Düş
Bakkala ekmek almaya gidip geldiğim sırada, amele yanığı olmuş kollarıma bakıyorum aynada. Onun ısırması sonucu oluşmuş morluk çarpıyor gözüme. Aslında iyiydik biz, öpüşüyorduk falan, güzel oluyordu hani…
Anlatılan onca hikaye, ödenen hesaplar, verilen taksi paraları, düş kurmalı geceler, oynaşmaktan izlenemeyen sinema filmleri ve onlara verilen bilet paraları, tanışılan bir sürü gereksiz insan ve onların gereksiz hikayelerine kafa yorarak geçirilen günler, hepsi geride kaldı yine.
Bir ilişki daha bitip, gitti. Şimdi yanında rahatça osurabileceğim ve burnumu karıştırabileceğim bir sevgili bulmam gerek.
Keşke soğuk bir kış gününde, dışarıda durmaksızın kar yağarken terk etseydi beni. Peteğe sırtımı dayayıp, günlerce şarap içerdim yokluğunda.
Bir taraftan da yağan karı izlerdim, polarlı düşler kurarken.
Ama maalesef ki, hiçbir şey istediğimiz gibi olmuyor. Hava çok sıcak, donsuzum ve terk edildim. Can sıkıntısından Fox’taki evlendirme programını izliyorum. Issız adam Tanju Bey, gelen kısmetlerini beğenmemeye devam ediyor hala. Acaba bu Dünya’da beni anlayabilecek tek adam Tanju Bey olabilir mi? Tanju Bey, benimle çay içmeye gelse kulise, oturup dertleşsek. Ama gerek yok böyle bir şeye, hiç kimseyi beğenmeyen Tanju Bey, tutup da yanlışlıkla beni beğenir, dertleşelim derken rezil oluruz ülkeye. Kanalları değiştirirken, aygaz kadını sesiyle şiir okuyan Şebnem Kısaparmak’a denk geldim, gelmemle değiştirmem bir oldu. Şimdi de pozisyona ‘posyon’ diyen bir adamın spor programı sunması felaketiyle karşı karşıyayım. Beşiktaş’a da ‘beştaş’ dedi. Tabi ki de bunların hiçbirisine değil, kendime, biraz da bize üzülüyorum. Ve sen, tüm bu saçmalıklara rağmen beni bu şehirde, hem de bu sıcakta bırakıp gidiyorsun.
Düşünüyorum da, güzelmiş aslında her şey. Dört duvar arasında baş başa kaldığımız zamanlarda, kirli çoraplarımızı çıkarıp, birleştirirdik ve top şekline getirip evin içinde maç yapardık. Sonra terli terli soğuk su içerdik, arkasından dakikalarca öpüşüp, daha da terlerdik. Hem tuvaletini yaptıktan sonra sifonu çeken biriydi.
Sıcaktan üzülmeye bile üşeniyor insan. Hem iyiydik, sifona basıyordu, öpüşüyorduk, az biraz da seviyordu beni.