Kocaeli, İstanbul’dan sonra ekonomik, sanayi ve uluslar arası markaların üretildiği bir dünya kenti. 35 yıldır Kocaeli ile ilgili yazılar yazmakta, haber dosyaları hazırlamakta, televizyon belgesel programları hazırlayarak ulusal ve bölgesel televizyonlarda yayınlayarak Kocaeli’nin marka değerlerini ve potansiyelini Dünya’ya tanıtmaya çalışıyorum. Bu konuda zaman zaman ilgili ve yetkililere de açık çağrıda bulunuyorum. Yıllardan beri Kocaeli bölgesine BİLİM, TEKNOLOJİ VE SANAYİ TARİHİ MÜZESİ kurulması için çaba sarf ettim. Bu çağrımızı önce eski Bakan Nihat Ergün’e defalarca yaptım. Son olarak da gazetemizin 30. Yıl kuruluş yıldönümü töreninde mevcut Bakan Sayın Fikri Işık’a bir dilekçe ile iletmek istedim. Ancak Sayın Işık bu dilekçemizi deyim yerinde ise kerhen kabul etti. Ama hiç bir işlemde bugüne kadar yapılamadı. Buna üzülmedim çünkü biz görevimizi yapmakta, yazdığımız her yazı verdiğimiz her dilekçenin kubbede hoş bir seda olduğunu bilmekteyiz. Yine buradan Sayın Işık’a TÜBİTAK sahası içerisindeki Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait ANİBAL tepeye bir Bilim, Teknoloji ve Sanayi müzesi kurulması için çağrıda bulunuyorum. Bu müze Sayın Işık’ı sadece Kocaeli’de değil, Türkiye genelinde minnet, şükran ve saygıyla anılmasına vesile olacaktır.
ULUSLARARASI İPEK HALI ARAŞTIRMACISINDAN BAKAN IŞIK’A AÇIK MEKTUP
Bugün ki yazımda uluslararası Hereke İpek halısı konusunda uzman olan, İpek Halı konusunda Dünya İpek Halı otoriteleri tarafından tanınan 1960’lı yıllardan itibaren Türkiye’ye gelen önemli devlet adamı ve yöneticilere rehberlik yaparak Türkiye’yi tanıtan kendisini on yıldan beri tanıdığım Hereke İpek Halı uzmanı ve Uluslararası Kültür, Sanat ve Turizm rehberi Sayın M. Aydın Eroğlu’nun, Bakan Sayın Işık’a iletilmek üzere Hereke İpek Halıları ile ilgili gönderdiği iki önemli mektup ve açıklamayı köşeme alıyor, sizlerle paylaşıyorum.
BEYAZ SARAY’DA 155 YILLIK HEREKE İPEK HALISINDAN HABERİNİZ VAR MI?
Sayın Erdoğdu bizlere gönderdiği mektubunda; “Beyaz ev müzesi isimli Amerika’nın bir web sayfasında önemli bilgi ve fotoğraflar yer alıyor. Bilgiye göre Hereke halıları Beyaz Saray’ın Yakut odasında halen kullanılıyor. Verilen bilgiye göre bu halı 1860 tarihinde Beyaz Saray'ın Vermeli isimli salonuna konulmuştur. Halı açık yeşilimsi tonlarda olup yaklaşık olarak 7mX9m=63m kare ebadındadır. Bizdeki mevcut bilgiye göre 1843 te Padişah Abdülmecit tarafından açılan fabrikada kumaş üretimi yapılmış ve halı bölümü 1891de Sultan 2. Abdülhamid zamanında yapılan ilave ile devreye sokulmuştur. Bugün bir dünya markası olan Hereke halıcılığı halen ancak saf ipek olarak üretilmektedir. Yün pamuk Hereke ise yurt dışında yaptırılmaktadır. Bilhassa Çin' de makina ipek Halısı Hereke adı ile Dünya'ya satılmaktadır. Bu durum Hereke adını literatürden silmeye kadar gidebilir. Bu bilgilerin doğrultusunda kaybedilecek zaman yoktur zira herhangi bir malı Dünya Markası yapmanın maliyeti ortadadır. Misal Türk Hava Yolları yaptığı inanılmaz çaba ile dünya dördüncüsü ve son beş yılda Avrupa'nın en iyi havayolu nasıl olabildiği ise bizlerin dedelerimizin emekleri ile yücelttiği ve marka yaptığı Hereke halılarımıza ihanet etmemizin bedelini bizden mutlaka soracaklardır. Hala ipek olarak Dünya'nın en ince halıları Here ke ipek halılarıdır. Üç sene evvel cm. karede 44X44=1936 Düğüm olan halının resmi bende mevcuttur. Bu dünya rekorunu tescil ettirmek bizlere düşmez mi? Konuyla ilgili fotoğraf ve bilgilere; http://www.whitehousemuseum.org/floor0/vermeil-room.htm sitesinden ulaşabilirsiniz.
