Bugünkü yazıma Nasrettin Hoca’nın kısa bir fıkrasıyla başlamak istiyorum. Hoca bir gün kürk alır, Cuma hutbesine çıktığında “Ey cemaat! Duyan duymayana söylesin; bu kürkü ben 3 akçeye aldım.” der. Cemaat şaşırır, namazdan sonra “Hocam, neden kürkü 3 akçeye aldığınızı hutbede söylediniz?” diye sorarlar. Hoca da “Dışarıda herkes kürkü kaça aldığımı soracaktı, ben de tek tek herkese cevap vermeye çalışacaktım. Şimdi burada toptan söylemiş oldum; artık kimse bana kaça aldığımı sormaz.” diye cevap verir.
Ben de buradan bir duyuru yapmak istiyorum. Kültür eski bakanlarından adaşım ve soyadaşım Sayın İsmail Kahraman’ın siyasete yeniden girmesi ve müstakbel Meclis Başkanı adayı olmasından sonra telefonlarım susmadı. Buradan açıkça ilan ediyorum: Ben belgeselci ve gazeteci İsmail Kahraman’ım. Müstakbel Meclis Başkanı adayımızla 25 yıldır tanışıyor, kendisiyle birkaç yıl önce söyleşi yaptığımı da duyurmak istiyorum. Ve Sayın Kahraman’la anılarımı bugün buradan paylaşmak istiyorum.
İsim benzerliği insana olumlu ve olumsuz birçok hatıra yaşatıyor. Tarihler 1983 yılını gösteriyordu. Gebze’de yayın yapan Uyanış Gazetesi’nde köşe yazarlığı yapıyordum. Bir gün, o dönem Tercüman Gazetesi’nin köşe yazarı olan Ahmet Kabaklı’ya bir mektup yazdım. Mektubumu kendisini hiç tanımadığım halde Tercüman’daki köşesine alarak, “Gebze’den mektup yazan değerli arkadaşım İsmail Kahraman, Çoban Mustafa Paşa Camii’nin perişan hâlinden söz ediyor ve caminin Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmesini istiyor.” şeklinde aynen yayınladı.
Şaşırmıştım; Ahmet Kabaklı Hoca’nın “arkadaşım” dediği İsmail Kahraman ben olamazdım. Bir karışıklık olmuştu. Bu karışıklığı yıllar sonra Kültür Bakanlığı yapan değerli adaşım, geleceğin TBMM Başkanı Sayın İsmail Kahraman’ın ağzından dinledim. Ahmet Kabaklı Hoca kendisine “Neden mektup yazdınız, telefon etmeniz yeterlidir.” diye takıldığında, mektubun kendisinin değil Gebzeli gazeteci İsmail Kahraman’ın yazdığını Kültür Bakanlığı döneminde öğrenmiş oldum.
MÜSTAKBEL MECLİS BAŞKANI KAHRAMAN’LA ANILARIM
Sayın siyasetçi ve kültür adamı, Milli Türk Talebe Birliği eski Genel Başkanı, Birlik Vakfı Genel Başkanı ve müstakbel Meclis Başkanı Sayın İsmail Kahraman ile anılarımız bundan ibaret değil. 25 yıldır kendisiyle tanışıyor, farklı platformlarda görüşüp sohbet ediyoruz.
Birkaç yıl önce uzun bir söyleşi gerçekleştirerek, tarihin canlı tanıkları belgeseli hâline getirip Devri Âlem programı olarak yayınladık. Sayın Kahraman ile yaptığımız röportaj iki bölüm hâlinde YouTube üzerinden de yayınlanmaktadır:
-
Kültür Eski Bakanı İsmail Kahraman'la Tarih Yolculuğu: https://www.youtube.com/watch?v=Z-3RqNyWYTI
-
Kültür Eski Bakanı İsmail Kahraman'dan Tarihi Açıklamalar: https://www.youtube.com/watch?v=LLlDXS98Is8
Bu programları birkaç yıl önce çekmiştik. Sayın Kahraman o söyleşide çok önemli açıklamalarda bulunmuştu. Henüz siyasete girme fikri yoktu. Özellikle Türkiye’nin kültür politikasını, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın birleştirilmesinin yanlış olduğunu ve daha birçok önemli hususu Devri Âlem programında belgeselleştirdik.
