Gezi Parkı Direnişi’ne katılan yaralılarla ilgilenen bir hekim anlatıyor:
“Ben Kürtüm, eşcinselim, Hıristiyanım. Anlayacağın, ‘ötekinin dibi’yim! Ulusalcılarla bir arada olmak, beni ilk günlerde rahatsız etti. Ama sonra yakınlaşınca, aslında o kadar da kötü olmadıklarını gördüm.”
Röportajın altında bir okuyucu yorumu:
“Devlete karşı “kalkışma” harekatı yapacaksın ve bu tür şeyler olmayacak!... Daha ötesi de olur!... Bu devleti yolda bulmadık!...”
Al, devletin senin olsun o halde...
İnsanı ezilecek karınca gördüğüne göre, karıncaların devlete ihtiyacı olmadığını öğren yeter ki...
Polis müdahalesiyle bir gözünü yitiren genç, yaşadıklarını anlatıyor. Haberin altındaki yurttaş yorumu şöyle:
“Dua etsin ki iki gözünü kaybetmemis. Polis sadece görevini yapıyor.”
Halkın yaşam ve huzuru için var olan bir meslek; eğer kör ediyor, hatta öldürüyorsa ve bu da olağan bulunuyorsa...
İki gözü sonradan kör edilmişler dışında kimse polis olmaya kalkmamalı.
Vahşilik eden, ettiren, edileni onaylayan, mazur gösteren de vahşi sayılmaz mı?
Güçlünün zayıfı yok etmesi doğanın diyalektiği; İnsan olmanın farkı ise düşünebiliyor, yorumlayabiliyor olmasıdır. Düşünebiliyor olmak; tarihsel-toplumsal diyalektiği yani bilinç diyalektiğini üretmeli.
İnanç, yani sorgulanamaz alanda Tanrı insanı diğer canlılardan bu nedenle ayırıyor.
Felsefe yani sorular alanında, insanın yaşadıkça sorgulayabileceği ortaya konuyor.
Bilim, yani ispat alanında ise insanı var eden özgürlük isteğidir deniyor.
Peki o zaman vahşilik edenler, vahşiliğe övgü düzenler nasıl insan sayılabiliyor?
İnsanı yok eden, yok sayan devlet, oysa ormandaki domuzları bile yasa ile koruyor.
Yaşamı tüketen bir devlet, kutsanır mı?
 Ne Allah’ın böyle bir devleti,
ne felsefenin böyle bir illeti,
ne de bilimin böyle bir kuramı olamaz!
Öyle bir çağdayız ki... Çok yücelttiğimiz bireyi de sorgulamalıyız.
Madem ki birlikte olamıyor, birlikte yaşayamıyoruz...
Madem ki ulus kavramı öldü.
Madem ki siyasi partilerde toplanamıyor; sendikalar, odalar, dernekler buluşma yapıları değil.
Doğanın diyalektiğine sarılınıyorsa...
Gücü gücü yetene ise...
En güçlü olanı arayalım!
En güçlü kim?
Tanrı ve bilim!
Ya biri, ya diğeri veya ikisi birden.
Adı ister Allah, ister Manitu, İster İsa ister Yehova; ne olursa olsun Tanrı yaratıcıdır, bağışlayıcıdır. Yok etmek istediğinde ellerini kirletmez, çünkü Azraili vardır. Azrail de bir melektir, bedeni olan yaratık değil.
Oysa Tanrı, bir canlı yaratırken, bir önceki yaratığı araç olarak kullanır.
“İnanıyorum” diyenin vahşete ortak olması samimiyetsizliktir, inançsızlığının kanıtıdır ve Tanrı bir gün hesabını soracaktır.
Eğer “en güçlü bilimdir ve ben ona göre davranacağım” diyorsanız...
Bilim, her şeyden önce yaşatmak için vardır. İnsanı insan olmaktan çıkaran, yok eden eroin bile, bilimin, insanı yaşamda tutarken acı çekmesin diye ürettiği bir kimyasaldır.
Meydanlarda izlediklerimiz, Tanrı ve bilim arasında tercih yapmışların işi değil. İkisi arasında gel-git yapanların da değil.
Herhangi bir canlıyı yok etmek, vahşi yönümüz,  inançsızlığımız, bilinçsizliğimizdir.
Tavuk çiftliğinden kırk dört günlük canlıları kesime götürmekle, damda kurbanlık koç beslemekle, denizdeki balığa ağ, olta atmakla kışkırttığımız vahşiliğimiz.
Bilinç; yaşamak için, doğanın üretimine katkı verdiğimiz ölçüde, iç huzuru ile tüketebileceğimizi öğretir.
Bilinç, bu nedenle vahşiliğin panzehridir.

Kabotaj ve Karabiga Festivali
Ansiklopedik bilgi verecek değilim. 1 Temmuz 1926 Kabotaj Kanunu. Atatürk, denizlerimizin bizim olduğunu ilan ediyordu.
87 yıl sonrası için de söz etmeyeceğim. Bu ülkede artık çocuklara bile eskisi kadar Deniz adı konmuyor.
Bikinili yabancı bir kadın Taksim’e geliyor. En safiyanesinden eylem yapıyor. Başbakan Yardımcısı bunu utanç verici buluyor.
Türbana her yerde, bikiniye şimdilik plajda özgürlük. Örtünen kadar, örtünmeyene de özgürlüğü savunmak, artık adeta suç!
CHP’li Karabiga Belediyesi, Gezi’deki “Yaşamıma karışma” diyenlere tepkili bir şarkıcıyı sahneye çıkarıyorsa; aman gün battıktan sonra çıkarsın. Yazıktır, utanır çocuk...

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981