TÜRK – ALMAN DOSTLUĞUNDA HEREKE İPEK HALISININ ÖNEMİ
Global seans politiğin çeşitli uygulamalarına şahit olduğumuz günümüzde artık herhangi bir ülkenin çıkarlarımız açısından ihmal edilebilir olma lüksümüzün olmadığı kanaatindeyim. Hele bu ülke Almanya olursa. Bir taraftan bu ülkenin AB’nin lokomotifi olması ve yanında 2017 de devreye girmesi beklenen Transatlantik Serbest Ticaret antlaşmasının bizim AB ile yapılmış olan Gümrük Birliği antlaşmasına getireceği olumsuzluklar nedeni ile bu günlerde milletçe paylaşmamız gereken bilgiler olduğu kanaatindeyim. Benim ismim Mehmet Aydın Eroğlu. Ben Turizm Bakanlığımızın ( o zamanki adı) 1967 yılı mezunu Profesyonel Rehberiyim. 48 yıl önce başlayan bu çalışmalarım zaman içinde çeşitli acentaları temsilen yurdumuza gelen kurvaziyer gemilerinde 60 defa konuşmacı olarak İtalya-Yunanistan- Türkiye arasında görev aldım. 1973 yılından beri İstanbul Nuru Osmaniye Kapalı Çarşısında Türk halılarımızı anlatan kurslar yaptım. Benimle ilgili yayınladığım 25 adet DVD’ye, http://www.aydinturizmcidusunceokulu.com/video/1/a-guided-tdur-of-istanbul-29-10-2010 ulaşabilirsiniz. Bana konumuz hakkındaki düşüncelerim sorulduğu vakit bende 43 yıl emek verdiğim el halılarımız açısından bazı önemli satır başlarını yazmak istedim;
ALMANLAR İPEK HALI HAYRANLIĞI
1-Dünyada Türk el halılarını tarihsel gelişimi içinde en yakından takip eden ve değer veren millet Almanlardır. Misalen kıymetli halılarımız bugün dünya müzelerinde sergilenmektedir. Bizim müzelerimizde bir adet olan bir halıdan Alman müzelerinde on tane vardır ve peki bu bire on fark nere- den kaynaklanmaktadır?
2- 1905 yılında Konya gezisi esnasında Alaattin camiindeki halılar üzerinde yürürken devrin Alman Büyükelçisi hemen bu halıları yerden kaldırın ve duvara asın demeseydi bugün İstanbul İslam Eserleri müzesinde sergilenen 18 adet Selçuklu halımız elimizde olmayacaktı.
3-Rusların 1878 Ayastafanos antlaşması ile Yeşilköy'e kadar gelen düşman askerlerini limanda demirli İngiliz donanmasına ait gemilerin komutanının ikazı durdurmuştur. Kıbrıs adasındaki İngiliz üssü ve adanın onların kontrolüne geçişi böyle başlamıştır.1875 teki Avrupa’nın hasta adamı Osmanlı bugün bu titrini krizin bizleri teğet geçmesi sayesinde elhamdülillah komşusuna ihraç etmiş durumdadır. Bir yandan borç öderken maalesef kızıl sultan diye nesillere pazarlanan rahmetli 2.ci Abdülhamid Han denge politikaları kurmak için Almanya ile yakın bir ilişki kurmuştur.
4- Bu meyanda Kayser 2.ci Wilhelm üç defa Osmanlı'yı ziyaret etmiş ve bir Alman olarak Hereke halılarımıza yakın ilgi göstermiş dokuyan kızlarımızın çalışmalarını izlemiş sultan da kendisi rahat etsin diye hem onu Şale Köşkünde ve Hareke’deki köşkte ağırlamıştır. Bu ilginin sonunda bugün Sultanahmet meydanındaki Alman Çeşmesi 1908 tarihinde Alman İşçiler, altın mozaikler ve Alman mermeri kullanılarak yapılmıştır. Bir çok Hereke halımız bu dönemde Kayser tarafından Almanya’ya götürülmüştür.
5- Sirkeci Tren İstasyonu 1876 da bir Alman mimar tarafından bir Alman Bahnhof'u tarzında inşa edilmiştir.
