Etrafımız toz, toprak, ateş içinde... Bütün Ortadoğu mezhep çatışması riski altında...
Gençler işsizlikten kıvranıyor. Bizi bırakın... Mısır’ı geçin... Dünyanın en ileri toplumlarından İsveç’te bile gençler sokağa çıktı, otomobil yaktı.
Dünyamız savaş ve büyük buhran gibi dönemler hariç tarihin en yüksek genç işsizlik oranıyla karşı karşıya… Avrupa’da 15-24 yaş arası işsizlik yüzde 24’e ulaştı. Yunanistan ve İspanya’da gençlerin yarıdan fazlası, Portekiz ve İtalya’da üçte birinden, Fransa, Polonya, İrlanda’da dörtte birinden fazlası işsiz... Avrupalı liderler genç işsizliğin toplumsal patlama yaratmasından, hatta ihtilal ihtimalinden endişe ediyor.
Türkiye’de ise genç işsizlik yüzde 21... Her 5 gençten biri işsiz... Ancak şu da var; işgücüne katılım yüzde 38... Yani her 100 gençten 62’si iş aramıyor, daha doğrusu “yüksek liselere” pardon üniversitelere doldurulmuş durumda.
Çok ciddi bir tehlike daha var: Dünyada her an bir ekonomik kriz bekleniyor. Mart 2009’dan bu yana borsalar şişti... Tam 12.8 trilyon dolarlık yapay refah yaratıldı. Yani soygun... Bu balon yakında patlayacak. “Yaklaşan çöküşe karşı kimse ayrıcalıklı kalamayacak, bir tek Kuzey Kore etkilenmeyecek” deniliyor.
Geçen yazıda da bahsettim. Amerikan Merkez Bankası’nın parasal genişlemeyi yavaşlatma kararı nedeniyle gelişmekte olan ülkelerden para kaçışı devam ediyor. Son dört yılda 3.9 trilyon dolar nakit para girişi olan gelişmekte olan piyasalardan bu kez ciddi bir çıkış oluyor. Yüksek cari açığa sahip ve yüksek enerji ve ham madde gereksinimi olan Türkiye ve Hindistan gibi ülkelerin sorunlarının daha büyük olacağı ifade ediliyor.
Türkiye’de bir de buna Gezi Eylemi de eklenince, yabancıların Türkiye’de borsa ve tahvil yatırımlarından oluşan portföyü 24 Mayıs-14 Mayıs arasındaki 3 haftada 16 milyar dolar eridi. Sıcak para işte bu hızda kaçıyor. Borsanın yüzde 20 erimesinin, doların 2 milyona yanaşmasının, Euro’nun 2.5 milyonu aşmasının nedeni bu…
Türkiye’de “ekonomik mucize” efsanesi yaratılıyor. Ancak bu da yalan. Çünkü dünyada faizlerin hızla düştüğü büyük likidite bolluğu olduğu son 10 yılda Türkiye rüzgarı arkasına alarak yüksek büyüme hızlarına ulaştı. Ancak her şeye rağmen, 2002 ile 2012 yıları arası büyüme hızı ortalaması ise yüzde 4.9 iken, tüm Cumhuriyet döneminde ekonominin ortalama büyüme hızı yüzde 4.8 oldu.
“IMF’ye olan borç sıfırlandı” yalanı da çok rahatsız edici... IMF’ye olan borcu bitirebilirsiniz ancak AKP döneminde dış borç yükü müthiş bir artış gösterdi, 2002’de 130 milyardan, 2012’de 337 milyar dolara çıktı. Artış sürecektir çünkü açıklarını finanse etmek için sıcak para girişine bağımlı olan Türkiye ekonomisi, borçlanma döngüsüyle ayakta kalmaktadır. Ayrıca IMF’ye olan küçücük borç bitse ne olacak…
Dış borç yükü sürekli ağırlaşırken, iç borç sarmalından kurtulamayıp yüksek faiz ile yabancı finansal sermayeyi beslemeye devam ediyoruz. Ucuz işgücü, düşük teknoloji ve ucuz ithalata dayalı IMF politikalarını da eksiksiz sürdürüyoruz.