Sayın Kahraman milletvekili adayı olunca birçok dost beni arayarak milletvekili adayı olduğumu zannedip hayırlı olsun dileklerini iletti. Kendilerine “Ben belgeselci ve gazeteci İsmail Kahraman’ım, siz siyasetçi İsmail Kahraman’dan bahsediyorsunuz.” diyerek bilgi verdim.
Bir gün, Cemil Çiçek’in Meclis Başkanlığı döneminde, özel kalem müdürü beni arayıp “Sayın Kahraman’ı Başkanımıza takdim ediyorum.” dediğinde, “Sizin aradığınız Kahraman ben değilim.” demeye kalmadan, Cemil Çiçek Bey’in “Ağabey, selamünaleyküm.” hitabıyla karşılaştım. “Ben aradığınız İsmail Kahraman değilim, belgeselci ve gazeteci İsmail Kahraman’ım.” diyerek durumu izah ettim.
Daha buna benzer birçok tatlı anım var. Değişik makamlardan ve kişilerden telefonlar alıyorum. Son olarak Kültür Bakanlığı Müsteşarlığı özel kaleminden bir toplantı daveti için arandım ve yine “Sizin aradığınız Kahraman ben değilim.” dedim.
Sayın İsmail Kahraman TBMM Başkanı seçildikten sonra telefonumun daha çok çalacağını düşünüyorum. Şimdiden buradan ilan ediyorum: Ben onların aradığı İsmail Kahraman değil, belgeselci İsmail Kahraman’ım. Bu karışıklığı önlemek için Sayın Kahraman ile yaptığım belgesel röportajı kamuoyuna sunarak durumu açıklıyorum.
WİKİPEDİA’DA İKİ KAHRAMAN VAR
Sayın İsmail Kahraman ile röportaj yaparken kendisine, “İsmail Bey, Türkiye’de birçok İsmail Kahraman var. Ancak Wikipedia, özgür ansiklopedi, sadece ikimizin ismini almış. Size ‘Türk siyasetçisi İsmail Kahraman’, bana ise ‘Türk belgeselcisi İsmail Kahraman’ unvanını vererek öz geçmişimizi yayınlamış.” dedim.
Sayın Kahraman, Devri Âlem programlarını yakından izlediğini söyleyerek bizi onurlandırdı. Yaptığımız söyleşide çok önemli açıklamalar yaptı. Deyim yerindeyse tarihe not düşüp zamana noterlik ettik.
Adaşımın ve soyadaşımın Meclis Başkanı seçilecek olmasından mutluluk duyuyorum. Ancak bir üzüntüm var: Telefonum sık sık çalacak; beni arayanlar, karşılarında belgeselci ve gazeteci olan İsmail Kahraman’ı duyunca hayal kırıklığı yaşayacaklar. Buradan herkese duyurmak istiyorum: Benim Sayın İsmail Kahraman ile çeyrek asırlık bir tanışıklığım var. Kendisine başarılar diliyorum.
Beni arayanlara her zaman söylediğim gibi tekrar ediyorum: Ben belgeselci ve gazeteci İsmail Kahraman’ım. İsmail Kahraman ismini ararken lütfen karışıklık yapmayın.
Sonuç olarak; insanın ad ve soyadının iyi insanlarla benzer olması gurur verici bir şeydir. Ancak bir şartla: O ismi yanlış anlamalara sebep olacak şekilde kullanmamak. Ben sürekli kurum ve kuruluşları ararken, dünya coğrafyasını gezerken büyükelçiliklere giderken “Gazeteci ve belgeselci İsmail Kahraman’ım.” diyerek kendimi tanıtırım.
(Kaynak: http://www.gebzegazetesi.com/siyaset/meclis-baskan-adayi-kahramanla-devri-alem-h5386.html)