6-Beni derinden üzen bir Dünya markası olan halıcılığımızın bugünkü durumudur. Yeniden bir dirilişe ihtiyacımız vardır.
BAKAN FİKRİ IŞIK’A TARİHİ ÇAĞRI
Evet, kendisini on yıldır tanıdığım, sadece Türkiye’de değil Dünya’da ipek halı konusunda uzman, deyim yerindeyse Hereke İpek Halılarının profesörü M. Aydın Eroğlu’nun bizler aracılığı ile kendisi de bir Herekeli olan Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanı Sayın Fikri Işık’a, Hereke Halıları ile ilgili gönderdiği mektubu sizlerle bu köşeden paylaştım. Düşünebiliyor musunuz? Amerika Başkanı’nın yaşadığı Beyaz Saray’da Hereke İpek halısının olması gerçekten çok önemli, marka değeri çok yüksek, dünya çapında Hereke’yi tanıtmaya vasıta olabilecek bir olaydan Türkiye’nin ve ilgililerin haberi olmaması çok büyük bir eksiklik.
Konu gerçekten çok önemli Dünya’da bugün uluslararası sertifikaya sahip ilk Türk markası olan ve 1885 yılında yani bundan tam 130 yıl önce markası tescillenen Hereke İpek halılarımıza sahip çıkması için Sayın Fikri Işık vakit geçirmeden harekete geçmeli, bu noktada Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı’nın Hereke İpek halılarına yapacağı katkı ve destek ile taçlandırmalıdır. Sayın Bakandan bölge ile ilgili 35 yıldır araştırma ve gazetecilik yapan ve Sayın Bakanı da yakından tanıyan bir gazeteci olarak bir kez daha çağrıda bulunuyor, Sayın M. Aydın Eroğlu ile görüşüp Hereke İpek Halıları ile ilgili bir çalıştay, panel, sempozyum düzenlemesini istiyorum. Bakalım, Sayın Bakan bu çağrımıza kulak verecek mi? Bekleyip göreceğiz.
Makaleyle ilgili çarpıcı ayrıntıları ve yazının devamını www.gebzegazetesi.com sayfasındaki köşe yazımdan ulaşabilirsiniz.
Daha önce yapılan çalışmalarla ilgili gazetemizde yer alan Hereke İpek halısı hakkında sizlerle paylaşıyorum. Bakan Sayın Fikri Işık ve Kültür Bakanı Müsteşarı Sayın Prof. Dr. Haluk Dursun’un Hereke İpek Halıları ile ilgili bugüne kadar yapılan çalışmalar ile ilgili kamuoyunun bilgilendirilmesini istiyoruz.
Çin malı Hereke halısına tedbir!
Hereke Halısı Dünya markası olarak korunması sağlanacak. Aslen Hereke'li olan Bilim teknoloji ve Sanayi Bakanı Fikri Işık ve Kültür Turizm Bakanlığı Müsteşarı Hereke'li Prof. Dr Haluk Dursun ortak çalışma başlattı. Hereke halılarının korunması ve dünya markası olarak sahip olduğu konumu koruması için devlet harekete geçti. Bu konuda çeşitli önlemler ve tedbirler alınacak.
HEREKE HALISI DÜNYA MARKASIYDI
Türkiye’nin ilk dünya markalarından birisi Hereke halısıydı. Dünyanın birçok saraylarında Hereke halısı bulunuyor. Osmanlıdan cumhuriyete Hereke Halısı hep ön plandaydı. 20 yıl önceye kadar Hereke’de dünyanın birçok ülkesinden gelen halı tüccarları halı satın almaya geliyor. Hereke bölgesindeki uluslararası ipek halı pazarı sayesinde Gebze Kocaeli ve Karamürsel köylerine milyarlarca lira para giriyordu. Her evde birkaç ipek halı tezgahı birden bulunuyordu. Çin’in sahne ipek halıları Hereke ipek halısı diye satılmaya başlaması ile birlikte ipek halı yok oldu. Bugün Hereke can çekişiyor.
