Akşam saat en geç 10.30 gibi sütümü içip yatarım. Sabah erkenden kalkıp, koşuya çıkarım. Sabah sporumu yaptıktan sonra eve gelip duş alırım.
Kahvaltıya önem veririm, sağlam bir kahvaltı yapmadan güne başlayamam.

Hastalıklardan korunmak için evden çıkmadan önce bir kaşık bal, bir kaşıkta pekmez yerim. İnsanlara güler yüzle yaklaşmaya özen gösteririm. Pazartesi günlerini severim. Bir başka deyişle pazartesi sendromum yoktur. 

Nadiren dışarıda yemek yerim. Çay, kahve, beyaz ekmek, sigara ve alkolden uzak dururum. Benden tek cümleyle hayatı özetlemem istense; 'her şeyin başı sağlık' derim.

Eylül ayında, güneşe aldanıp da, kısa kollularla dışarıya çıkmam. Dışarıya çıkarken yanıma mutlaka uzun kollu bir şeyler alırım.

Her meyveyi ve sebzeyi mevsiminde yerim. Yemeklerde fazla tuz kullanmam. Patates kızartması, hamburger ve kola üçlüsüne küseli uzun yıllar oldu. Akşam yemeklerinde enginar vazgeçilmezimdir. Yemekten hemen sonra meyve yemem fakat meyve yemeden de uyumam. Meyveyi; akşam yemeğinden yaklaşık 1 saat sonra yerim. Gece yenilen her şey bize kilo olarak geri döndüğünden, geceleri kesinlikle yemek yemem.

Şu an düşünüyorum da; yukarıda yazdıklarımın hepsini, hadi hepsini yapamadım en azından bir kısmını yapsaydım, kıyafet alırken; 'ya bu göbeğimi çok çıkarttı, bir beden büyüğü yok mu?' ya da 'bir beden büyüğü göbekten oldu ama kollar ve omuzlar oturmadı' gibi cümleler kurmazdım.

,Hepsinin de ötesinde, doktordan; 'alkol ve acı yasak, her akşam en az 20 dakika boyunca küvete sıcak su doldurup oturacaksın, fırsat buldukça kaplıcaya ve saunaya git' gibi sözler duymazdım. Ya da yukarıda yazdıklarımın hepsini yapmış olsaydım doktor yine de bunları söyleyebilirdi.

Aslında her şeyin başı şans ve bugün her şeye rağmen yaşayabiliyorsak, iyiyiz demektir.
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981