Ramazan ayı biz ve bizim gibi Müslüman ülkelerce çok kutsal sayılan bir aydır. Eminim çocukluğundan bu yana herkes mutlaka oruç tutmayı denemiş oruç tutmanın nasıl bir şey olduğunu keşfetmenin ucundan geçmiştir. Neden “ucundan” diyorum diye merak etmişsinizdir. Evet, “ucundan” diyorum çünkü yıllarca ramazan ayını oruç tutarak geçirmemiş birçok insandan aynı şeyi duyuyorum yani “ her ramazan, oruç tutarken nefsimle, kendimle, Allah ile insanlık ve din ile ilgili yeni şeyler öğreniyorum”

Oruç tutmak sadece bizim dinimizde yeri olan bir şey değildir, Budizm’den Hıristiyanlığa kadar pek çok din ve mezhepte çeşitli oruç şekilleri vardır.

Peki, bize ne faydası var aç kalıp sinirlenmenin ve işlerimizi aksatmanın?  diye sorular sorduğunuzu duyar gibiyim.

Oruç tutmak da olaylara bakış açımız gibidir. Öncelikle, kendimizi sinirli olacağımız ve işlerimizi aksatacağımız önyargısından sıyırmamız gerekir. Oruç tutan ve işini layıkıyla yapan sinirlenmek bir kenara oruçla huzur bulan birçok kişi var çevremizde. Gözlerimizi ve kulaklarımızı böyle olumlu durumlara kapatmamalıyız. Beynimiz vücudumuzu her türlü duruma alıştırıp o durumun şartlarına göre yeniden programlar. Dolayısıyla çok soğuk bir ülkeden çok sıcak bir ülkeye yaşamaya gitseniz veya artık su içmek yerine Rusların kullandığı tarzda mineralli sıvılar tüketmeye başlasanız bile beyniniz vücudunuzu bu yeni duruma göre planlayacak ve siz de bu durumu “artık alıştım” diye nitelendireceksiniz.

Gelelim oruç tutmanın eşsiz faydalarına…

Oruç,  dinde adı nefis olanı eğitmek, felsefede ise adı id (alt bilinç) olan en ilkel benliğimizi ego ile dengelemektir.

Oruç tutmak yani bedenimizi aç bırakmak bize dünyada aç olan ve bizim hiç tanımadığımız insanları anlamamızı sağlar. Bu sayede geliri iyi olanların ihtiyaç sahiplerini anlayarak onlara gönüllü olarak yardım etmesi amaçlanmıştır. Zaten bizim dinimizde de gönüllülük esastır.  “Ben zaten anlıyorum oruç tutmaya gerek yok, hem zaten bu devirde ihtiyaç sahibi kalmadı” demeyin. Bununla ilgili birçok atasözü, deyim bile vardır. Tok, açın halinden anlamaz, başına gelmeden ne yaşadığımı anlayamazsın sözleri bunları doğrular niteliktedir.

Ayrıca aç kalmak daha duru yalın bir görü kazandırır insana. Kendinizi daha iyi tanımaya başlarsınız. Dirayetli ve karalı mısınız yoksa çabuk mu pes edersiniz, olaylara karşı tepkiniz ani ve sinirlice midir yoksa sağduyulu ve mantıklı mı, yardımsever misiniz yoksa umursamaz mı? Bunları bilmek sizin kendinizle ilgili merak ettiğiniz değiştirmeyi düşündüğüz davranışlarınızı fark etmenizi sağlar. Kişisel gelişim haritanız için iyi tüyolardır. Kendinizi ne kadar eğittiğinizi ve daha ne kadar yol almanız gerektiğini en çarpıcı şekilde görür deyim yerindeyse kendinizi yeniden keşfedersiniz.

Bu arada Ramazan ayını dua ederek geçirirseniz manevi açıdan da çok büyük lezzet alacağınızı garanti edebilirim. Ramazan ayı, Allah ile yakınlaşarak, isteklerinizi ona doğrudan iletebileceğiniz arşın kapılarının tamamen açık olduğu bir aydır. Allah ile yakınlaşmak din ile olan bağlarınızı güçlendirirken size çok önemli şeyler öğretecektir. “Nedir onlar?” demeyin, bunlar herkese göre değişlik gösterir. Bu yüzden herkes kendi yolculuğunu yaşamalıdır.

Son olarak lütfen şunu unutmayın. Ramazan demek sadece açlık orucu tutmak değildir. Nefsinizi eğitmek için ya da id’inizi kontrol altında tutmak için lütfen yapmayı bağımlılık haline getirdiğiniz şeylerin de orucunu tutup kendinizi onlardan da mahrum edin.  Bu bir ayın sonunda ne kadar değişmiş bir insan olduğunuzu ve yeni halinizi çok daha fazla seveceğinizi göreceksiniz

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981