Okul müdürü Kurtuluş Bey heyecanla odasından fırladı ve bahçeye açılan merdivenlerden inerken avazı çıktığı kadar bağırdı;
Bilge Hocam Bilge Hocam bir dakika buraya gelir misiniz bir sorunumuz var!
Ne var ki genç muallime müdürün o tok sesini hiçbir şekilde duymuyor evine gitmek üzere koşar adım arabasına doğru ilerliyordu . Gün içinde hem sınav hem laboratuvar dersleri derken oldukça yorulmuş olan Bilge öğretmenin tek isteği vakit kaybetmeden evine gidip dinlenmek ve ailesine zaman ayırmaktı.
Kurtuluş Bey koştu koştu bağırdı bağırdı ama nafile Hoca okulun yan tarafında park halindeki arabasına binip çoktan yola çıkmıştı bile.
Karşı yoldan elindeki evraklarla hızlı hızlı gelen okul hizmetlisi müdürü okul dışında görünce telaşlanarak sordu;
Müdürüm hayırdır bir şey mi oldu babamın traktör evrağını ancak halledebildim gecikmedim ya!

Hayır hayır sen gecikmedin de bizim H2O ‘lar gecikti.
Efendim müdürüm , anlamadım.
Haydi evladım okula girelim de anlatırım  zaten bütün iş ikimize kaldı  Bilge Hoca’yı da kaçırdık.
Kurtuluş müdür önde hizmetli Hidayet arkada bahçeden içeri girerken garip bir serçe kırık kanadıyla acılar içinde kıvranarak önlerine doğru pat diye düştü.Üzerine basmamak için ikisi de hemen geriye çekildi.

Küçük kırık kanadın etrafında epey bir kan birikmiş , anlaşılan zavallı  serçe ciddi şekilde yaralanmıştı.
Öğretmenler odasından getirilen şişe suyunu minik kuşa yavaş yavaş içirip kalanıyla da kızıllığa boyanmış kanadını yıkayıp temizlediler . İlk yardım çantasından buldukları merhemle ovuşturup sargı beziyle güzelce sardılar . Hizmetli Hidayet  serçeyi avuçları arasına alıp en yakın veterinere götürmek üzere okuldan ayrıldı.
Kurtuluş müdürse odasına girerken aklından şu düşünceler geçiyordu ; bugün Bilge Hoca’nın haylaz öğrencileri yüzünden ilerleyen saâtlerde laboratuvar su içinde kalmış , bu yüzden kısa süreliğine su kesintisine gitmişlerdi . Şimdi ortalığın iyice temizlenmesi lazımdı ve dersi olmayan öğretmenlerle birlikte işe koyulmak gerekiyordu ama bu beklenmeyen aksilik yüzünden  biraz sinirler bozulmuştu . Ne olacaktı sanki sadece yarım saatlik susuzluktan değil mi ya ! Müdürün dudaklarından gayri ihtiyari şu cümleler döküldü;
Küçücük bir şişe su minik serçeye deva oldu neredeyse . Oysa biz sadece kısa bir süreliğine sudan mahrum kalmıştık o biçare kim bilir kaç saâttir hem susuz hem yaralıydı.
Ufacık olumsuzluklarda ortalığı velveleye veren insanoğlunun diğer canlılardan alacağı dersler kocamandı muhakkak !..    

‘’Bilge olmak ne zor iş
İki çıkış bir iniş

Sürerken ömür tarlası

Bazen bir traktör 

Bir feribot molası

Hava toprak H2O

Ben sen değil hep kim o

Bizlik hamurunda nefes

Bülbül kanaryada hoş ses

Minicik serçelerle

Salınan ninnilerle
Hayat gizli küçük şeyde

İnanmazsan gel seyreyle
Böyle bitsin bu hikaye!..

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981