https://m.youtube.com/watch?v=zEHBgRpbBYE
12 Eylül Darbesi nin Yıl Dönümü öncesi. Darbenin merkez üslerinden olan Donanma komutanlığının bulunduğu Kocaeli Gölcük’te Darbe döneminde gazetecilik yapan Mustafa Bağdiken Şakir Satır ve Kemal Kaya arkadaşlarımdan Darbeler Tarihine ışık tutan çok önemli bilgiler öğrenip GAZETECİLİK anılarını dinledim.
Gölcük sıkıyönetim mahkemesinde yapılan yolsuzluk ve rüşvet olayını haber yaptığı için Adana’ya sürgün edilen Mustafa Dikenin sosyal medya paylaşımı
CANLARIN CAN VERDİĞİ ULUCANLAR CEZA EVİNDE BELGESEL ÇEKEREK TARİHE NOT DÜŞÜP ZAMANA. NOTERLİK YAPTIM
Ankara Ulucanlar Cezaevi Müzesini Gezdiniz mi? Araştırmacı gazeteci olmanın sorumluluğu ile belgesel çekerek tarihe not düşmek için ULUCANLAR Ceza evinde çektiğim belgeseli bir kez daha paylaşıyorum
Bizim gibi 1960 doğumlu olanlar Darbelerle büyüdü her on yılda bir askeri darbe yaşadık Darbeler çok şey alıp götürdü. Askeri darbeler yaşanmasaydı bugün ülkemiz her bakımdan güçlü olurdu. 12 Eylül 1980 Darbesinin 42. yılında darbelerden ders alınmasını diliyor , 1980 darbesinin gerçek yüzünü anlatan makalelerimi sizlerle paylaşıyorum.
Evren Paşa’nın ölümü ve Darbeler ile ilgili daha önce yazdığım makalemi sizlerle paylaşıyorum.Zaman ne de hızlı geçiyor. Bir zamanların kudretli darbe lideri Kenan Evren’in ölümü de tıpkı darbe yaptığı zaman ki gibi olay oldu. Ölümü ile ilgili birçok şeyler yazıldı çizildi. Hakkını helal etmeyenler, cenazesine gitmeyenler, 50 kişinin idam edilmesi, yüzlerce kişinin kaybolması, on binlerce kişinin hapise atılıp işkenceye tabi tutulması değim yerinde ise acı sıkıntılı ve izdırap ile geçen darbe yılları Evren Paşa’nın ölümü ile yeniden hatırlandı.12 Eylül darbesini yakından takip etmiş üstelik o dönemde asker ocağında bulunmuş bir kişi olarak, bugüne kadar darbeler ile ilgili birçok yazı kaleme aldım. Yazdığım o yazılar ile ilgili bazı bölümleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Ancak, Evren Paşa’nın ölümü ve cenazesi ile ilgili tarihe not düşme açısından birkaç satır karalamak istiyorum.İnsanlar yaptıkları ile anılırmış. Evren Paşa’da yaptıkları ile anılacak. Darbe dönemindeki haksızlık ve adaletsizlikleri sürekli gündeme gelecektir. Gerçekten insanlar hayatlarında çok iyi şeyler ve hayırlı hizmetler bırakmalılar. Sadece 12 Eylül darbesi değil, bütün darbeler mercek altına alınmalı. Darbelere giden yolun neler olduğu darbeleri yapanlardan çok darbeye sebep olan siyasetçileri de yargılamak gerektiğine inanıyorum.60 İhtilalinden 28 Şubat sürecine darbeler, ihtilaller e muhtıralar yaşamış bir kuşağın gazetecisi ve belgeselcisi olarak Evren Paşa hakkında bugün konuşulanlar ve konuşanlar biraz da kendileri öz eleştiride bulunmalı. Her dönem değerleri kullananlar güçlünün yanında olup güçsüzlere karşı hükümran olanlar Evren Paşa’nın ölümünden ders ve ibret almalılar.12 Eylül darbesini eleştiren tüm siyasiler acaba neden 12 Eylül anayasanı değiştiremediler. Bunu çok iyi sorgulamak gerekiyor. Anayasa değişikliği yine gündemde. 