Her şehir farklıdır. Anadolu’da her şehrin ayrı bir önemi vardır. Fakat kültür ve medeniyet tarihimiz açısından Bursa’nın yeri farklıdır. Öyle bir yer ki burası, bin yılları, beş bin yılları devire devire bu günlere gelmiş, kökleri tarihin derinliklerine uzanan koca bir Osmanlı çınarı. Adım başı tarih, adım başı maneviyat ve adım başı geçmişten izler taşıyor. Doğal güzellik yurdu ve her an yeniden keşfedilmeye hazır bir ilimiz burası.
Bursa’nın asırlar süren geçmişi bugün karşımıza çıkan yüzüne yansırken, bizler Bursa’yı çok fazla bilmeyiz. Sevmek tanımakla başlar. Bursa’yı sevmek için ilk önce tanımak gerekiyor. Ben ilk kez 1979 yılında Bursa’ya gitmiştim. Aradan geçen yıllar boyunca Bursa’ya birçok kez gittim. 
GİRESUNLULARIN DAVETİ ÜZERİNE BURSA’DAYIM
Hafta sonu Bursa Giresun İli Espiye İlçesi Soğukpınarlılar Derneği’nin düzenlediği 3. Kuruluş yıl dönümü programına davetli olarak Bursa’ya gittim. Hemşerilerimiz ile bir araya gelerek hem Bursa’yı hem de memleketimizin kültürünü Bursa’da yaşatan derneğin çalışmalarını konuştuk. Programda bizlerde bir konuşma yaptık.  Programa birçok misafir dernek başkanı da katıldı. Programa katılan sivil toplum örgütlerinin isimlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Espiyeliler Derneği Başkanı Nazim Ayci, Boncuklular Dernek Başkanı Yakup Çukur, Yaglıdereliler Derneği Başkanı Ali Kılınc, Avluca Derneği Başkanı Eyüp Aktaş, Tekkeköy Derneği Başkanı Murat Güven, Seydiköy Derneği Başkanı Kemal Topal, Trebolu Derneği Başkanı Bülent Akça, Sariyer Fırın Köy Derneği Başkanı Erol Kaya, Taflancık Köyü Dernek Başkanı Yasar Kok, Ak Parti Adnan Menderes Mahalle Başkanı Yusuf Şen, Giresunlular Dernek Başkanı Adnan Kara, Ericek Köyü Dernek Başkanı Seyfi Kurt.
Giresunluların daveti üzerine gittiğim Bursa’da Tek Rumeli TV sahibi Atilla Baykal beyin ilgisi üzerine belgesel çekimleri gerçekleştirdik. Kültür ve medeniyet tarihimizin kilometre taşlarını araştıran Devri Âlem ekibi olarak aynı zamanda belgesellerimizin de yayınlandığı Tek Rumeli TV için Osmanlı’ya başkentlik yapan tarih ve kültür şehri Bursa’da birçok araştırmalar yaptık. 
Belgesel çekimlerimize tarihi Cumali Kızık Köyü’nden başladık. Bursa, Bilecik’ten sonra Osmanlı’ya 35 yıl başkentlik yapmış, 6 padişahın mezarının bulunduğu tam bir Sultanlar diyarı. Bursa anlatılmaz yaşanır. Yıldırım, Orhangazi, Nülifer, Çekirge adeta tarihin canlı tanıkları olarak karşımıza çıkıyor. Bursa Valilerinden Şahabettin Harput Bursa'da halen saygı ile anılıyor. Evet, Bursa’yı mutlaka gezmek ve tanımak gerekiyor. Bugün bizim yaşadığımız Kocaeli gibi sanayisi ile ülke ekonomisine büyük katkı sunan Bursa’da son yıllarda birçok dönüşümde yaşanmış durumda. Dilerseniz daha önce Bursa’da yaptığımız araştırmalardan sonra kaleme aldığımız makalenin bir kısmını birlikte okuyalım.
OSMANLI’NIN KURULUŞ BEŞİĞİ BURSA
1326 yılında Bursa, Osmanlı topraklarına katılır ve devletin başkenti olur. Yeniden kurulurcasına imar edilir, büyütülür, bugünkü kimliğini kazanır. Bursa’ya gönül vermiş Osman Gazi, onun fetih rüyalarını görür. Ama o rüyayı gerçekleştirme işi oğlu Orhan Gazi’ye nasip olur. Söğütte vefat ettiği halde vasiyeti üzerine Gümüşlü Kümbete getirilip gömülür. Orhan Gazi’nin Türbesi babası Osman Gazi’nin yanındadır. Türbede Orhan Gazi’nin hanımı Nilüfer Hatun ve çocuklarının lahitleri var. Gümüşlü kümbet bu gün birçok ziyaretçinin akınına uğruyor. Bir akşam vakti biz de Bursa’nın kalbinin attığı bu bölgeye gelerek Osman ve Orhan gazileri ziyaret edip Fatiha okuyarak vefa borcumuzu ödüyoruz.