HEREKELİ BAKAN IŞIK’TAN BÜYÜK HİZMET
Bilim teknoloji ve sanayi bakanı Fikri Işık, Hereke doğumlu aslen Gümüşhane’nin Şiran ilçesinden Hereke’ye gelen Fikri Işık, ile yine aslen Giresun in Tirebolu ilçesinden Hereke’ye gelen Kültür ve Turizm bakanı müsteşarı Haluk Dursun el ele vererek, Hereke ipek halısını korumak ve Hereke’yi değerleri ile marka yapmak için toplantılar düzenlemeye başladı. Bu konuda çeşitli yerel ve ulusal basın yayın organlarında haberler yer aldı. Kaynak: Gebze Gazetesi 19 Ocak 2015
HEREKE İPEK HALISININ TARİHÇESİ
Hereke'de halıcılığa ilişkin ilk çalışmalar, 1891 yılında Hereke dokuma fabrikası'na Gördes, Demirci ve Sivas'tan getirtilen ustalarla başladı. Bu ustalar çevre köylerde bu sanatı öğretti ve halıcılık kısa sürede yaygınlaştı. Saray halıları ve yabancı devlet adamlarına armağan edilecek değerli halılar burada dokunmaya başladı. Özellikle 1943'ten sonra Hereke halıcılığında büyük bir canlanma görüldü. Önceleri Gördes, Demirci türü halılar dokunurken daha sonra Uşak, Gördes, Bergama ve Saray halıları örnek alınarak özgün motifler oluşturuldu.
Hereke asıl ününü ipek halılarla yapmıştır. Bursa ipeğinden dokunan bu çok değerli halılar yurtiçinde ve yurtdışında kolaylıkla alıcı bulmuşlardır. İpek Hereke halılarında santimetre karede ortalama 100 düğüm bulunur. Çok ince ve çok değerli olan bazı halılarda santimetre karedeki düğüm sayısı 400'ü geçmektedir. Bu halılarda gül, karanfil, lale, erik ağacı motifleri çoğunluktadır. Kimi halılarda çerçeve içine alınmış eski harfli yazılara ya da çiçek motifleri arasına yerleştirilmiş hayvan motiflerinden oluşan değişik kompozisyonlarda bulunur. Hereke halıları büyüklüklerine göre küçük yastık (25 x 40 cm.), yastık(60 x90 cm.), seccade(120 x180 cm.), karyola(150 x225 cm.), kelle(200 x 300 cm.) gibi değişik adlar almaktadır.
1970'li yıllarda özel sektörün ipek halıya yatırım yapmasıyla hızlanan sektör 1980'li yıllarda zirveye varmıştır. Fakat 1990'lı yıllarla birlikte gerek bazı kişilerin işin sanat yönünü bırakıp sadece para yönüyle ilgilenmesi, gerekse yurtdışında dokunan kalitesiz halıların Hereke halısı adı altında piyasaya sürülmesiyle halıcılık sektöründe belli bir gerileme söz konusudur.
Sanatın doruğa eriştiği noktada HEREKE HALILARI
Atalarımızın büyük önem verdiği bir halk sanatı halıcılık.... Geçmişten günümüze özenle yaşattığı bir sanat. Dünyada bilinen ilk el halıları Orta Asya'da Türkler tarafından dokunmuştur. Bu halıların günümüze kadar ulaşabilmiş en eski örneğinin MÖ 6-5. yüzyıllarda yapılmış olduğu ve halen Leningrad müzesinde saklandığı bilinmektedir. Orta Asya'nın kurak bölgelerinden batıya göç eden Türkler, kültürlerini, sanatlarını, folklörlerini de yanlarında taşımışlar ve yeni yerleştikleri bu verimli topraklarda yeni motiflerle, yeni renklerle geleneksel olan bu halk sanatlarını daha da zenginleştirmişlerdir.
Günümüzde 36 değişik yörede dokunan Türk halılarının en nadide örnekleri tarihi ipek yolu üzerinde yer alan İstanbul'un 65 km. doğu uzantısındaki sahil kasabası Hereke'de hayat bulmuştur. 1843'te dönemin padişahı Sultan Abdülmecit tarafından kurulan Hereke Fabrika-i Hümayun 'undan günümüze dek, Hereke halısı, kalitenin ve görkemin simgesi olma özelliğini sürdürmüştür. Hereke halıları, geleneksel Anadolu halıcılığının yüzyılımızdaki sentezidir. Geçmişte Dolmabahçe, Yıldız, Beylerbeyi ve daha bir çok görkemli sarayımızın bütün halıları ve döşemelik kumaşları Hereke'de dokunmuştur. Saf İpekten veya pamuk çözgülük üzerine yünden dokunan Hereke halıları için İmparatorluğun dört bir yanına haber salınmış; birbirinden yetenekli desinatörler, çiniciler, tesbihçiler, dokumacılar saraya çağrılmış; ve yoğun bir çalışmayla devrin bu estetik ustaları birbirinden güzel motifler tasarlamışlardır. Hereke halılarında, sanatının her dalında doğayı kucaklayan Osmanlı toplumunun bu özelliklerini gösteren motifleri ve diğer geleneksel sanatlarımızda olduğu gibi tasavvuf kültürümüzden gelen sonsuzluk temasını bulmak mümkündür. Desenler, sonsuzdan gelirmişcesine bordürden halıya girmekte ve tekrar öteki bordürden sonsuza doğru gidercesine kaybolmaktadır. Hereke halılarında başta lale, goncagül, yaprak, karanfil, sümbül, badem, çiçek buketleri olmak üzere ikiyüzden fazla çiçek motifi kullanılır; ve bu motifler bir araya gelerek eşsiz desenler oluşturur. Bir çiçek cümbüşüne dönüşmüş Hereke halılarına her dokunuşta bir çiçek yumuşaklığı; üzerinde her gezinişte bir gülistan ferahlığı hissedilir.
