Bir yorgunum, bir yorgunum ki sorma a sevgili okur. Sana bir günümü özetlememi ister misin? “Eveet, eveet” diye bağırdığını duyar gibiyim. Öyleyse, sen istedin bunu.
Uyku benim için en büyük sorun. Uykuya dalmak da, uykudan uyanmak da, işkence. Uyanıp yataktan kalkmam demek, uykumun açıldığı anlamına gelmiyor. Mesela genelde sabah 5 gibi uykuya dalıyorum. Bazen 6 gibi. Genelde öğlen saat 3 gibi uyanıyorum. Bazen 2 oluyor, bazen de 4; ama ben hala uykulu oluyorum. Uykumun açılması akşam 10 – 11’i buluyor. O saatten sonra uykum açılınca, tekrar ertesi gün sabaha kadar uyanık olmak zorunda kalıyorum.
Yaşam koşullarım çok kötü. Bir de hava çok sıcak. Gece sıcaktan cam açık uyuyorum. Bazen hava soğuyor biraz, uyandığımda burnum akıyor. Çileli günler yaşıyorum, azizim.
Uyandığımda genelde bir şey yemek istemiyorum. Birkaç bardak su içiyorum. Birkaç saat, bu birkaç bardak su ile geçiyor. Sonrasında sabah kahvaltısı yerine akşam yemeği yiyerek, günü tek öğünle kapatıyorum. Adeta ekonomide bir dünya markası olacağım. Gecenin ilerleyen saatlerinde de, meyvedir, bisküvidir, dondurma, çekirdek falan derken, yiyecek bölümünü böyle tamamlıyorum. Genel olarak fazla bir şey yediğim söylenemez ama hala göbeğim var. Hareketsizlikten işte. Tuvalete giderken bile yoruluyorum. En son ana kadar bekliyorum, tutamayacakken gidiyorum tuvalete. Gerçekten çok yorucu bir iş…
Gün içinde ne yaptığıma gelince, galiba hiçbir şey yapmıyorum. Uyanınca televizyonu açıyorum. Genelde eski bir film oluyor. Bazen iyi filmler denk geliyor. Geçenlerde Kadir İnanır’ın bir filmi vardı, sonlarına doğru izlemeye başladım. Kadir İnanır avukat. Bir evlilik yapmış, sonra ayrılmış. Bir oğlu var ama oğluyla seneler sonra ilk defa görüşüyor sanırım. Annesi izin vermemiş görüşmelerine.
Kadir İnanır’ın sevgilisi var bir de. Bir gün çocuk babasını görmek için yanına gidiyor. Birlikte Kadir İnanır’ın yazlığına gidiyorlar. Yazlıkta Kadir İnanır komşularının çocuklarını görüp çağırıyor, oğluyla tanıştırmak için. Bir kız, bir erkek. Sonrasında Kadir İnanır oğluna soruyor “beğendin mi kızı?” diye. Oğlu da geçiştirici cevap veriyor. O akşam Kadir İnanır’ın acil bir işi çıkıyor ve İstanbul’a dönmeleri gerekiyor. O komşularla da normalde akşam görüşeceklerdir.
Çocuk kapılarına gidiyor, Kadir Bey arabada bekliyor. Çocuk sadece erkekle vedalaşıyor, kızı sormuyor bile. Arabaya döndüğünde Kadir Bey soruyor, “kız yok muydu?” diye. Çocukta evde yokmuş falan deyip geçiştiriyor. Sonra İstanbul’da bir gün erkek kardeş, Kadir beyin oğlunu arıyor. Kadir İnanır’ın oğlu da Kadir İnanır’a pek yüz vermiyor. “Sen yokken ben babasız büyüdüm” falan diyor. Bu iki çocuk evde buluşuyorlar. Kadir İnanır eve geliyor, oğlunun odasına bir giriyor, yatakta oğluyla komşularının oğlu. İşte oğluna vuruyor biraz “defol git bu evden” diyor.
Neyse sonrasında çocuk sahile gidiyor. Kadir İnanır vurduğu için pişman oluyor. Sahile yanına gidiyor, kucaklıyor oğlunu. Birbirlerine sarılarak güneşe, filmin sonuna doğru yürüyorlar. Bir Türk filmi için babanın eşcinsel oğluna anlayışı, kucaklaması gerçekten çok ilginç geldi bana. Genelde bizim filmlerde vururlar. Sadece bu filmi gördüğüm için bile mutlu sayılırım evde yatmaktan.
Günler böyle gelip geçiyor. Hiç kendimi bozmuyorum. Hala aynı yerdeyim, yatıyorum.