Yozlaşma Araştırması!
Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Dünya Değerler Araştırması Derneği(WVSA) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Yılmaz Esmer başkanlığında, Temmuz ayında 54 il ve 128 ilçede 1605 kişiyle yüz yüze yapılmış bir araştırma.
İlk kez değil, yıllardır yapılıyor üstelik.
“Hayattan Memnuniyet” eğer 10 puan üzerinden hesaplanırsa, 2011 yılında biz 7,3 puan memnunuz. 1990'da 6,4 puan memnunmuşuz, 2001 krizinde 5 puana düşmüş hayattan memnuniyetimiz ve sonra arta arta bu rekor düzeye ulaşmışız.
Kendisini mutlu hissedenlerin oranı kaç diye baktığımızda ise karşımıza yüzde 77 gibi rekor bir çoğunluk ortaya çıkıyor.
(Laf aramızda, yüzde 50'den bile çok. AKP+CHP toplamı kadar, AKP+MHP toplamından fazla)
Bu mutluluk, 25 milyon çalışabilir insanımızın 13 milyonu işsiz iken yani...
Toplumca kafayı mı çizdik ne?...
1996'da askere yüzde 96 güveniyormuşuz şimdi bu güvenimiz yüzde 75'e inmiş.
Bugün polise de asker kadar, yani yüzde 75 güven duyuluyormuş.
Darbeciler içeride mutluyuz ya(!)
“Toplu dilekçe bile imzalamam” diyenlerimiz 2000'de yüzde 44 kadar iken, 2011'de yüzde 61'e çıkmış.
Bireyiz ve özgürüz agam(!)
Eşcinsel komşu istemezük yüzde 84,
AIDS’li komşu istemezük yüzde 74,
Nikahsız çift komşu istemezük yüzde 68,
Tanrı tanımaz komşu istemezük yüzde 64,
Şeriatçı komşu istemezük yüzde 54,
Şortlu kız komşu istemezük yüzde 26....
Hasılı “Ayrışmayı isterük!” külliyen!
Bölünmüşüz de haberimiz yok!
Kadınların bile yüzde 20'si “Kocamın ikinci eşi olabilir” demiş örneğin.
Damızlık Partisi kurulsa TBMM’de grup kuracak demek ki. Kadının her zaman kocasına itaat etmesi gerektiğini söyleyenler yüzde 62 olduğuna göre, üç vakte kadar iktidar bile olur alimallah!
Kaldı ki “Parlamento ile, seçimlerle uğraşmayan güçlü bir lider” isteyenlerin oranı yüzde 63.
Yaşasın İleri Demokrasi(!)
Hele “Hükümet yerine uzmanlar yönetsin” diyenler yüzde 64 olunca, “Ulemaya sormak” ne demek, daha iyi anlıyoruz.
Hocam Prof. Dr. Osman Altuğ geçen akşam bir televizyon programında Kur’an’dan örnekler vererek İslam’ın kayıtlı bir yapı istediğini savunuyordu. Meleklerimizin sağımızda sevapları yani gelirleri, solumuzda günahları yani giderleri yazdığını anlatıyor; bu kayıtlara göre yargılanacağımızı öne sürüyordu. Hatta Allah’ın, Azrail’e can alma görevini verirken, kulları ile arasında bir hiyerarşi oluşturduğunu anlatıyordu.
Araştırmada ise yüzde 87 oruç tuttuğunu, yüzde 70 namaz kıldığını, yüzde 57 ise son Kurban Bayramı, kurban kestiğini söylüyor.
Yalandan kim ölmüş?
Bu kuyruklu yalanı, bir de Cehenneme inananların yüzde 97 olduğu sonucu ile birlikte değerlendirirsek...
Bu ahaliye Cehennem bile artık vız geliyor!
Beni en çok güldüren iki soru ve iki yanıt ise şunlar:
- Bugün ülkemizde insan haklarına büyük ölçüde saygı gösteriliyor diyenler yüzde 15
- Bugün ülkemizde insan haklarına hiç saygı gösterilmiyor diyenler yüzde 16
“İnsan hakları nedir diye ÖSYM bir sınav yapsa...” desem... ÖSYM yine çuvallayacak. “Varsın çuvallasın, yine de yapsın” diyelim.
Bu kez de halk “şıkları söyle, yanıt vereyim!” diye itiraz edecek.
Şıklarını vermeden herhangi bir soruya doğru yanıt verebilecek insanımız, günümüzde yüzde kaçtır acaba?
Türkiye Değerler Araştırması, aynı zamanda bir tür Türkiye Yozlaşma Araştırması olarak da tanımlanabilir mi?
Kadının plajda mayo giymesini günah sayanların oranı yüzde 61 olunca, kilometrelerce sahillerimizin neden 10 avroya her şey dahil Rus, Arap, Hint turistlere - ve doğal olarak muhafazakar yandaş tatil köyü işletmecileri ile onun abaza personeline- terkedildiğini anlamak kolaylaşıyor.
Sanırsınız ki ahali iyice sapkınlaştı, evlerin banyolarında incir yapraklı Havva anamızın posteri asılı.
Bir de savaş konusu var.
Bazı koşullarda adaletin sağlanması için savaşın zorunlu olduğunu düşünenler de yüzde 43 oranında.
Başta Asya olmak üzere dünyanın her yerinden Anadolu’ya gelen ve binlerce yılda kimin hangi genleri taşıdığı belli olmayan bir ulus olmaya başlamışız, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olmuşuz. Ülkü yani gelecekte birlik hedefinde adımıza Türk demişiz.
Sonra kalkıp her yanımızı ötekileştirmişiz.
Eh geriye bir tek savaş kalmıştı.
Savaşalım o zaman!
Sevişmeyelim tamam mı?...