Başbakan ısrarla Türkiye yerine Mısır’a bakmamızı istiyor.

Özel yetkili mahkemelerin özelin özeli kararlarını boşverecek, unutacağız.

Türkiye’nin uluslararası platformdaki yalnızlığına kafamız takılmayacak,

Doların 2 lira, benzinin 5 lira olduğu bir ülkede; domatesin üreticide 25 kuruş,  buğdayın 60 kuruş oluşuna bakmayacağız...

Canımız ağlamak mı istiyor?

Terör şehidi cenazelerini anımsamayacak, Gezi Parkı Direnişi işkence ve ölümlerini görsek bile tınmayacağız.

Ya ne yapacağız?

Rabia!

Peki ne bu Rabia?

700’lü yıllar. İslamiyet’in ilk yüzyılı. Mısır Müslümanlaşmış, her nedense Firavunlardan kalma kölelik sürüyor. Kızlar, kadınlar hala yalnızca cinsel objeler ve köle... Yoksul bir Arap ailesinin dördüncü kızıydı Rabia. Emine, Michelle değil; dünyaya geliş sırası nedeniyle adı Dördüncü bilindi...

Hz. Rabia, çocuk yaşta köle olarak satıldı. Kaçtı, kaçtı... Sakatlandı, aç kaldı... Sonunda onu satın alan biri tarafından özgür bırakıldı. Ölünceye kadar kadın özgürlüğü için direndi, bekar yaşadı.

Bir elinde ateş diğerinde su olan Rabia el-Adeviye; Cehennem’i su ile söndürmek, Cennet’i ateş ile yakmak istiyordu. Bu dünyada Cenneti yaşayan bir avuç insanın; öteki dünyanın Cennet rüşveti - Cehennem korkusuyla, kadınlar başta olmak üzere çoğunluğa yaşattıkları Cehennem’e isyan ediyordu.

İşte bu Dördüncü’nün isyan adresidir, Rabia el-Adeviye Meydanı.

Başbakan’ın ağlayarak sahip çıktığı Hz. Rabia mı, yoksa Mısır’ın darbeyle devrilen Dördüncü Diktatörü Mursi mi?

Başbakan’ın sahip çıktığı İhvan’dır, kendi atadığı ordu komutanı Sisi’nin devirdiği İhvan lideri Mursi’dir!

Yani... Çilekeş Rabiaların gerçek üreticisi...

İhvan, ilkokul öğretmeni İsmailiyeli Hasan El-Benna’nın kurduğu, Hanbeli Mezhebine bağlı siyasal dinci bir yapı. 1928’den beri, bölüne bölüne bugünlere geldi.

Yarı Arap Milliyetçiliği, yarı İslam. Bunlar işin maskesi. Gerçekte demokrasiden zerre nasibini almamış, demokrasiyi yalnızca seçim sandığı diye yutturanların trenine; bir durakta binip, son durağa kadar herkesi raylara atma derdindeki diktatör heveslileri...

İhvan Mısır’dan çıkıp tüm Arap coğrafyasına yayılmış durumda. Suriye’de de yönetime cihad ilan eden ilk örgüt de İhvan’dı...

İhvan, yoksul ve cahil Arapları kandırarak taban oluşturan bir siyasal örgüt. Katı merkeziyetçi, baskıcı ve feodal. Erkek egemen siyasal dinci örgüt İhvan’da kadının adı yok. Olanların adı da Dördüncü, yani Rabia.

Erdoğan’ın ihtimal o ki; partisinde kendi koyduğu “Üç dönem seçilme” sınırlamasını da “Dördüncü” ile aşmak. Mitinglerinde dört parmağıyla boşuna selam vermiyor.

Rabiaları üretenlere ağlamak, Rabialar’a ağlamak değildir. Aksine, acılar içinde yaşamlarını yitiren Rabiaların kemiklerini sızlatmaktır. Acılar içinde kıvranarak sözde yaşayan Rabiları gözlerden ırak tutmak için dökülen timsah gözyaşlarıdır.

En azından ben, yaşamımda bu denli büyük bir çelişkiye hiç tanık olmadım. Karınca yuvası üstüne basıp, karıncalara ağıt dizmek garabetinden başka bir şey değildir bu!

Rabialar eğer Emine hanım olacaksa, eğer Bayan Michelle olacaksa, bu İhvan ile asla olmayacak. Bu gerçeği Recep Tayyip de biliyor, Barak Hüseyin de biliyor.

İnsanlığa “Ya İhvan’a destek vereceksin, ya da Darbeci Sisi’yi destekliyorsun” ikilemi ile tezgah kuranlar, er ya da geç yenilecekler ve vicdanlarda mahkum olacaklar.

İnsanlık için demokrasi, kırk katır ve kırk satır arasında tercih yapma süreci değildir. Her ikisine birden, özgürlük için  “Hayır!” diyebilme bilinç ve iradesidir.

Yeryüzünde bir tek insanın bile diğerleri tarafından yok sayılmadığı sisteme, demokrasi demeyi öğrenmeli;  insanı zavallılaştıran, köleleştiren siyasete “Hayır!” diyebilmeliyiz.

Rabiaların acılarını hafifletmek istiyorsak, ve ille de Arapçasını söylemek istiyorsak; artık kadın denilince Ehed (Birinci) diyebilmeliyiz, Rabia (Dördüncü) değil!

Başkanlığı suya düşen Erdoğan’ın “Dördüncü” hevesi de böylece kursağında kalır.
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981