12 Eylül den sonra birçok iktidar göreve geldi. Tek başına parti kuranlar Özal’dan Erdoğan’a Demirel’den Ecevit’e birçok güçlü iktidar göreve gelmesine rağmen, 12 Eylül’ün izlerini taşıyan anayasayı değiştiremedi. Acaba neden?. Siyasiler kendini bir çek etmeli ve sorguya çekmelidir.60 ihtilali ve Menderes’in idamının üzerinden tam 55 yıl geçti. 60 ihtilalinin bile birçok izi yasa ve yönetmeliği halen yürürlükte. 60 ihtilalinin izleri bile silinemedi. Medyamız darbeler ile ilgili ahkâm kesiyor. Darbe olduğunda ilk şakşakçılar maalesef medya mensupları. Medyacılarımızda kendilerini sorgulamalı, nerede hata ettiklerini irdelemelidirler.Bugün Basın ilan Kurumu diye çok önemli bir medya kurumumuz var. Bu kurum 1961 yılında darbe yönetimi tarafından kanun kuvvetinde kararname ile kuruldu. Halen bu kanun ile Basın ilan Kurumu hizmet vermekte. 4 yıl seçilmiş genel kurul üyesi olarak Basın İlan Kurumunda görev yaptım. Kurumun kendisini yenilemesi, 60 darbesinin tortusundan kurtulması gerektiğini savunan bir gazeteciyim. Medyamız Basın ilan Kurumunun günün şartlarına uygun hale getirilebilir konusunu da irdeleyip Basın İlan Kurumunu 60 darbesinin izlerinden kurtarması gerekiyor.Evet, Evren Paşa hatası ile sevabı ile ebedi aleme gitti. Bizim kültürümüzde ölünün arkasından konuşulmaz diye bir deyim var. Aslında konuşmalıyız. İyisiyle kötüsüyle tarihe mal olmuş ülkemizi ve hayatımızı etkilemiş insanlar ile ilgili hem hayatta iken hem öldükten sonra eleştirilerimizi ve övgülerimizi dile getirmeliyiz ki geçmişten ders ve ibret alalım. Evren Paşa’nın ölümünden acaba kaç kişi ders ve ibret alabildi.Evren Paşa, 9 Mayıs 2015 Cumartesi öldü. 12 Mayıs 2015 salı günü Ankara’da genel kurmay başkanlığında düzenlenen devlet töreni ile hiç siyasetçinin katılmadığı cenaze töreni ile ebedi aleme uğurlandı. Evren Paşa’nın cenaze haberini http://www.milliyet.com.tr/7-cumhurbaskani-kenan-evren-gundem-2057825/ linkinden okuyabilirsinizDARBELER VE İHTİLALLER İLE İLGİLİ NE YAZMIŞTIMDarbeler ve ihtilaller ile ilgili birçok yazı kaleme aldım. Bu yazılarım halen internet sitelerinde yayınlanmakta. Yazıların tümünü www.gebzegazetesi.com ve www.belgeselyayincilik.com sitelerinden okuyabilirsiniz. Yazılarımın başlıkları ile bir bölümünü ve ayrı ayrı linklerini ise buradan sizlerle paylaşıyorum.28 ŞUBAT DARBESİ VE ERBAKAN’IN VEFATI! (04/18/2015)Yıl dönümleri çok önemli. Geçmişi hatırlamak ve geleceğe ibret nazarı ile bakmak gerekir. Yıl dönümleri bunun için önemli bir fırsat. Siyasi tarihimizin son 50 yılında iz ve eser bırakan bir lider Prof. Dr. Necmettin Erbakan. Vefatı ve 28 Şubat darbesi aynı güne rastlamakta. Bu gerçekten önemli bir durum.Devamı içinhttp://www.belgeselyayincilik.com/ismail-kahraman/makaleler/28-subat-darbesi-ve-erbakanin-vefati27 MAYIS DARBESİNİN ARDINDAN (06/02/2014)27 Mayıs çok şey ifade eder Türk Demokrasi ve Türkiye Cumhuriyeti tarihi için. 27 Mayıs, bir darbedir, bir ihtilaldir, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı işlenmiş bir cinayet ve Türkiye halkının seçtiği başbakanın ve Bakanlarının idam edilmesi demektir. Benim hayatım için ayrı bir anlam ifade eder.Devamı içinhttp://www.belgeselyayincilik.com/ismail-kahraman/makaleler/27-mayis-darbesinin-ardindanÖMRÜMÜZ DARBE TARTIŞMALARI İLE GEÇTİ (05/21/2014)Askeri savcılığın dünkü açıklaması önemliydi. Genel Kurmay’da hazırlandığı iddia edilen “Belge” tartışması ile en güzel iki haftamız boşuna geçti. Belge ister gerçek ister sahte olsun, bana göre bu belgenin hiç bir önem ve değeri yok.Devamı içinhttp://www.belgeselyayincilik.com/ismail-kahraman/makaleler/omrumuz-darbe-tartismalari-ile-gecti28 ŞUBAT DARBESİ YARGILANACAK MI? 04/29/2014Türk siyasi tarihine 28 Şubat darbesi olarak geçen post model darbesinin 17. yıldönümü. 