Konuşmak anlaşmak ne kadar güzel. Dilimize sahip çıkıp, Türkçemizi koruyor muyuz yoksa, dilim dilim mi ediyoruz? Din, Dil ve Tarih bilinci belgesel çekimlerimize İstanbul Karamanlılar Derneği ile devam ediyoruz. Bizi biz yapıp, millet olma bilinci ve ilelebet devlet olmamızı sağlayan Türk dilinin tarihi geçmişi ile ilgili neler biliyoruz?
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın himayelerinde 2017 Türk dili yılı ilan edilmesi ile çok önemli çalışmalar yapılmaya başlandı.
Yarı İstanbul Bağcılar'da Karamanlılar derneği ve Bağcılar Belediyesi tarafından ortaklaşa düzenlenen Dil bayramı paneline bizde katılarak Kaşgarlı Mahmud'dan, Karaman oğlu Mehmet beye Türk diline hizmet edenler konusunda konferans verip, derneğin öncülüğünde hazırladığımız Din, Dil ve Tarih Bilinci Belgeselimizin gala gösterimini yapacağız.
Devri Alem programı olarak bir çok TV kanallarında yayınlanacak belgeselde ilk kez Sibirya bölgesindeki Sayam dağları eteğindeki Hakas ve Tuva’da bulunan Yenisey yazıtları, Moğolistan’daki Göktürk kitabeleri, Çin zulmü altında inleyen Doğu Türkistan'daki Kaşgarlı Mahmut türbelerinde yaptığımız araştırmaların belgesel görüntüleri ekranlara gelecek. Dil, din ve tarih bilinci belgeselimizle ilgili ayrıntılı bilgiyi www.seyyahyapim.com, www.gebzegazetesi.com, www.belgeselyayincilik.com internet sayfalarından okuyup, izleyebilirsiniz. Dil, Din ve Tarih Bilincine sahip olmak her şeye sahip olmaktır. Sizleride Sosyal sorumluluk kampanyamıza katılmaya davet ediyoruz
----------
Uygur Kağanlığı: 745-1368
681-744 yıllar arasında faaliyet göstermiş bir Türk devletidir. Uygurların Orta Asya politik sahasında etkinleşmesi yüzyılın ortalarına doğru tırmanan Arap-Çin rekabetiyle ilintilidir. Taraflar kozlarını 751 yılında Talas Irmağı kenarında yapılan savaşla paylaşmışlar, Kırgızların yanı sıra Karlukların da desteğini alan İslam kuvvetleri Çin ordusunu dağıtmıştır. Çin'in, Göktürk Kağanlığı'nın çöküşü ile yayılma ve nüfus etme olanağı bulduğu Tarım Havzası'nı tamamen boşaltmasına -bu boşluğu Uygurlar doldurdu; bütün Tarım Havzası Uygur kontrolüne girdi- yol açan bu yeni durum, Çin'de sonu gelmez olaylar çıkmasına sebep olmuştur.
KÜLTÜR VE MEDENİYETLERİ
Türk boyları arasında tarım toplumunun ilk örnekleri bu dönemde görülür. Tarım yapabilmek için şehirler kurulmuştur. Göçer hayatın izin vermediği kültür birikimi sağlanmıştır. Günümüz Türk devletlerine varan birçok özellik ilk olarak Uygurlarda görülür. İbn FadlanDönemin seyyahlarında Uygur kültürünün zenginliğinden bahsedilmiş, birçok dinin bir arada yaşaması betimlenmiştir. Türklerin ata dini olan tengricilik ile budizm, maniheizm, nesturi hristiyanlık bir arada ve problemsiz şekilde yaşamaktaydı. Devlet özellikleri açısından Çinlilerce ilginç bulunup, incelemek için elçiler yollanıyordu. Budizme geçiş de Çinli elçiler vasıtasıyla olmuş, Uygurlar diğer kültürler altında ezilmemek için dünyada pek kabul görmeyen maniheizmi tercih etmiştir. Mani dini yine Bögü Kağan zamanında resmi din haline gelmiştir. Sonunda budist yoğunluklu, diğer dinlerin de rahat yaşandığı bir devlet ortaya çıkmıştır.] İlk hukuk, sivil örgütlenme, vergi, spor, müzik terimler bu dönemde ortaya çıkmıştır. Bozkır hayatının anarşik yapısına karşılık Uygurlarda hoşgörü ve refah içinde yaşanıyordu. Bu özellikler o dönemden kalan binlerce hukuk, sivil ve devlet yazmalarında görülebilir. İlerleyen dönemlerde Kansu'da yaşayan Uygurlar Buda dinine geçtiler. Uygurlar ilk zamanlar Göktürk alfabesini kullanmış daha sonra ise Uygur alfabesini geliştirmişlerdir.
