Türkiye ekonomisi uzun bir zamandır tehdit altında. Dövizde meydana gelen dalgalanmaların ve suni artışın dış kaynaklı olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Siyasi gelişmelere bağlı olarak ABD’nin Dolar kozunu kullanmasına rağmen, Türkiye de gerekli adımları atarak bu saldırılara karşılık veriyor. Türkiye, YEP adını verdiği Yeni Ekonomi Modeli ile bu tür saldırılara, kriz çığırtkanlıklarına karşı kendi dinamiklerini ortaya koymaya başladı. Tasarruf tedbirleri, bazı yatırımların durdurulması kararı, projelerin kısa, orta ve uzun vadede değerlendirilmesi gibi durumlar şu an da ekonomide açılan yolun merhaleleri.

KRİZİ FIRSATA ÇEVİRMELİYİZ

  Tabi bu tür saldırılar, Türkiye’de eskiden beri olması gereken bir hamleyi başlattı. Yerli Üretim…Bu konu ötelenemeyecek, kulak akası edilmeyecek kadar önemli. Çince’de “Kriz” ve “Fırsat” kelimeleri, aynı harflerle ve aynı kelime olarak yazılır. Burada krizi fırsata çevirme düşüncesinden hareket eden Çinliler, aslında  bizim de izlememiz gereken yolu gösteriyorlar. Evet Türkiye bugün bir ekonomik saldırı altında, evet ülkemizde dış kaynaklı bir ekonomik manipülasyon var. Bu durumda bizim ülke olarak yerli üretimi teşvik edip, alışverişimizi de yerliden yana tercih etmemiz gerekir. Böylelikle Yerli malın tüketimi artar, dövize endeksli olmaktan çıkar, kalkınan Türkiye’nin ekonomisi olur. İşte krizi fırsata çevirmek dediğimiz konu tam olarak da budur.

 Dünyanın 80’den fazla ülkesini gezmiş bir Belgeselci olarak, gerçekten Türkiye dünyada kendi kendine yeten ender ülkelerden birisidir. Eşsiz güzelliklerinin yanı sıra Türkiye teşvik edilip, değerlendirildiği zaman güçlü bir tarıma da sahip. Ancak ne yazık ki bizler yıllarca üretmedik, sadece tükettik. Neredeyse her konuda dışarıya bağımlı hale geldik. Son yıllarda özellikle savunma sanayinde yerli üretime geçiş yapsak da, henüz tam anlamıyla  bu gücü elde edebilmiş değiliz. Şunu da belirtmek gerekir ki Türkiye son yıllarda güçlü bir ekonomik yapı oluşturduğu için bugün yapılan saldırılara direnebiliyor. Aksi halde 2001 krizinde Türkiye bir gecede batmanın eşiğine gelmişti. Biz belki o günleri unutsak da, 2001 krizini unutmayanlar Türkiye’yi yine ekonomi üzerinden vurmaya çalışıyorlar. Döviz, Kredi derecelendirme kuruluşları, yatırımcıya yönelik baskıları silah gibi kullananlara inat biz de Yerli Üretim ve tüketim yoluyla saldırıları bertaraf edeceğiz.

İSRAFTAN, ŞATAFATTAN KAÇINALIM

  43 yıllık gazetecilik hayatımda on binlerce köşe yazısı yazdım. Bu yazlarımda üzerinde en çok durduğum toplumsal konu israf meselesi olmuştur. Bugün gelinen noktada aslında uyarılarımızın ne kadar haklı olduğunu görüyoruz. Her zaman yazılarımızda, israfın zararlarını dile getirip, lüksten ve şatafattan kaçınılması gerektiğini vurguladık. Başta Yerel yönetimler olmak üzere kamuda tasarrufun önemini anlatırken, öncelikli ihtiyaç olan projelere, toplumsal beklentileri karşılayan çalışmalara imza atılmasının önemini bu köşeden defalarca yazıp, çizdik. Geç de olsa Hükümet bu konuda beklenilen adımları attı. Evet artık Türkiye’de Yeni Ekonomi Programıyla beraber tasarruf dönemi başlıyor. Kamuda kemerler kısılacak, israftan kaçınılacak ve en önemlisi yerli, üretim teşvik edilecek. Bu nedenledir ki yerli malı ürünlerin üzerine logo vurulacak.

 Böyle bir dönemde vatandaş olarak bizlerinde üzerine düşen görevler var. Gelin bizler de israftan kaçınalım, ürün alırken eğer varsa yerlisine yönelim, tasarruf dönemini bizlerde yaşayalım. Her gün ardı ardına gelen zam haberleri moral bozsa da, birileri fırsatçılık peşinde koşarken, gelin bizler tam aksine ülkemiz ekonomisinin güçlenmesi için elimizi taşın altına sağlam bir şekilde koyalım. Biz birlik ve beraberlik içerisinde oldukça dünyanın hiçbir süper gücü yıkamaz, hiçbir para birimi bizi yıkamaz. 

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981