Merhaba dostlar: biraz yoğunluktanmıdır nedir bilmiyorum yazıları biraz ihmal ediyormuşum hissi uyandı bende. Bu hafta benim aklımı meşkul eden bir sözü sizlerle enine boyuna konuşalım istedim, istedimki geçtiğimiz haftaların telafisi olsun.
KALBİNİZİN HAKKINI VERİN! Ne derin anlam yüklenmiş bir söz değilmi?
Kalbi her gün tonlarca kan pompalama makinası gibi görmeyen, asıl maharetin: güzelliklerin, çirkinliklerin, iyiliklerin, kötülüklerin merkezi olarak gören bir gönlünsahibine ait bu söz.
Oyuncu anne diye hanım efendilerin yoğun takip ettiği bir yazar hanımın gebzedeki söyleşisine sevgili eşim seda hanımın zorlamalarıyla gelmiştim. İyikide zorlamış. Geldim ve sonuna kadar takip ettim. Kendisine bana böyle güzel bir insanı tanıma fırsatı sunduğu için teşekkür ediyorum. Doğallıkta ve samimiyette zirve bir bayan.
Ne hissediyorsa onu yazıyor, konuşuyor.
Kendisini bu dürüst ve sempatik yaklaşımından ötürü tebrik ediyor, anne adaylarına ve annelerede kendisini takip etmelerini şiddetle öneriyorum.
ne alakası var şimdi kalbimizi doğru kullanmamızla bu yazdıklarınızın dediğinizi duyar gibiyim.
İşte seda hanımın okuduğu oyuncu annenin eserlerinden bir tanesinde yazıyordu bu söz.
Düşündüm: gerçekten kalbimizin hakkını veriyormuyuz?
Düşünürken efendimizin bir hadisi şerifi çınladı kulaklarımda: insanda bir et parçası vardır o et parçası nasılsa insanda öyledir diyor gönüller sultanı. Sahabe efendimiz soruyor o et parçası nedir ya rasulAllah? O et parçası kalptir diyor kainatın efendisi.
Şimdi bir kısa tefekkür rica ediyorum. Kalplerimize soralım bizim kalbimiz nasıl?
Kötülüklerin, fitnelerin, günahların, çirkin işlerin merkezimi?
Yoksa iyiliklerin, hayırlı işlerin, güzelliklerin başkentimi?
E bunada herkesin cevabı farklı olacaktır tabiki.
Ama ben dilerimki kalbimiz hayırlı işlerin başkenti olsun inşallah.
Kalp nazargahı ilahidir, Allahın evidir, aşıkların manevi iletişim ağıdır, seher yelinin yardan haber getirdiğinin hissedildiği yerdir, rüzgarın sesinde yârin sesini işiten manevi kulaktır, manevi aleme açılan kapıdır. Ben yerlere göklere sığmadım ancak mümin kullarımın gönlüne sığdım. Sedasının adresidir kalp.
İşte bu kalbin hakkını vermekte insanın en temel görevidir diye düşünüyorum. Haftaya yine kalbimizin hakkını vermek üzerine konuşacağız inşallah.
Bu haftada Nabi üstadın dizeleriyle veda edelim size.
Sakın terk-i edebten kuy-ı Mahbub-i Huda'dır bu
Nazargah-i ilahidir, Makam-ı Mustafadır bu
Felekde mah-i nev, Babüsselem'ın sine çakıdır
Bunun kandili Cevza, matla-i ziyadır
Habib-i Kibriya'nın habgahıdır fazilette
Teveffuk-i kerde-i Arş-ı Cenab-ı Kibriyadır bu.
Bu hakin pertevinden oldu deycur-i adem zail
Amadan açdı mevcudat düş çeşmin tutiyadır bu.
Muraat-ı edep şartıyla gir Nabi bu dergaha
Metaf-ı Kudsiyandır cilvegah-ı enbiyadır bu