Artık herkesin bir resmi ve bir de gayri resmi görüşü olmaya başladı.

Buna çift kişilikli denilemez. Çiftin de bir uyumu vardır.

İki kişiliklilik de demek çok zor. Gayri resmi olan, resmi olanın sahtekarlığının pekala farkında.

“Sıfır Kişilik” demek daha akla uygun. Eksiler artıları götürür, denklem sıfır olur ya...

Sakın ola “iki eksi bir artıyı götürür” formülü de uygulamaya kalkmayın. İnsanın toplumsal davranışlarında, çoğu kez bir eksi, sonsuz artıyı yok edebiliyor. Hele ki bu bir eksiyi, “harcanması caiz” kişiler yapmışsa...

Sıfır Kişilik insanlarla iletişim kurmak, ilişki sürdürmek biz gazetecilerin mesleki zorunluluğu. Kiminle nerede, hangi koşulda muhatap olacağımız belli değil ve biz de bundan kaçınamayız.

Sıfır Kişilik olanlar üzülmesin. Onlarla bir derdim yok! Ben Sıfır Kişilik’in hangi bataklıkta yetiştiği ile ilgiliyim. Bataklıkla, bataklığı üreten ortamla...

Sıfır Kişilik öncelikle “Korku” nun ürünüdür, korku bataklığında filizlenir.

Bataklıktan nemalanan büyür, semirir, güçlenir. Başı göğe ererken, bataklığın derinliklerine doğru da kök salar. Oralardan beslenecektir, “başka çaresi yoktur!”

Sıfır Kişilik küçük çıkarlarla şekillenir. Komşunun kümesinden yumurta çalarak örneğin...

Kümesi kökünden çalana “sen ne yapıyorsun?” diye sormak da artık tarihe karışır.

Sıfır Kişilik cehalet, önyargı, saplantı gübreleri ile beslenir. Bu gübrelerin fabrikaları da bataklıktadır.

Sıfır Kişilik, çevresinde oluşan embesillerle birlikte yücelir. “Senden büyük yok!” haykırışlarına mütebessim bakışlar atılır...

Sıfır Kişilik bulaşıcıdır, embesillere aktarılır. Çoğaldıkça, normal olur, trend olur, hit olur.

Yok ettiklerinin cenaze törenlerini de, Sıfır Kişilik kendisi düzenler. Yetinmez, cenazeler için ağlayıcılar bile tutar.

Sıfır Kişilik hacıyatmaz rengindedir, her daim iktidardır.

Muhafazakar elbise giyer; ne varsa muhafaza edilecek, yer ile yeksan!

Devrimci elbise giyer, devirdikleri ile yıkıntı yaratır.

Liberal takılır, ondan daha yasakçısını göremezsiniz.

Sosyaldemokrat görünür, dörtçekerinden iki ayaklıları aşağılar.

Günü gelir sosyalist bile olur, Mussolini’ye taş çıkarır!

Bugünlerde  Sıfır Kişilik olmak sıradan hale geldi. Zor olan kişi olmak çünkü...

Bedeli vardır. Acıları vardır. Yiğitlik ister, yürek ister!

İşin en acıklı yanı da şudur:

Siyasetçi istemez, asker istemez, savcı istemez, savunman istemez, yargıç istemez... Bu bataklığın ortasında, yalnızca gazeteciler kişilikli insan olmak zorundadır.

Sıfır Kişilik tezgahıdır bu!

Gazeteci aç kalmalıdır, aşağılanmalıdır, itilip kakılmalıdır, kodese tıkılmalıdır, öldürülmelidir....

Dik duramadın mı...?

Zafer, Sıfır Kişiliğe inananlarındır!


BAĞIMSIZLIK GÜNÜ!


Geçtiğimiz haftalarda bir ülkenin bağımsızlık gününün, onu diğer ülkelerin tanıdığı gün olduğunu yazmış, Lozan Antlaşması’nın da Türkiye için bu anlamda çok önemli olduğunu açık açık anlatmıştım.

CHP Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş, önceki gün bir önerge vermiş. Bir kaç satırlık cümle ile Lozan’ın Bağımsızlık Günü ilan edilmesini istemiş.

Ben yazılarımı zaten bir işe yarasın diye yazıyorum. Uğrar bir çayımı içerse yeni önergeler için de malzeme bulabilir. Nasılsa meclis kabul etmeyecek; ne o, ne de benim “iş yaptık, aferin bize” diyecek halimiz nasılsa yok. Bu arada belki bir kaç sorumuza yanıt alırdık.

“Emekli siyaseti nasıl bir şey?” diye...


KÖY HAYIRINDA HARAM YEMEK


Köy hayırlarına gitmiyorum, Haber diye yayınlanmasına da tavrım var!

Gelen davetleri sessizce redderken, son daveti artık açık açık reddettim. “Haram yemeğe mi çağırıyorsunuz?” dedim.

İsmi lazım değil yoksul bir köy, köylülere salma çıkararak 30 bin lira toplamış. Kuzular pişecek, pilavlar kaynayacak, köydeki imam aşağılanırken, ünlü vaizler zarflanacak, protokol ağırlanacak, “bizim köyünki daha kalaba” denecek...

Be hey protokol! Siz evinizde de et yiyebilecek durumdasınız.

Be hey ses sanatçısı vaiz! Aldığın para, köy bütçesinden büyük!

Böyle köy hayırında, pilavdaki bir tek pirincin tanesi boğazdan geçer mi?

Diyanet’ten yanıt istiyorum.

Bir koyunu bile olmayan köylüden “aşağılanma” baskısıyla, adeta zorla alınan paralarla yapılan bu lüks, bu israf, bu gösteriş haram değil mi?

Evelemeden, gevelemeden yanıt!


banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981