28 Şubat Darbesinin yıl dönümü dolasıyla mağdur olan haksızlığa uğrayan zarar gören insanlar örgütlenerek harekete geçtiler. 28 Şubat darbesinde mağdur olan insanların harekete geçmesi darbenin yeniden gündeme gelerek özellikle bürokrat, medya ve sivil toplum örgütü ayaklarının da gün yüzüne çıkarılacağı öğrenildi.Devamı içinhttp://www.belgeselyayincilik.com/ismail-kahraman/makaleler/28-subat-darbesi-yargilanacak-miDARBE DÖNEMİNDE GAZETECİ OLMAK (07/15/2013)Türkiye’de darbe dönemi Mısır’da ki darbeyle yeniden konuşulup tartışılıyor. İki darbe, bir muhtıra, bir post modern, bir de e-muhtıra dönemi yaşamış bir gazeteci olarak darbe dönemiyle ilgili zaman zaman yazılar kaleme alıyor ve anılarımı sizlerle paylaşıyorum.Devamı içinhttp://www.belgeselyayincilik.com/ismail-kahraman/makaleler/darbe-doneminde-gazeteci-olmak
12 Eylül 1980 Darbesinin Yıl dönümünde
darbeler den ders alınmasını diliyor 1980 darbesinin gerçek yüzünü anlatan makalelerimi sizlerle paylaşıyorum
—-
Ankara Ulucanlar Cezaevi Müzesini Gezdiniz mi? Araştırmacı gazeteci olmanın sorumluluğu ile belgesel çekerek tarihe not düşmek için zaman ve mekânı çok iyi değerlendirmeye çalışıyorum.
Küresel Gazeteciler Konseyi’nin ev sahipliğinde Rus Medya Kongresi’ni takip etmek üzere, Ankara’da dünyanın 85 ülkesinden Rus dili konuşan 160 gazeteci ile Ankara Altındağ Belediyesi’nin misafiri olarak belediye sosyal tesisi haline getirilen Ulucanlar Açık Cezaevi’nde yemek yedik. Cezaevinin idari binaları birer sanat merkezi haline getirilmiş. Binanın duvarına Necip Fazıl ve Nazım Hikmet’ten şiirler yazılmış. Bu mekânda insan farklı duygular yaşıyor. 19 kişinin idam eğildiği birçok ünlü ismin tutuklu kaldığı kapalı cezaevi müze haline getirilmiş. Burayı gezerek belgesel çekiyorum.Kan, Göz Yaşı ve Acıların Yaşandığı Yerde Belgesel ÇekmekElimde kameram, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından verilen sürekli basın kartımı göstererek müze yapılmış kapalı cezaevi bölümüne giriyorum.Ulucanlar Cezaevi, 81 yıllık faaliyet süresi içinde İskilipli Atıf Hoca, Deniz Gezmiş, Necdet Adalı, Hüseyin İnan ve Mehmet Pehlivanoğlu'nun da bulunduğu 19 kişinin idam edilmesiyle, işkencelerle hafızalardaki yerini aldı. Altındağ Belediyesi, çoğu kişinin hatırlamak dahi istemediği bu mekânı, aslına uygun olarak dizayn ederek ''hoparlörlerinden çığlık seslerinin'' duyulduğu, koğuşlarda balmumundan mahkumların bulunduğu, o günleri yaşamak isteyenlere bir süre için de olsa ''mahkumluğu yaşatacak'' tecrit odalarının yer aldığı müzeye dönüştürdü.Ceza Evi Ortamı CanlandırılmışAslına uygun şekilde düzenlenen cezaevi koğuşlarına ve tecrit odalarına balmumundan yapılan 22 mahkûm heykeli yerleştirilirken, müzenin koridorlardaki