Geçenlerde bir arkadaşımla büyüyünce ne olmak istiyorsun konusunu konuştuk. O, “ben büyüyünce tezgahtar olmak istiyordum” dedi. Ben de, “vidanjörcü olmak istiyordum” dedim. Baya bir güldü benim meslek seçimime. Hala olup olmamak istediğimi sordu. Piyasası bozuldu artık dedim.
Cidden ben bir zamanlar vidanjörcü olmak istiyordum. Sarımsaklı’da evlerin altında foseptik çukuru olduğundan, ne zaman bu çukur dolsa vidanjör arabaları gelip, çukuru boşaltırdı. Vidanjörcüler bir bakıma zor zamanlarda beliren ve halkı bu zor durumdan kurtaran süper kahraman gibi bir şeydi. Superman’e falan inanmazdım ben ama vidanjörcüler benim yerel kahramanlarımdı. Ne zaman bizim sokağa bir vidanjör arabası girse, rahat çalışabilmeleri için arkadaşlarımı bir kenara toplayıp, vidanjörcüleri izlemeye çalışırdım. Birkaç yıl önce belediye yeni bir sisteme geçmeye karar verdi Sarımsaklı’da. Borularla tüm atıklar filtrelendikten sonra denizin baya bir açığına bırakılacak. Böyle olunca da, Sarımsaklı’da vidanjörcülük mesleği büyük darbe aldı. İşlerin eski tadı yoktur büyük ihtimalle. Gerçi yine küçükken bir gün, “çalışınca insanlar yoruluyor. En iyisi çalışmamak, evde oturmak” diyerek kendimce bir hesap yapıp, o günlerden tembelliğe yelken açmıştım. Vidanjörcüler ise, içimde bir köşede, büyük kahramanlar olarak yaşamaya devam etmişti. Gerçekten vidanjörcülerde bir süper kahraman edası var. Mesela süper kahramanların silahları olur ya. Vidanjörcülerin silahları da vidanjör arabasındaki o hortum. O dünyanın bütün pisliklerini, derdini, tasasını çektikleri hortum.
Sarımsaklı’da birkaç tane vidanjör işiyle uğraşan şirket vardı. Mert Vidanjör, Yılmaz Vidanjör gibi. Ama düşündüğünde cidden yerel süper kahraman ismi gibi. Yılmaz Vidanjööör, “kaçma, bir gün sen de Yılmaz Vidanjörün hortumuna gireceksin!” veya Mert Vidanjör, “Kakalaaar, delikanlı olun, bize karşı mert olun!” Ya da vidanjör arabalardan bir müzik yükseldiğini düşünün. Seda Sayandan “var mısın bu gece kaçmayaaa yaaaaaar. Alev aleev yanmayaa, yaaaaar. Mert Vidanjör! Var mısın hadi söyle…”Mert Vidanjör mü yoksa Yılmaz Vidanjör mü derseniz, ben Mert Vidanjör seviyordum. Yılmaz Vidanjör’ün yenilir ama hala savaşmaya devam eder bir yanı var gibi sanki. Yılmıyor bir türlü. Ama Mert Vidanjör, adı üstünde mert işte, hiç yenilmez, hep düşmanı bertaraf eder.
En kötü bir ehliyet falan alıp, vidanjör işine girerim diye düşünüyordum ama o iş de bitiyor sayılır yavaştan. Bana bir iş düşünün. Öneri yapın. Haftaya görüşürüz.