Neden böyle bir hatırlatma yaptığıma gelince...
Geçtiğimiz Cumartesi günü Çınarlık Parkı Sudem Tesisleri’nde yapılacağı duyurulan Biga Kent Konseyi Genel Kurulu’na duyurulan saatte gittim. Girişte Başkan Tatlı ile karşılaştık.
Soğuk selamlamasıyla tabi. Ardından Genel Kurul için salona girdim.
Yaklaşık 30 dakika bekledik. Yeter sayı tamamlandı. Genel Kurul başladı. Yaklaşık 11 dakika sonra konu sırası bigazete ve bigazete.com.tr’de yer alan eleştirel haberimize geldi. 40 dakikanın 26 dakikasında tek gündem buydu.
Kent Konseyi Genel Kurul Üyesi olarak ben de konuşmayı düşünüyordum. Genel Sekreter Erdoğan Başer’in benden daha fazla Genel Kurul Üyesi gibi davranması, gereksiz duygusal tepkisi, Genel Kurul Üyesi olmayan misafir öğrencileri alkışlatıp söz vermesi ile fikrim değişti. Eğer gerçekten bir Genel Kurul ise olmaması gerekenlerdi bunlar.
Genel Kurul’a katılmadan önce, ‘Eleştirinin dozunda haksızlık mı ettik’ acaba diye düşünerek gitmiştim oysa. Genel Kurul’da gördüklerim, Genel Kurul’un Bigazete aleyhinde kampanyaya dönüştürülmesi beni üzdü ve eleştirilerimizin aslında ne kadar doğru ve yerinde olduğunu bir kez daha gösterdi.
Biga Kent Konseyi Genel Kurulu’nda Erdoğan Başer’in görevi sekreterlik. Genel Kurul Üyesi rolü bana ait ve benim konuşmam gerekirken bize şov izletilmesi demokrasinin içselleştirilemediğini gösteriyor.
Biga Sivil Toplum Platformu ile Biga Kent Konseyi arasındaki birlikte çalışma ve çalışmama tartışmasında yalnızca Bigazete olarak biz net bir şekilde tavrımızı göstermiştik.
Haberlerimizde Kent Konseyi’nin olmazsa olmazlardan biri olduğunu söylemiştik. Çoğu kez de bu konuda eleştiri almamıza rağmen, Kent Konseyi’nin önemini anlatmaya devam etmiştik.
Hatta Bigazete kurucumuz Adil Korkut’un Kent Konseyi’nin kurulması gerektiği ile ilgili mücadelesini arşivleri incelediğimde net görüyorum.
Ne yazık ki bu kez yanıldım. Genel Kurul sonrası ilk etkinlikte Biga’nın gazetesi, Biga’nın Kent Konseyi tarafından yok sayıldı.
Öğrencilerden gelen ısrarlı ‘özür dileyin’ açıklamalarını da anlayabilmiş değilim. Öğrencilerin gönderdiği açıklamayı, herhangi bir zorunluluğumuz olmamasına rağmen aynen yayınladık. Kimseyle aynı görüşte olmak zorunda değiliz. Eleştirilmeyi değil de pohpolanmaksa istediğiniz, adres Bigazete değil.
Ayrıca biz kimin iyi ya da kötü niyetli olduğunu değil, etkinliğin sonuçlarını değerlendiriyor ve eleştiriyoruz. Bize gösterilen duygusal tepkiyi anlayabilmiş değilim.
Yazının başında hatırlattığım anektoda gelince; ilk ciddi eleştiride tavır alınan kurum, demokrasinin yaşatılması için kurulmuş bir oluşum. Bu kurumda demokrasi yoksa, hiçbir yerde aranmaz!
Twitter'dan takip için: https://twitter.com/ahmetunc