Monsanto... Ne petrol ne silah üreticileri, ne de çevreyi kirletenler. Bu şirket belki de önümüzdeki yıllarda üzerinde en çok konuşulacak, tartışılacak şirket olacak.

Hepimizin bildiği gibi Monsanto bir Amerikan şirketi. Genetiği değiştirilmiş gıda ve tohum konusunda bir dünya tekeli. Türkiye’de kısaca GDO’lu ürün diyoruz.

Monsanto, GDO’lu tohum pazarının yaklaşık yüzde 90’ına hükmediyor; tarım ilacı ve küresel tohum pazarının ise liderlerinden biri.

Monsanto’nun geçmişi oldukça tartışmalı ve etik dışı şirket. Çünkü önceki ürünleri hakkında yanlış bilgi verdi ve bu ürünlerin çoğu yasaklandı. 

Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Başkanı Ahmet Ataklı, geçenlerde dünya üzerinde canlı yaşamını ve ekolojiyi tehdit eden, yıkıma uğratan ne kadar tehlikeli ve ölümcül unsur varsa sorumlusunun Monsanto olduğunu açıkladı.

GDO’lu ürünlerin kanser yaptığı bir gerçek. Yılbaşında AB Gıda Ajansı, GDO’lu mısır tüketimi ile kanser arasındaki bağlantıları ortaya koyan bir rapor açıkladı. Avrupalı bilim adamları da GDO’lu ürünle beslenen farelerin kansere yakalanma riskinin yükseldiğini açıkladı. Bu tür araştırmalar hasıraltı ediliyor. Monsanto’nun ABD hükümeti ile yakın ilişki içinde olduğu, lobiciliğe milyonlarca dolar ayırdığı bir gerçek.

Ekimi en yaygın GDO’lu bitkiler soya, mısır, pamuk ve kanoladır. Dünyada üretilen soyanın yüzde 6’sı, mısırın yüzde 11’i, pamuğun yüzde 21’i, kanola’nın yüzde 14’ü GDO’ludur.  
Ayrıca, buğday, ayçiçeği, pirinç, domates, patates, ve yer fıstığı da GDO’lu üretilirken; muz, ahududu, çilek, kiraz, ananas, biber, kavun ve karpuzda da denemeler yapılıyor.

GDO’lu ekim alanlarının yüzde 65’i ABD’de, kalanı da Arjantin, Kanada, Brezilya ve Çin’de. ABD’de işlenmiş gıdaların yüzde 75’i GDO’lu ürün içermektedir. Yani her 10 yiyecekten 7’sinde GDO var. 40’tan fazla GDO’lu tohumun ABD’de satışı serbest. Oysa 50’den fazla ülkede GDO’lu ürünlere yasak var.

GDO’lu mısır ve soyadan üretilen yağ, un, nişasta, glikoz şurubu, sakkaroz, fruktoz içeren gıdalar; bisküvi, kraker, pudingler, bitkisel yağlar, mamalar, şekerlemeler, çikolata ve gofretler, hazır çorbalarda GDO bulunuyor. 

Mısır ve soyayı yem olarak tüketen tavuk ve benzeri hayvansal gıdalar ile pamuk gibi günlük yaşamımızda yer alan çok çeşitli ürünlerde de GDO yer alıyor. 

Avrupa Birliği GDO’lu ürünlere izin vermemektedir. Türkiye de GDO’ların ekim, dikim, üretim ve ithalatı yasak ülkeler arasında. Ancak bir sıkıntı var.

Türkiye’nin ithal ettiği soyanın yüzde 90’ı, mısırın yüzde 80’i ABD ve Arjantin kaynaklı. Bunların GDO’lu olmama ihtimali çok düşüktür. Laboratuar olmadığından denetim imkanı yoktur. Ayrıca, Monsanto yasak olmasına rağmen

Türkiye’de ücretsiz GDO’lu tohum dağıtmaktadır. 

Mayıs ayında Monsanto, Türkiye pazarında GDO’lu ürün satışı için “Biodirect” ismiyle Türk Patent Enstitüsü’ne marka başvurusunda bulunması çevrecilerin ve STK’ların tepkisini çekti. İmza kampanyasıyla 10 bin imza toplandı. 

Dünya tohum pazarı 34 milyar dolar. Monsanto’nun 2013 geliri 14.9 milyar dolar ve 10.3 milyar doları tohum ve genetik lisans satışından.

Şirketin şimdiki hedefi dünyanın tohum arzını tamamen kontrol altına almak. Baksanıza, bu ay başında yapılan açılışla Mustafakemalpaşa’daki tesislerinin kapasitesini arttırdı. 30 milyon dolarlık yatırım ile Monsanto, 3 bin hektardan elde edilecek mahsule eşdeğer ilave tohum üretecekmiş. 

Uzmanlar diyor ki; tohumları kontrol ettiğinizde gıdayı kontrol edersiniz. Eğer gıdayı ve çiftçileri kontrol ederseniz bu muazzam bir kontrol ve kâr demektir.


banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981