hoparlörlerinden tecrit odalarındaki işkenceleri yansıtan çığlık sesleri yankılanıyor. Cezaevi avlusundaki mahkumların dilek ağacının dallarına ise bir dönem Ulucanlar'da tutuklu kalan Necip Fazıl Kısakürek, Nazım Hikmet Ran, Muhsin Yazıcıoğlu, Osman Bölükbaşı, Osman Yüksel Sedengeçti, Bülent Ecevit, Fakir Baykurt, Hüseyin Cahit Yalçın, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Ali Bülent Orkan, Mustafa Pehlivanoğlu, Fikri Arıkan, Cevat Şakir Kabağaçlı, Yılmaz Güney, Necdet Adalı, Erdal Eren'e kadar birçok ismin fotoğrafları asıldı. Aslen Giresun Şebinkarahisarlı olan Erdal Eren’in fotoğrafının asılı olduğu ranzanın başında belgesel için anons yaptıktan sonra darbeci Evren’in “idam etmeyip te beslese miydik” dediği “bir sağdan bir soldan astık” diyerek sözde adalet sağladığı acımasız günleri hatırlıyoruz. Yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren’i tanıyan Giresun Şebinkarahisarlı bir ziyaretçi hanımla tanışıp söyleşi yapıyoruz.Duygu Dolu Anlar YaşıyorsunuzZiyaret edenleri özellikle idamların, işkencelerin yaşandığı dönemlere götüren türkülerin yankılandığı müzede, Muhsin Yazıcıoğlu'nun seccadesi ve süveteri, Hüseyin İnan'ın idamdan sonra üzerinden çıkarılan fanilası, Deniz Gezmiş'in sigarası, ders notları gibi kişisel eşyaları da sergileniyor.Ankara'nın Altındağ ilçesinin Ulucanlar semtinde bulunan, ''Cebeci Tevkifhanesi, Cebeci Umumi Hapishanesi, Cebeci Sivil Cezaevi, Ankara Merkez Kapalı Cezaevi ve son olarak Ulucanlar Merkez Kapalı Cezaevi'' olarak adlandırılan cezaevi, kurulduğu 1925 yılından kapatıldığı 2006'ya kadar Türk demokrasi tarihine ve pek çok önemli döneme şahit oldu.Ünlü Bir Çok Kişi Tutuklu Kaldı81 yıllık süreçte gazetecilerin, yazarların, politikacıların, aydınların yaşamlarına, hikayelerine, idamlarına, isyanlar ve isyanların bastırıldığı operasyonlara tanıklık eden Ulucanlar, Altındağ Belediyesi tarafından meşakkatli bir sürecin ardından ''Ulucanlar Cezaevi Müzesi Kültür ve Sanat Merkezi'' yapıldı.Eski başbakanlardan Bülent Ecevit'ten Osman Bölükbaşı'na, Nazım Hikmet'ten Necip Fazıl'a, Deniz Gezmiş'ten Muhsin Yazıcıoğlu'na pek çok ismin yolunun geçtiği, Türkiye'nin çalkantılı dönemlerine şahit olan Ulucanlar, ziyaretçilerini tarihi bir yolculuğa çıkarıyor.Cezaevinin kontrol noktasından müzeye giren ziyaretçiler, Adnan Menderes Bulvarı'ndan geçerek mahkumların manzarasından dolayı ''Hilton Koğuşu'' adını verdikleri, 9. ve 10. koğuşlara geliyor. Ranzalar ve biyografilerin yer aldığı Bülent Ecevit ve Osman Bölükbaşı'nın kaldığı bu koğuştan çıkan ziyaretçiler, daha sonra ağır suçluların cezalandırıldıkları tecrit odalarının bulunduğu alana ulaşıyorlar.MAHKUMLARIN EŞYALARIÖzel seslendirme ve ışıklandırmayla; işkenceler ve mahkumların çığlıklarının, gardiyanların bağırma seslerinin yankılandığı, balmumu heykellerinin gerçeklerini aratmadığı odaları görme fırsatı bulan ziyaretçiler, ardından yine balmumu heykellerle çay ocağından ağasına kadar, tüm unsurlarının yer aldığı 4. koğuşa geliyor.Ardından 5. koğuşa gelen ziyaretçiler, Ulucanlar'da kalan tanınmış isimlerin ranzalara asılan biyografilerini görebiliyor. 