Evdeki kasalara, ayakkabı kutularına paraları dolduruyorlar, yiyorlar, yağmalıyorlar, yıllarca el ele tutuşup birbirlerine yağ yakıyorlar. Ayrılık zamanı geliyor, kavgaya tutuşuyorlar. 

Sonra da, “Aman ekonomik kriz çıkabilir. Krizden herkes zararlı çıkar, sağduyulu olalım” vs. diyorlar.

Buradaki “herkes” biz değiliz, zira bunların arası iyiyken de zaten hep biz zararlı çıkıyoruz.

Biz emekçiler ve ücretliler zaten krizdeyiz. Alım gücümüz, pastadaki payımız sürekli azalıyor. 

Baksanıza, 2014 yılının ilk altı ayı için asgari ücret açıklandı; 42 liralık artışla net 846 lira! 

Dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı, 2014 asgari ücretinin 4 katından fazla... Araştırmışlar, asgari ücretli kişi başına milli gelirdeki artıştan kendine düşen payı alsaymış; ücreti net 1.634 lira olacakmış. Pastadaki dilimimizden sürekli çalıyorlar...

Asgari ücreti geçtiğimiz yıllarda kriz nedeniyle yüzde 22 düşüren Yunanistan’daki rakam (1.949 lira) bu haliyle bile neredeyse Türkiye’dekinin iki katı.

Yunanistan’ı geçelim, bir bakanın maaşı asgari ücretin 17 katıdır. Ama evdeki kasalara bakacak olursak, belli ki yetmiyor!..

Millet olarak bütçeyi yamamaktan helak olduk. Rakamlar da bunu söylüyor. 

Habertürk gazetesine göre, Türkiye dünya vergi şampiyonu oldu. Benzinde zaten dünya birincisiydik, şimdi son vergi artışlarıyla sigarada dünya birincisi, otomobilde dünya 4’üncüsü, alkollü içkide üçüncü olduk. 

Ankara’dakilerin “ekonomik başarı” dedikleri de bu... 

“Devlet olmasa refah içinde geçinip giderdik” diyeceği geliyor insanın... Yanlış anlamayın, özellikle çalışanlar olarak vergimizi zaten veriyoruz, bunlar dolaylı kesilenler... 

Yani, bir otomobil alıyorsunuz yüzde 43’ü vergi... Bir paket sigaranın yüzde 82’sini, bir büyük rakının yüzde 60’ını vergi diye devlete ödüyorsunuz.

Ekonominin sözü dinlenen uzmanlarını okuyorum; “ABD para  politikasını değiştirdi, sıcak para bizden çıkmaya başladı. Buna, Hükümet-Cemaat çatışması eklenince, döviz yükselmeye, lira değersizleşmeye başladı. Bu daha çok enflasyon demek” diyorlar.

Ben biraz daha kolaylaştırayım; Zam üzerine zam gelecek. Alım gücümüz düşecek, talep azalacak, harcamalar düşecek. Pazar daralınca, firmalar her zaman ilk aldıkları önlem olan işçi çıkarmaya başvuracaklar. Yani, bizleri daha fazla zam, daha çok işsizlik, daha düşük alım gücü bekliyor. 

Yabancılar da farklı düşünmüyor. Eskiden ekonomiye methiye düzen yabancı banka raporlarında, 2014 için “daha yüksek enflasyon, daha düşük büyüme” tahminleri yapılıyor.

Şimdi de internete eşi görülmemiş bir sansür girişimi için yasa hazırlandı. Gazete ve televizyonları susturdukları, tutuklu gazeteci sayısında dünya birincisi olduğumuz yetmedi, sıra daha özgür bir ortam olan internete sansüre geldi.
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981