Eskiden bunun tam tersini düşünüyordum. İçinden geldiği gibi yaşamak ne büyük güç. Sakin ve içte yaşayan biri olarak, içinden geldiği gibi yaşamanın çok güzel bir şey olduğunu ve sanki başaramadığımı düşünürdüm. Sonra bir şeyler fark ettim. İnsanlar insanları kırıyor, bütün geçmişinin acısını şimdiki insanlardan çıkarıyor, içindeki öfkeyi ve siniri öyle bir yaşıyor ki! Çünkü çoğu insanın iç dünyasını ve şuan neyi neden yaptığını bilmediğini gördüm. Sadece içinden öyle geliyordu. Çünkü içte öyle şeyler vardı ki, öğrendiklerini, aldıklarını belki de alamadıklarının hırsını, öfkesini yaşıyorlardı. Ama görünürde gerçekten içtekini yaşıyorlardı. Ve sonra anladım ki, içinden geldiği gibi yaşamamalı insan, farkındalıklı yaşamalı. Mesela şu anki sinirli sen: Aslında kimsin? Aslında kime sinirlisin? Bu sinirlilik sana ne kazandırıyor? İşte farkındalıklı olduğunda artık sinirliği bir yerde bırakıp, daha sakın ve ılımlı biri olabilirsin. Sadece gerekli olan ben buyum yerine, "FARKINDALIK". O yüzden felsefem artık, "İçinden geldiği gibi yaşa" değil, "Farkındalıklı yaşa!" Çünkü o içinde neler olduğunu bilmiyorsun ve eğer içini, kendini tanımazsan belki tam anlamıyla olmak istemediğin kişi oluyorsun. Sen kendini tanımaya bak. Ve neyi neden yaptığını bul. Hepsini bir bir değiştir, kendini yenile. Çünkü diğer türlüsü, başkası olmak, hatta başkasının kaderini yaşamaktır. Sen kendi kaderini kendin yaz. Her zaman iki seçenek vardır. Ve kaderimiz seçtiğin yola göre şekillenir. Bize verilen en değerli şey olan "AKIL" ve verdiğin kararların ile... İlk önce karar ver. Sana verilen kaderin aynısı mı yaşamak istiyorsun? Yoksa kaderini kendi istediğin gibi mi yaşamak istiyorsun?
Masal Öztürk
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981