Dünya halı experlerinin kalitesini hayranlıkla dile getirdikleri Hereke halılarına, dokunuş tekniği ve malzeme kalitesiyle diğer pek çok halı üreticisi yabancı ülkelerce gıpta edilmiş ve her ne kadar kalitesine ulaşamamışlarsa da, desenlerini kendi ürünlerine yansıtmaya çalışmışlardır. Günümüzde Avrupa ve Amerika gibi, el halılarının büyük miktarda alıcı bulduğu pazarlarda Hereke halılarının kopyalarını dahi görmek mümkündür. Bir çok halı üreticisi ülkelerce kopyalanmaya çalışılan Hereke halıları, kopyalanamaz özelliğini sadece desenlerinden değil; Bursa ilimizin yemyeşil ve tazecik dut yapraklarıyla beslenmiş ipek böceklerinin kozalarından elde edilen dünyanın en yüksek kalitesindeki filatör ipeğinden de almaktadır.
Bıkmadan, usanmadan metrekaresine bir milyon çift düğüm atılarak yaklaşık on ayda dokunan Hereke halılarının her aşaması kendine has bir takım teknik özellikler ve çalışmalar da gerektiriyor. Hereke ve civarında yeteneklerini ve bilgilerini nesillerinden alan genç kızlarımızın dokudukları, dokurken de ayrılığı ve kavuşmayı; acıyı ve sevinci; hasreti ve sevgiyi; dileklerini ve özlemlerini her bir ilmeye işledikleri halıların orijinal olma özelliği ancak bu yörede dokunan halılara ait kalıyor. Dokudukları halılara bir de eski dilde geleneksel olarak yazılmış Hereke imzasını da gururla atıyorlar. Bu çalışma da ancak bu el sanatının küçük yaşlarda öğrenilmesiyle başarılıyor. Dört nesildir aile geleneğini sürdüren " Ör Kardeşler " " Han Halı " imzasıyla, renk ve motif özgünlüğüyle dünya pazarında yerini almış Hereke halılarının bu haklı övgüsünü geleceğe taşıyorlar. Dün atalarından dedelerinden aldıkları mesleki becerilerini, bugün, bütün incelikleriyle gelecek nesillere aktarmaya kararlılar.İmal ettikler eserlerini, Hereke kasabasının merkezindeki görülmeye değer bir sanat evi itinasıyla düzenlenmiş butiklerinde, sanatseverlere sunuyorlar.
Yedi Dağın Çiçeği, Badegül, Kırçiçeği, Binbir Çiçek, Lalezar, Kristal, Karpuzlu, Zümrüt-ü Anka, Çeşm-i Bülbül, en meşhur desenleri olarak yerini almıştır Hereke halısının tarihinde. Her desen, her motif bir simge olmuştur. Örneğin, Yedi dağın çiçeği.... yedi tepe üzerinde kurulu İstanbul şehrinin çiçeklerini; lale,sevgi ve barışı; sümbül, aşkı; beyaz gül, sevgiyi; yabani gül, hasreti anlatmıştır genç kızların elleriyle dokudukları halılarda. Kırmızı ve laciverdin geleneksel olduğu halılarda motif renkleri olarak çok zengin bir renk ahengi ilk bakışta göze çarpmaktadır. Her halıda otuzu aşkın rengin ahenkle dans edişinin uyumudur bu...
Haydarpaşa Garı'ndan bir saatlik tren yolculuğuyla varabileceğiniz Hereke kasabası büyük şehrin gürültüsünden kaçıp doğayla, tarihle, sanatla kucaklaşmak isteyen kültür hayranları için ideal bir mekan. Geleneksel el sanatının doruğa eriştiği bu güzel beldemiz, kıyı şeridinde sıralanmış çay bahçeleri, balık lokantaları, parkları ve sıcacık insanlarıyla görülmeye değer. Kaynak; www.herekeli.com / Erhan ÖR