Tarihte altı yüz yıllık koskoca bir imparatorluğun kurucusu Osman Bey’in, şeyhi Edebâli’den yıllar öncesinde işittiği nasîhata gelin hep beraber biz de kulak verelim .

‘’Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz . Ham armut yenmez, yense bile bağrında kalır.

Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme . Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de diri tutan da bu irfandır . Ey oğul ! İnsanlar vardır , şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Ey oğul ! Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir . Bütün fethedilmemiş gizlilikler , bilinmeyenler ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır.

Ananı ve atanı say! Bil ki bereket büyüklerle beraberdir . Bu dünyada inancını kaybedersen , yeşilken çorak olur çöllere dönersin. Açık sözlü ol ! Her sözü üstüne alma ! Gördün söyleme, bildin deme ! Sevildiğin yere sık gidip gelme ; muhabbet ve itibarın zedelenir …

Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki âlime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken itibarını kaybedene acı ! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.

Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli (korkusuz, pervasız, kahraman, gözü pek) derler .

En büyük zafer nefsini tanımaktır . Düşman , insanın kendisidir .Dost ise nefsi tanıyanın kendisidir . Ülke , idare edenin , oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir . Ülke sadece idare edene aittir . Ölünce  yerine kim geçerse  ülkenin idaresi onun olur .

Vaktiyle yanılan atalarımız  sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştüler . Bunun içindir ki yaşayamadılar . ( Bu nasihat Osmanlı’yı altı yüz sene yaşatmıştır .)

İnsan bir kere oturdu mu yerinden kolay kolay kalkmaz . Kişi kıpırdamayınca uyuşur .Uyuşunca laflamaya başlar . Laf dedikoduya dönüşür . Dedikodu başlayınca da gayri iflâh etmez . Dost düşman olur ; düşman canavar kesilir ! Ey oğul ! Kişinin gücü günün birinde tükenir ama bilgi yaşar . Bilginin ışığı kapalı gözlerden bile içeri sızar , aydınlığa kavuşturur .

Hayvan ölür semeri kalır ; insan ölür eseri kalır . Gidenin değil bırakmayanın ardından ağlamalı . Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli .

Savaşı sevmem . Kan akıtmaktan hoşlanmam . Yine de bilirim ki kılıç kalkıp inmelidir . Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır . Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir . Bey memleketten öte değildir . Bir savaş , yalnızca bey için yapılmaz . Durmaya dinlenmeye hakkımız yok . Çünkü zaman yok süre az !..

Yalnızlık korkanadır . Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi başkasına danışmaz . Yalnız başına kalsa da … Yeter ki toprağın tavda olduğunu bilebilsin .

Sevgi davanın esası olmalıdır . Sevmek ise sessizliktedir . Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez . Geçmişini bilmeyen geleceğini de bilemez .

Osman ! Geçmişini iyi bil ki geleceğe sağlam basasın . Nereden geldiğini unutma ki nereye gideceğini unutmayasın . ‘’

                                            (Şeyh Edebâli)

Anadolu’nun yetiştirdiği bir Bey ve onun kıymet-i haiz şeyhi Edebâli , yüz yıllar öncesinden hâlâ tazeliğini koruyan nasîhatıyla aradığımız deva gibi .

       Sibel Çakcak

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981