DEVLETİN KURUCUSU BİLGE KAĞAN KİMDİR?
Türk tarihinin en önemli figürlerinden biri olarak değerlendirilir. 683 yılında, kağanlığın o zamanki merkezi olan Çogay Kuzı Dağı dolaylarında doğdu. 8 yaşında iken, babası İlteriş Kağan'ın 691 yılında vefat etmesiyle birlikte amcası Kapgan Kağan'ın himayesinde büyüdü.
Bilge Kağan, Tanrı Gibi Gökte Olmuş Türk Bilge Kağan unvanı ile kardeşi Kül Tigin tarafından kağan olarak ilan edildi. Bilge, kağan olduğu zaman ortada herhangi bir devlet otoritesi kalmamıştı. Bilge Kağan, kendi yazıtında bu durumdan şöyle söz etmektedir:
Ben kağan olduğumda her yere gitmiş olan millet, yaya olarak, çıplak olarak, öle yite geri geldi.
Önce töreleri yeniden uygulamaya koyan Bilge Kağan, ilk seferini 717 yılında Uygurlar üzerine düzenledi. Kargan Savaşı'nda Uygurları bozguna uğratan Bilge Kağan onların birçok at, hayvan sürüsünü ele geçirdi. 718 yılında Bilge'nin kağanlığını tanımayan Karluklara karşı Bilge Kağan, Tudun Yamtar komutasında bir ordu gönderip onları itaat altına aldı. Daha sonra Çin'e karşı bir sefer yapmayı düşündüyse de Tonyukuk tarafından ikna edilerek bu düşüncesinden caydı. Ardından bir barış yapmak için Tang Hanedanlığı'na elçiler gönderdiyse de Tang imparatoru Hsüan Tsung bunu kabul etmedi ve savaş hazırlıklarına başladı. 720 yılının kış aylarında Tang Hanedanlığı, Göktürklere karşı büyük bir ittifak oluşturdu. Bu ittifaka Basmıllar, Tatabılar ve Kitanlar katıldı. Ancak Tonyukuk'un yerinde ve zamanında yönlendirmeleriyle ilk önce zayıf olan Basmıllar bozguna uğratıldı. Tang ordusu soğuk iklim koşullarından ötürü yay ve oklarını kullanamamaları ve derilerinin soğuktan çatlaması nedeniyle başarısız olup geri çekilmek zorunda kaldı. Kendi yazıtından anlaşıldığına göre Bilge Kağan, savaşın birinci günü on yedi bin, ikinci günü ise düşman piyade ordularının tamamen yok etmiştir. Bilge Kağan 721 yılının kış aylarında Kitanlara, 722 yılının ilkbaharında da Tatabılara karşı seferler düzenleyerek ittifakın diğer üyelerini cezalandırdı.
734 yılında bakanı Buyruk Çor tarafından zehirlendi. Neden zehirlendiği konusunda kaynaklarda hiçbir bilgi yoktur. Ancak bilinen tek şey 727 yılında Buyruk Çor'un, Tang Hanedanlığı'na Göktürk elçisi sıfatıyla gönderilmesidir. Burada Buyruk Çor'un, Bilge'yi zehirlemesi konusunda Çinliler tarafından ikna edilmiş olması olasılık dahilindedir. Daha sonra zehirlendiğini anlayan Bilge Kağan, Buyruk Çor'u ve bütün ailesini idam ettirdi. Ancak kendisi de 25 Kasım 734 tarihinde vefat etti.
