İngiliz, Fransız emperyalistlerinin Alman emperyalizmiyle savaşı sonrası dünya, ABD emperyalizmi ve Sovyet yayılmacılığı ikilemine girdi. İki kutuplu dünyada dengeler sınırlı bir demokrasi sunuyordu.
1950’den itibaren Türkiye Cumhuriyeti ABD’nin yeni sömürgesi, 12 Eylül 1980 ile de tek kutuplu dünyanın zavallı ülkesi oldu.
CHP, hala Türk siyasal yaşamının en değerli markası olarak ortada duruyorsa; gerekçesi temel kültürünün sağlamlığıdır.
İşte böyle bir partinin genel başkanı 2013 Yerel Seçimleri öncesi ABD’ye gidiyor, ikinci sınıf temaslarla icazet arıyor.
Ha Recep ha Kemal, ne farkı kalıyor? Seçim öncesi halka gitmek yerine ABD’ye gidenlerin yönettiği, yönetime aday olduğu bir ülkeyi, kim bağımsız bir ülke sayar?
Türkiye ile kedinin fareyle oynadığı gibi oynanıyor. CHP’nin başına Kemal olmazsa Topağacı gülü getirilecekmiş. Şişli rantiyecisi şahsın adaylık başvurusu bile yapmadan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı gibi sunulması, CHP adına utanç verici.
Hele bu şahsın CHP Genel Başkanı yapılmak istenmesi, sosyaldemokrat siyasal çizginin ırzına geçilmesi gibi bir şey.
Erdoğanı izliyoruz ekranlardaki canlı yayınlarda. “Başkanın Adamları” gösterileri midemi bulandırıyor. Rize Belediye Başkanı’nın hiç mi onuru yok, kırılmıyor mu? Tek kişilik oyununa bilet bulunamayan Fakıbaba adaptasyon müsamerenin figüranlığını, nasıl içine sindiriyor?
İstanbul medyası parsellendi. Bir yanda TMSF üleştirmesi Erdoğan Medyası, diğer yanda AKP koalisyon treninden atılmak üzere olan cemaat medyası.
Sakın bana İstanbul’da gazetecilik namusuyla yönetilen bir medya organı olduğunu kimse söylemesin. Topağacı gülü propaganda broşüründen başka bir şey olmayan sözde muhalif medya da kimseyi yanıltmasın.
Onurlu yüzlerce deneyimli gazeteci meslek dışına itilmiş durumda. Daha fazlası ise “işimi kaybederim" korkaklığı ile kirletildikten sonra kapıya kondu veya konmayı bekliyor.
Mesleki abim, ustam, mesai arkadaşım, örnek aldığım gazetecilerden biriydi Can Ataklı. CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adayı olmuş.
Milyon dolarlık şovların karşısında, bir akbil maliyetli adaylık açıklaması yapıyor. Binlerce insan birer akbil ile geldikleri meydanı hınca hınç dolduruyor.
İstanbul medyası, utanmazca bu haberi halktan gizliyor. Görüntüleri yayınlamıyor. Halk Tv bile Gürsel Tekin uyarısı ile lütfen kamera gönderiyor.
On yıldır Biga’dayım. Meslek onuru için nelere sırtımı döndüğümü bilen var, bilmeyen var. Büyük olasılıkla, çoğunluğu da beni, genelevdeki çaycı sanıyor.
Bunca çirkef, bunca yalan, bunca dolan, bunca entrika, bunca kitlesel beyin yıkama içinde, etliye sütlüye karışan hangi nitelikli ve onurlu insan yalın gerçeğiyle tanınabilir ki?
Topağacı güllerinin vazolara konduğu bir ülkede, buğdayların başakları diken olur!
Can Ataklı eski bir mesai arkadaşım. Abim, ustalarımdan biri. Tek başına medya üretebilen nitelikte bir marka. Onurlu bir gazeteci. Çalışkan, üretken, yamuğu, defosu yok.
İcazeti ABD’de arayan ve elbette gelir geçer olacak bir CHP yönetimi, İstanbul gibi bir metropole Can Ataklı gibi bir adamı Belediye Başkan Adayı yapar mı?
Zinhar!
Ya kazanırsa?... Rantın savaş alanı İstanbul, dürüst insanların yönetimine verilmez!
Biga gibi küçük bir yerde bile, böylelerinin mahalle delegesi olmasından ürkülüyor. Hatta, küçücük Karabiga’ya başkan olur diye, akla gelmedik entrikalar çevriliyorken...
Yanlış bir çağda, yanlış bir ülkede dünyaya geldik, özür dileriz. Bize sormadılar çünkü...
Kaldı ki korkan, sinen, güçsüze küfür eden, yalnızca birbirini boğazlayan yığınlar; neden yürekli insanların arkasında dursun ki?
Kendini yönetecek ismi halifenin iki dudağı arasından bekleyen insanlardan, halk olur mu? Ulus, millet olur mu?
Demokrasiymiş. Bilinçli halkı olmayan bir demokrasi, demokrasi midir? Partilerin içinde olmayan demokrasi, ülkede olur mu?
Bırak be Can! İnsanlar Kasımpaşalı’dan sıkıldıysa, Topağacı gülüne tapınsın!
Olmadı bir başka kifayetsiz muhteris yeni halife olarak pazarlansın.
Kendine düşman bir halka duyulan tek yanlı aşk, yaşandıkça kahredicidir.
Aşkını yaz, çiz; okumasalar da olur.