6. koğuşta ise yine biyografiler ile Yılmaz Güney'in kravatı, Bülent Ecevit'in şapkası ve kravatı, idam edilen Fikri Arıkan'ın elbisesi, Mehmet Pehlivanoğlu'nun kardeşine yazdığı, AK Parti Grup konuşmasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın okuduğu orijinal mektup, ayakkabısı, takım elbisesi, Deniz Gezmiş'in kendi el yazısıyla Roma Hukuku ders notları, sigarası ve üzerinden çıkan paraları, Yusuf Aslan'ın kaşkolu, Hüseyin İnan'ın idamın ardından üzerinden kesilerek çıkarılan fanilası, Muhsin Yazıcıoğlu'nun namaz takkesi, seccadesi, süveteri gibi kişisel eşyaları yer alıyor.6. koğuşun duygusal ortamından çıkan ziyaretçiler, mahkumların cezalandırıldıkları zindanlardan geçerek büyük avluya çıkıyorlar. Büyük avluda mahkumların banyo yaptıkları hamamın ardından, Ulucanlar'da kalan kişilerin resimlerinin yer aldığı ağacı görebiliyor.İdam Sehpası ve İdam Edilen 19 Kişinin AdıZiyaretçiler, İskilipli Atıf Hoca, Necdet Adalı, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Mehmet Pehlivanoğlu'nun da aralarında bulunduğu 19 kişinin idam edilerek cezaevinden çıkabildiği ''Dar ağacı''nı da görerek müzeden ayrılırken Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edildiği haberini ilk kez okuduğum gazeteyi hatırlıyorum.Giresun Espiye ilçesi Kurugeriş yayla yolundaki Düdül’deki kahvenin duvarına asılmış Günaydın Gazetesi’ndeki o acı idam haberini okuduğum manşeti aradan geçen uzun yıllara rağmen hiç unutmadım ve unutamıyorum.Gençleri Saygı ve Rahmetle Anıyorum68 ve 70 kuşağı gençler hatırıma geliyor. O günün gençleri sağcı ve solcusu ile memleket meselesine ilgi duyup fikir üretip kendi ideolojileri çerçevesinde mücadele ederken dış ve iç güçler, hain çevreler, emperyalistler gençleri sağcı, solcu diye birbirine öldürtüyor, sabah sağcı öldüren silah öğleden sonra solcu öldürüyordu.Ulucanlar Ceza Evi Müzesini gezerken 1968 ve 1970 kuşağı gençlerin fotoğrafları ceza evi duvarlarında bizlere çok şey söylüyor.İstanbul Dolmabahçe sahilinde Amerikan 6. Filoya karşı çıkan 68 kuşağı gençleri düşünüyor, düşünceleri uğruna canlarından olan gençler gözümün önüne geliyor, o gençleri saygı ve rahmetle anıyorum.Bu Günkü Gençlik Ne Yapıyor68 ve 70 kuşağı gençlerle bu günkü gençler arasında bir bağ kurmaya çalışıyorum. Bu günkü gençlik ülke meseleleri ile fazla ilgilenmiyor, tarihi geçmiş ve kültürel bilinç konusunda duyarsız ve ilgisiz.Darbecilerin Görev ve MisyonuBu yazıma nokta koyarken, geçtiğimiz aylarda Van Erciş’te elim bir trafik kazasında vefat eden Kültür Bakan Yardımcısı 20 yıldır kendisini yakından tanıdığım Kocaeli ve Giresun’dan hemşerim merhum Haluk Dursun’dan yıllar önce dinlediğim bir bilgiyi sizlerle paylaşıyorum.Haluk Dursun Şunları Söyledi(..)Hürriyet Gazetesi adına, Evren Paşa emekliye ayrılıp Marmaris’e yerleştikten sonra söyleşi yapmak üzere Evren Paşa’nın evine gittik, uzun bir söyleşi yaptık. Darbe ile ilgili birçok şey anlattı, en önemlisi İhtilal Heyeti olarak bizim önemli görev ve misyonumuz, gençleri siyaset ve ideolojiden uzak tutmak, ülke meseleleri ile ilgilenmelerinin önüne geçmek, gençler siyasetle uğraşma yerine müzikle sporla ilgilensinler eğlenip gezsinler (...)Evet, yorumu sizlere bırakıyorum…