İsviçreliler umumi tuvaletlerinin temizliği ile övünürlermiş. Sadece temiz olan tuvaletler değil her şey çok temizmiş bu ülkede.
İsviçre yollarında derin çukur değil, çukur bile bulunmuyor. Çünkü yüksek düzeyde verimli ve gelişmiş bir ülke olan İsviçre’de kişinin mutsuzluğuna neden olabilecek ayrıntılar hep devre dışı bırakılmış.
Buraya nereden geldim, Çanakkale Belediyesi’nden şikayetçiyim… Hem de çok… İBB eski genel sekreteri Tuğrul Erkin, belediyelerin halka eşek başı muamelesi yapmaması gerektiğini söylemiş.
Sınırları içinde yaşadığım için sözüm Çanakkale Belediyesi’ne… Bire bir mağdur olduğum için de kendi sorunumu yansıtıyorum.
Belediye, halka, eşekbaşı muamelesi yapıyor. Defalarca edilen telefonlar, e-mailler sonuçsuz. Herkes sorumluluğu kendi üstünden atma peşinde, ‘sorunu çözelim’ diyen yok. Yaklaşık iki aydır çalışma yapıldığı gerekçesiyle, mıcır, kum içinde, son yağmurlarla çamur içinde kalan bir sokakla ilgili hiçbir işlem yapılmazken, yöneticiler bu kadar duyarsız olabiliyor pes ki ne pes…
Bahsettiğim, valinin evinin bulunduğu bir üst sokak. Şehrin her yanı için geçerli bu söylediklerim. Kazılıyor ve aylarca sürüyor çalışmalar. Sabah basın mensuplarını yanına alıp ‘denetim yapıyorum’ pozu sizi, belki şehir sosyal demokrat olduğu için kurtarır ama aldığınız olumsuz imajı silemez.
Bir yolu aylarca düzeltemeyen zihniyet, kazdığı su borularının üzerindeki toprağın basılmasını Allah’a havale eden, silindir kullanamayan zihniyet, gelişmiş bir ülkede bir gün bile işbaşında kalamaz.
İsviçre gibi niye mutlu bir ülke olamıyoruz? Kendini yenileyemeyen, kerameti kendinden menkul kişiler yüzünden…
Sözün özü, Nazım’dan; “Yeter Anadolu tıraşı yeter, ayağa kalkın efendiler”.