Orhan Gazi’nin yaptırdığı ve külliyesine dâhil olan Çifte Hamam, Selçuklu hamamlarından Osmanlı hamamlarına bir geçiş oluşturuyor. Bursa’da görülmesi gereken bir tarihi yapı… Farsça’da bey ve paşa anlamına gelen ve Hüdavendigar’dan adını alan, Murad Hüdavendigar Camisi ve Külliyesi. Kosova’da Şehit olan gazi Sultan Birinci Murad burada yatmakta. Şehit Sultanı Murad Han’ın mezarını ziyaret ederken Kosova meydan muharebesini hatırlar ve milli şair Mehmet Akif’in “Nereye baksam karşımda bir kanlı ova, Sen misin yoksa hayalin mi vefasız Kosova,  Söyle Meşhet öpeyim secde edip toprağını taşını. Yok mudur sende Murad’ın  üç beş damla kanı”  dizelerini mırıldanır; Balkanlardaki ihtişamlı Osmanlı tarihini hatırlarız…  Birinci Murad’ın türbesinde Fatiha okuyarak kameralarımızı şimdi de adını Fatih’in babası ikinci Murat handan alan, Muradiye semtine çeviriyoruz.
VEFA BEKLEYEN MURADİYE’DE SONBAHAR HÜZNÜ
Gözden ve gönülden biraz ırak olan Bursa’nın Muradiye semti farkı bir dünyadır.Devr-i Alem kameralarını bir sonbahar günü sararmış yaprakların altında vefalı ziyaretçi bekleyen Muradiye’ye çeviriyoruz. Bu bölgede Fatih’in babası Sultan 2. Murat, Şehzade Ahmet, Cem Sultan ve daha birçok bey, paşa, şehzade ve hanım Sultan’ın türbeleri var. Bu türbeler ağzı dualı Fatiha okuyacak ziyaretçiler bekliyor. Muradiye semtindeki yıkık türbeler sararmış yapraklar altındaki ecdada ait kırık mezar taşları biz torunlarından Fatiha bekliyor. Sizler adına türbeleri bir bir ziyaret ederek Fatiha okuyoruz.
Muradiye’den ayrılmak çok zor… İşte türbeleri, imaretleri, mescitleri, tekkeleri, çeşmeleri ve sebilleri ile ölüm ve fanilik durağı olarak seçilen şu ağaçlık, koruluk Muradiye bayırı. Bu kümbetlerin, bu kubbelerin sakladığı kaçınılmaz kederler, hazin akibetler, çözülmemiş sırlar, cenk hikayeleri, zaferler, hezimetler ve koca bir tarihten arta kalan macera kırıntıları. İşte ömrü boyunca aralanmış zafer ve seferlerinin yükünü, bir ilim ve sanat muhiti ile yumuşatmış olan, çağ açıp çağ kapayan,  peygamberimizin övgüsüne mazhar olmuş Fatihler yetiştiren İkinci Sultan Murad’ın ziynetten, debdebeden, gösterişten uzak türbesine sağnak sağnak rahmet yağıyor. 
BURSA’DA NİĞBOLU ZAFERİ’Nİ YAŞAMAK
Bursa’nın doğu yönündeki Yıldırım Beyazıd Külliyesi 1399’da tamamlandı. Bu Külliyeye bakarak Osmanlı mimarisinin Selçuklu tarzından kendi özgün kimliğini bulmaya yöneldiğini görüyoruz. Bir tepe üstündeki Yıldırım Külliyesi ve Beyazıd Veli Han Türbesi’nde Tuna boylarındaki Osmanlı’nın Balkanlardaki fethinin sembolü olan Niğbolu Zaferi’nin ihtişamını yaşarken,  Emir Timurhan ile Çubuk Meydanı’n da yaşanmış Türk Tarihi’nin acı bir sayfasının sızısını duyar gibi olursunuz…
Osmanlıdaki adı “Keşiş Dağı” olan Uludağ’ın eteğinde bir hilal şeklinde uzanan Bursa’nın en önemli eseri hiç şüphesiz ki Ulu Camii’dir. Yıldırım Bayezid veli han tarafından 1396-l400 yılları arasında yaptırılan caminin yirmi kubbesi var. Ulu cami dünyanın en büyük hat sanatları müzesidir. Minber ve mihrabı  bir sanat harikası ve  gezegenlerin sembolize edildiği  bir  tabloyu andırır. Kameralarımızı Ulu Cami içinde gezdiriyor, muhteşem hat sanatı karşısında kendimizden geçiyoruz. Yolu Bursa’ya düşenin, önce başı döner. Uludağ’ın görkeminden, külliyelerin, camilerin, türbelerin güzelliğinden, özellikle de insanların konukseverliğinden etkilenir, bir gelen bir daha gelmek ister…
Bizler Bursa’da belgesel çekimlerimizi tamamlayıp, Kocaeli’ye dönüş yaparken, sizleri de Bursa’yı gezmeye ve tanımaya davet ediyor. Vali Bursa Valisi Sayın Şahabettin Harput’un kaleme aldığı Bursa sevgisi şiirinden iki paragrafı sizlerle paylaşarak makaleme son veriyorum. Şiirin devamını http://www.belgeselyayincilik.com/genel/vali-harput%E2%80%99-un-bursa-aski-siir-yazdirdi  adresindeki linkten okuyabilirsiniz.
Cihanı hayran eder İznik’te çinilerin
Milletmin gönlüdür senin en güzel yerin
Karacabey ve Keles Yenisehir Mudanya
Her biri ayrı güzel her biri ayrı dünya
Ovaların yemyeşil denizlerin masmavi
Çekirge’de konaklar her biri bir Türk evi
Öyle efsunkarsın ki aşık oldum ben sana
Öpeyim toprağını izin ver kana kana

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981