28 ŞUBAT BASKILARINDAN ESER KALMADI
28 Şubat’ın yaşandığı günlerde sadece Ahmet Penbegüllü değil, onunla birlikte başkan Yardımcılar Abdullah Yağcı, Necmi özen, Mahmut Yandık gibi Gebze’nin önemli isimleri, personelleriyle birlikte tutuklanmış ve yargılama süreci sonunda beraat etmişlerdi. Bu süreç bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk seçilmiş Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ı da 10 ay hapse mahkum ettirmişti. 28 Şubat’ın en acı uygulamalarından olan başörtü yasağı hem eğitim kurumlarında hem de kamu da kaldırılırken, kapatılan İmam Hatip Okulları’nın Orta kısımları yeniden açıldı, üstelik 8 yıllık kesintisiz eğitim sistemi de 4+4+4 olarak değişti. O günlerde baskının simgesi olan Başörtü, artık TBMM’de bile Milletvekilleriyle beraber yer aldı.
BİR BELEDİYE BAŞKANI BÖYLE TUTUKLANMIŞTI
Ve bugün gazetemiz arşivlerinde yer alan yer alan iki fotoğraf karesi. İşte bu iki fotoğraf her şeyi özetliyor. Birinci karede merhum Ahmet Penbegüllü 28 Şubat’ın baskıcı uygulamaları sonucu tutuklu kaldığı cezaevinden elleri kelepçeli olarak Jandarma nezaretinde mahkemeye götürülürken görünüyor. Penbegüllü ile birlikte Dönemin Belediye Başkan Yardımcısı Mahmut Yandık da aynı şekilde elleri kelepçeli ve Jandarma nezaretinde. İki isim de gördükleri baskı ve zulümler, işkencelerden dolayı ve yaşadıkları haksızlığın verdiği mağduriyetle boyunları bükük.
GÖREV ŞEHİDİ
Ve o günleri yaşayanların ifadeleri. Gazetemizin bu konuda daha önce yaptığı geniş çalışma da Gebze eski belediye başkanı Ahmet Penbegüllü’nün kardeşi Mehmet Penbegüllü, ağabeyi Ahmet Penbegüllü’nün görev şehidi olduğuna inandığını söyleyerek, “Gözaltına alındıktan sonra bir sanayici olarak biz de çok büyük sıkıntılar yaşadık. O gözaltına alındıktan sonra işyerine sürekli subaylar gelerek baskı altına alındık, o dönem çok kötü geçti ve ekmeğe muhtaç olduğumuz bir dönemdi. Acısı her zaman içimizi yakıyor, ben hakkımı helal etmiyorum. Allah da öbür dünyada hesabını sorsun” demişti.
“CEZAEVİ GÖRÜNTÜSÜNÜ UNUTAMIYORUM”
Merhem Ahmet Penbegüllü’nün eşi Yurdagül Penbegüllü de “Aybaşında maaşını alınca gider biraz para alırdım ki ayın sonunu getirelim, yoksa cebinde ne varsa fakire fukaraya dağıtırdı, ayrıca cezaevine girerken çok dolgun ve etli idi, çıkarken ki durumu ise Afrika’daki insanlar gibi olmuştu, bu durumu hiç unutamıyorum” diye konuşmuştu.
“28 ŞUBAT’IN GEBZE’DE BEŞ AYAĞI VARDI!”
Dönemin Gebze belediye başkan yardımcısı Arif Alpaydın ise olayın medya, siyaset, iş, dünyası ve üniversite ayağı olduğunu ifade etti. Gebze Ticaret Odası’nın o dönem işin içinde olduğunu söyleyen Alpaydın, “Gebze’den Uğur Dündar ve Tuncay Özkan gibi gazetecilere sürekli haber servisleri ve ispiyonlamalar yapıldı. Bugün, o ispiyoncuların da sanık sandalyesine oturması gerekir” dedi.
“O OPERASYON PENBEGÜLLÜ İÇİN YAPILDI”
Dönemin en önemli mağdurlarından Abdullah Yağcı da operasyonun bizzat eski belediye Başkanı Ahmet Penbegüllü için yapıldığını söyledi. Mahkemede herkese Penbegüllü için aleyhte ifade verilmesi için basık yapıldığını da söyleyen Yağcı, “Organize şubede sorgulanırken bunu açıkça bize söylediler, Penbegüllü için aleyhte ifade versek bizi de bırakacaklardı. Bu süreçlerden ders almamız gerekiyor. Gazeteci Erhan Durak’a kitap için teşekkür ediyorum” dedi.