Sen hiç vatansız kaldın mı ? Ekmeksiz , susuz , aşsız değil vatansız!
Özgürce nefes alabildiğin , kişisel hak ve hürriyetlerini , mahremiyetini koruyup muhafaza edebildiğin , başının üstündeki sımsıcak çatının altında sevdiklerinle birlikte yaşarken tüm bunlardan bir gecede mahrum bırakıldın mı ? Cevabın ‘’hayır’’ sa gel de kulak ver dünyanın dört bir yanında sığıntı muamelesi gören mazlum mültecilerin sesine .
Vatan demek namus demektir , vatan demek hayat demektir , vatan demek her şey demektir !
Zorla yerinden yurdundan edilen savunmasız gariban insanların , kanını vampir gibi emen emperyalist güçler böyle bir vebalin altında tek dişi kalmış canavar gibi sırıtmaktayken uyuyan Müslüman coğrafyasına ne demeli !
Topraklarından şiddetle savaşla çıkartılan binlerce masum , kendilerini kabul edecek bir ülke yolunda canlarını hiçe sayarak sessizce sulara gömülmekte bugün . Simsarların ellerinde balık istifi botlarda oradan oraya sürüklenen biçare insanlar ne Birleşmiş Milletler’in ne Avrupa’nın ne de İslam coğrafyasının umurunda .
Kapatın sınır kapılarınızı insanlık duyularınızı , görmeyin bilmeyin , tıkayın kulaklarınızı yardım çığlıklarına . Sömürün sömürebildiğiniz kadar mazlumların canını , malını , toprağını ve utanmadan semirin semirebildiğiniz kadar . Lakin şunu da iyi hatırlayın ki dünya ne Firavun’a kaldı ne de Karun’a , ne Nemrut hayatta bugün ne de Yezid.
Hiçbir canlı ölümsüz değil ve hiçbir zulüm unutulmaz , yaşadığımız yüzyıl sessiz kalsa da küreselleşen dünyanın vahşiliğine , tarih elbet haykıracaktır insan kılıklı cellatların aleyhine …
Kendi yurtlarından çıkartılan ve sığınmacı konumuna düşürülen binlerce , milyonlarca mültecinin vebali en çok da Hak’ka inananların üzerindedir bugün .
Ey gelişmişliğiyle övünen Batı ! Ey sivri çıkışları saman alevi gibi sönen Doğu ! size dokunmayan yılan bin yıl yaşasın öyle mi !
Günü birlik keyifler bozulmasın , ticari ilişkiler zedelenmesin ha !
‘’ Yiyin efendiler yiyin , bu han-ı iştiha sizin ,
‘’ Doyunca , tıksırınca , çatlayıncaya kadar yiyin ! ‘
( Tevfik Fikret )
Azgın nefislerin gölgesinde hayatlarına devam eden sözde aydın ülkeler , yiyin mazlumların gariplerin haklarını , sahiplenin topraklarını . Kursağınız genişledikçe iştahınız artsın ve o inanmadığınız cehennem ateşi odununu sizin mevcudiyetinizden alsın.
Dünyada her dakikada yirmi dört kişi evinden barkından olurken , kızarmayan yüzlerimize yazmayan kalemimize yazıklar olsun .
Suriye , Somali , Afganistan , Myanmar , Irak ve daha pek çok ülke vatandaşı kendi öz yurtlarından şiddet ve zulüm sebebiyle perişan bir halde ayrılıp , hiç bilmedikleri tanımadıkları topraklara doğru yol alırken , sessizliği oynayan büyük aktörler kanlı elleriyle hızlandırdıklarını zannettikleri kıyameti mi bekler !
‘’Varsın yürüsün tanklar taşlar üstüne
Zalimler yürüsün mazlum üstüne
Ulusun dört yandaki azgın köpekler
Cehennem sabırla mahşeri bekler .’’
(Sibel Çakcak)