutlu musunuz?” diye doğrudan sormuyor. Yaşam koşullarını inceliyor, iş, güç, sağlık eğitim, emeklilik, vs... Çok ayrıntılı sorular soruyorlar ve sonra da rapor hazırlıyor. Diyorlar ki hayatından en mutlu insanların yaşadığı ülke Danimarka'dır. Onu Kanada ve Norveç izlemektedir. Türkiye 32'inci sıradadır.
“Kendinizi bugün nasıl hissediyorsunuz?” sorusuna ise Türkiye en çok olumsuz cevabı vererek sonuncu oldu. En fazla, “çok iyi” diyen Danimarkalılar. Onu, İzlanda, Japonya, Endonezya ve Hollanda izliyor.
Biraz bilgi vereyim mi? Geçen yılbaşında dünyanın en saygın araştırma şirketlerinden Ipsosile, Türkiye'de düzenli olarak yaptığı araştırmasını yeniledi. 34 ilde 16 bin kişi ile bir anket yapt. Katılanların yüzde 65'i “mutlu bir insanım” dedi.
Ancak, “emeklilik dönemim beni endişelendiriyor” diyenlerin oranı da yüzde 51 çıktı. Oysa bu oran 2005 yılında yüzde 47'ydi.
“Aile ve çocuklarımın geleceğinden endişeliyim” diyenlerin oranı yüzde 62 ve yine 2005 yılında bu oran yüzde 55…
Yani geleceğe ilişkin endişe artıyor.
Türklerin yüzde 65'i mutlu olduğunu söylüyor ancak yüzde 6o'ı gelecekten endişeli…. Garip değil mi?
Mutluluk göreceli bir kavram, mutluluktan ziyade huzurlu olmak, gelecek kaygısı taşımamak daha önemli değil mi?
Neyse, devam edelim… Devletin resmi istatistik kurumu TÜİK, bu yıl Mart ayında düzenli olarak yaptığı Yaşam Memnuniyeti araştırmasının sonuçlarını yayınladı. Bu araştırma sonuçlarına göre, 18 ve daha yukarı yaştaki bireylerin yüzde 61'i kendilerini mutlu olarak ifade ettiler.
Bir de mutluluk oranı artıyor. 2009'da bireylerin yüzde 54'ü kendini mutlu, 14'ü ise mutsuz olarak ifade ederken, 2010 yılında bu oran sırasıyla 61 ve 11'dir.
Kadınlar erkeklerden daha mutlu… Kadınlarda mutluluk oranı yüzde 63, erkeklerde 60, Onca ev işini yapan, tarlada çalışan, dayak yiyen, erkek egemen toplumda yaşayan, kafasını kaldıramayan onlar değil sanki… Töre cinayetlerini, öldürülen kadın sayısındaki artışı saymıyorum bile…
Bir istatistik daha vereyim: Türkiye'de 2001 yılında 92 bin olan boşanma sayısı, 2010 yılında ise 118 bine çıkarken, 2007 yılında yüzde 1.34 olan boşanma hızı 2010 yılında 1.62'ye yükseldi. Belki de insanlar boşanıp, karıdan-kocadan kurtulup huzur buluyor…
Peki, OECD anketinde niye böyle çıkıyoruz? Bir kere OECD'nin araştırması çok kapsamlı.
“İşinizi seviyor musunuz? Çalışma saatlerinden memnun musunuz? Sağlığınız nasıl? Çocuklarınıza yeteri kadar vakit ayırabiliyor musunuz? Komşularınıza güveniyor musunuz? Genel olarak hayatınızdan memnun musunuz? Havanın temizliğinden memnun musunuz? gibi sorular soruluyor.
Türkiye, en uzun çalışma saatlerine sahip ülke, işe gitmek için en çok zamanı harcayan üçüncü ülke, çalışma ortamından en az memnun olan ülke, evlerde kişi başına düşen oda sayısında sonuncu, evlerde temel ihtiyaçlar (şifonlu tuvalet gibi) konusunda sonuncu, kişi başına gelir konusunda sondan ikinci, dayanışma ve yardımlaşma konusunda alt sıralarda, liseye mezunu olanların oranı konusunda sonuncu, eğitim kalitesi bakımından Şili ve Meksika'nın ardından sondan üçüncü…
Daha var ama bu kadar yeter…
Acaba diyorum ki?...
Bu kadar zor yaşam koşullarına rağmen hala mutluyum diyorsak;
Yoksa Türk halkı mazoşist mi? Evet, hepimiz acıların çocuğuyuz…