Ve henüz yolun başında 22 yaşında gencecik bir delikanlıyken ( Yavuz Sultan Selim zamanında )Rumeli’yle birlikte Anadolu ‘ dan asker devşirme uygulamasıyla İstanbul ‘ la tanışır ve orduya asker yetiştiren Acemi Oğlanlar Ocağı’na girer .
Burada dülgerliği öğrenir yapı işlerinde görev alır ve devrinin önemli mimarlarıyla çalışmaya başlar . Pek çok sefere katılır ve her seferde de üstlendiği sorumlulukları başarıyla yerine getirir rütbesi sürekli yükselir . Kadırga ( savaş gemisi ) yapımında ustalığını gösterir , ordunun ihtiyacı olan gemileri de köprüyü de mükemmel bir şekilde meydana getirir . Farklı yerlere yapılan seferlerde , gözlem yeteneği sayesinde değişik mimari yapıları büyük titizlikle inceleyerek kendini daha da geliştirir . Nihayetinde mimarbaşılığa getirilir . Sinan’da öyle bir zeka ve ileri görüşlülük vardır ki yaptığı her eser insanları etkisi altına almakta gecikmez .
Vaktinin çoğunu çalışıp üretmekle geçiren Koca Sinan ömrüne ne güzel işler sığdırmıştır bir bilseniz . Anadolu ve Akdeniz kültürlerini sentezleyen Osmanlı – Türk İslam mimarisini ortaya çıkarırken hem Batı ‘ da hem de Doğu ‘ da derin hayranlıklara vesile olmuştur .
Çoğu İstanbul ‘ da olmak üzere ; 57 medrese , 84 cami , 52 mescid , 7 okul ve darülkurra , 17 imaret , 3 darüşşifa , 22 türbe , 7 su kemeri , 8 köprü , 35 köşk ve saray , 20 kervansaray , 6 ambar ve mahzen , 48 hamam ve kayıtsız olduğundan sayısı bilinmeyen pek çok yapının baş mimarlığını üstlenmiştir . Osmanlı İmparatorluğu ‘ nun dört bir yana dağılmış topraklarının çoğunda onun imzasına rastlamak mümkündür . Sinan ‘ ın inşa ettiği yapılar eskiyle yeni arasında bir bağ oluşturabilen , mimarisi yanında mühendisliği de takdir edilen yapılardır . 400 sene sonra hâlâ ayakta duran eserleri bize göstermektedir ki Sinan sadece bir mimar değil mükemmel bir tasarımcı dahiyane bir mühendis ileri görüşlü bir şahsiyettir .
Sorumluluk sahibi Koca Sinan üzerine aldığı her vazifeyi hakkıyla ve zamanında tamamlamış bize ders alınacak yaşam öyküsüyle beraber yaşanılacak mekanlar bırakmıştır . İstanbul ‘ da adım attığınız her köşe başında yahut her sokak arasında Sinan ‘ ın ustalığı bir yerlerden sizi selamlamaktadır bugün . Ya Anadolu ! o da nasiplenmiştir taş ehli Mimarbaşı’ nın sanatından .
Çıraklık (Şehzadebaşı Camii) , kalfalık (Süleymaniye Camii) ve ustalık (Selimiye Camii) ne mütevazı özetlenmiş hayat hikayesi değil mi ? Oysa en küçüğünden en büyüğüne yapılan her iş de mükemmelliği ortaya koymuştur Koca Sinan . Yıllar geçse de hiçbir mimar hiçbir mühendis onun taş ustalığını yakalayamamıştır .
1588 yılının 17 Temmuzunda İstanbul ‘ da hayata veda eden Sinan , ömrünün son günlerine dek çalışmış ve ardında gururla yad edeceğimiz ustalığını emanet bırakmıştır bize . Mekanların en güzelini yapan bu özel insan bugün Süleymaniye Külliyesi ‘ndeki Haliç duvarının önünde sade bir türbede ebedi istirahatgâhındadır . Mevla rahmet eyleye .