Ekonomide neler oluyor
İşte böyle bir sürecin ilk sinyalleri geliyor. 2012 çok kaygan bir zeminde başladı. Bir yandan Avrupa'daki kriz... Euro bölgesinde Almanya'nın bastırmasıyla krizdeki ülkeler sıkı bütçe sözü verdiler. Ama hiç belli olmaz, bu çok taraflı bir borç krizi… Yunanistan daha şimdiden yan çizmeye başladı. İflas noktasındaki Yunanistan, İrlanda ve Portekiz'in yanında dev ekonomiler İtalya ve Fransa'da durumlar iyi değil. Borç krizi derin bir bankacılık krizini getirebilir. Türkiye'ye yansımaları ciddi olur.
Diğer yanda ise döviz fiyatlarındaki yükseliş kaygı yaratmaya başladı. Dolar 1.50 lira seviyelerinden 1.90 seviyesine çıktı. Ekonomi yönetimi doların fiyatını ülkeye sıcak para girsin diye 9 yıl boyunca aynı seviyede tutmayı tercih etti. Böylece Türk Lirası aşırı değerlenirken, 9 yıl boyunca toplam enflasyon ise yüzde 100'ü aştı.
Bu arada para politikası çok önemli bir sorun daha yarattı: Şimdiye kadar pek önemsenmeyen bomba niteliğindeki cari işlemler açığı yani döviz açığı... Cari açık bu yılın ilk 10 ayında 65 milyar doları aştı, yılsonu itibarıyla 72-73 milyar dolara çıkması şaşırtıcı değil.
Cari açığın milli gelire oranı ise yüzde 9'u aştı. Ekonomi yönetimi dışarıdan gelen dövizlerle şimdiye kadar cari açığı finanse edebildi. 2009 yılından beri ülkeye her ay net yabancı sermaye girişi oldu ve bu miktar 120 milyar dolara ulaştı. Ancak, ekonomistlerin dediği gibi, yolun sonuna gelinmiş görünüyor.
Ve bir de baktık ki; döviz fiyatları artarken, enflasyon da yükselmeye başlamış. 2011 yıl sonu enflasyonu yüzde 10'u aştı. Çünkü 2011'de Merkez Bankası'nın yılardır sürdürdüğü anti-enflasyonist politikadan taviz verildi. Gevşek para politikası ve döviz kurundaki artış, enflasyon hedefinin ikiye katlanmasına neden oldu. Üç yıldır ilk kez iki basamaklı enflasyona şahit olduk.
Şimdi tehlikeli bir dönemeçteyiz. Döviz fiyatlarında artış beklentisi var. Dövizde artış enflasyonda artış demektir. Kurdaki artışın girdi maliyetlerini yükseltmesinden dolayı üretime hiçbir faydası yoktur. Ayrıca enflasyonu yükselttiği gibi büyümeyi de yavaşlatır.
Bunun için Merkez Bankası enflasyonu dizginlemek amacıyla, piyasaya müdahale ederek döviz satıyor. Uzmanların hesaplamasına göre, 10 yıllık dalgalı kur rejimi boyunca doğrudan müdahale toplamı 2.1 milyar dolar, son üç ayda ise 11.1 milyar dolar.
Bu arada, Avrupa'da ve dünyada küresel kriz devam ediyor. Ülkeye döviz girişi de yavaşladı ve daha da yavaşlayacak gibi. Diğer yandan müdahalelerle rezerv kaybediliyor. İkilem şudur: Bir yandan cari açık finansmanı için Merkez Bankası'na rezerv gerekiyor, diğer yandan kurların yükselmemesi için de rezerv gerekiyor.
Merkez Bankası'nın elinde bir başka silah daha var: Faiz artırımı… Ancak dövizdeki artış kontrol edilemez seviyeye gelirse, bu silahı kullanabilir. Bu durumda ise, enflasyonu kontrol edemez ve doğal gazdan ekmeğe kadar her şeyin fiyatı artar. O zaman da maaşlar, birikimler kuş olur, alım gücü azalır. Üretim, ihracat durur, ekonomi durgunluğa girer, işsizlik yükselişe geçer.
Bunlar hepsi birbirine zincirleme olarak bağlı sorunlar. Cari açık, dövizdeki artış, borç stoku, enflasyonda yükseliş, ekonominin yavaşlaması, işsizlik…