Gazetecilik sorumluluğumdan kurtulunca, çok daha geniş bir alanda yazma olanağına kavuştum. Habercilikten kopmadan sürekli yazı yazma durumundaki gazeteci için hissedilir bir özgürlük bu!

Ertuğrul Özkök gibi gereksiz fantezilerden, tepki küfürlerinden felsefi sonuçlar çıkarabilirim örneğin...

Mehmet Yaşin iştahımı köreltse bile mahalle köftecisine oturur, söğüş salata için domatesi bıçağın hangi açıyla keseceğini yazabilirim.

Be hey! Biz eskiden lapa lapa kara bağrımızı açar, birikince de üzerine pekmez döker dondurma niyetine yerdik muhabbeti de yapabilirim.

Ya da...

Bugüne dek okuduğum kitaplar, izlediğim filimler, bir bölümüne hayran hayran bir bölümüne aval aval baktığım resimler, fotoğraflar, heykeller, mimari yapılar; kalan ömrümde her gün bir kültür sanat yazısını çıkartır da üçe beşe katlar sanırım.

Bakın okunur mu okunmaz mı orası benim sorunum değil, gazetenin yayın yönetimi düşünsün. Hasan Pulur amcam gibi her gün fıkra yazarak da yapılır bu iş vesselam.

Zaten beceriksiz bir yayın yönetmeniydim. Koskoca yörede farklı uzmanlık alanlarında yazı yazacak adam bulamadım, kendim gibi emekli gazetecilere yalvar yakar oldum. Sağ olsunlar, halime acıdılar ve köşeleri doldurdular. Hatta nitelikli yazılarla doldurdukları için lüks de kaçtılar.

Sağolsun CEP kardeşim, sebzeli fanteziler yazarak Bigazete’yi kasvetli havasından kurtarıyordu. O da şu sıralar “dünyanın en iyi birası Çek Cumhuriyeti’nde” dedikleri için, öğrenci değişim programı bahanesi buldu ve “Bira Çek” demeye gitti. Eğer arpa suyundan zehirlenmezse ara ara  “chezoslovakialılaştıramadıklarımızdanmısınız” tarzı yazılar yollayacakmış. Zamane çocuklarından Prag Baharı yazıları beklemek abesle iştigal zaten.
Sözü çok uzattım, iyisi mi ilk özgürlüğümü bir fıkra ile kullanayım.

Okyanusta küçük bir ada ülkesinde erkek egemen bir toplum yapısı varmış. Ne olmuşsa olmuş, uzun yıllar yalnızca kız çocukları dünyaya gelmiş. Öyle ki, son erkek devlet başkanıymış ve o da yaşlanmış ve ölmüş.
Meclisi oluşturan kadınlar günlerce hararetli tartışmalar yapmışlar ve sonunda en yakın adadan bir erkek kaçırmaktan başka çare olmadığına karar vermişler. Özel bir ekip oluşturmuşlar, en yakın adanın en yakışıklı, en sağlıklı erkeğini kaçırıp adaya getirmek için görevlendirmişler.

Ekip özel bir tekneyle denize açılmış, yaklaşık bir ay sonra oldukça genç, yakışıklı mı yakışıklı bir delikanlıyla adaya dönmüşler.
Ada kadınları büyük bir tören yapıp, bu genç adamı tam yetkili devlet başkanı ilan etmişler.

Delikanlı nelerin olup bittiğini anlar anlamaz sormuş:
-Şimdi ben devlet başkanıyım öyle mi?
-Evet!
-Kanunları değiştirme yetkim de var değil mi?
-Evet!
-O halde kararım! Bundan böyle devlet başkanı kadınlar arasından seçilecek!

Meclis üyesi kadınlar yeni yasayı alkışlarla onaylarken “Biz bunu neden düşünemedik” diye de hayıflanmışlar.

Ertesi günden başlayarak, teknesine atlayan, komşu adaya yelken açıp yakaladığı erkeği adaya taşımış.



banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981