Yerel siyasetçilerin ulusal medya değerlendirmelerinde; “Ah bu medya yok mu. Bunların hepsi iktidarın maşası olmuşlar. Penguen Medyası bunlar. Her dönemin yalakaları vardır” eleştirilerini sık sık dinliyorum.

Nasıl toptancı yaklaşımla tüm siyasi partilerin işe yaramaz olduğunu söyleyemezsek, tüm medya için de aynı imada bulunmak; en basit haliyle ‘ucuz siyaset’tir.

Yerel siyasetçi, önce ‘ucuz siyaset’i bırakıp, kendi yaşadığı coğrafyayı yaşanabilir kılma çabası içine girmeli. Ulusal medyaya ‘Yalaka’, ‘Penguen’ demeden önce; yaşadığı çevredeki ‘yalaka
medya’, ‘penguen medyası’ ile de ilgilenmeli. Bigazete’nin eleştirel haberlerine konu olanlardan reklam alır almaz, yalakalık edenlerin ahlak anlayışını da gündemine almalı.

Yaşadığı çevrede ‘haber’ ile ‘basın açıklaması’ arasındaki farkı anlayamayanların haberciliğini alkışlayıp; ardından İstanbul medyasına ‘iktidarın maşası’ eleştirisi getirmenin ucuzluğuna kaçmamalı.

Madem yerelde gazetecilik yapıyoruz. Yerel siyasetçi de yerelde siyaset yapmalı.

Yerel siyasetçi; omurgalı davranıp, dik durarak gazetecilik yapmaya çalışan gazetecileri de ‘Penguen Medyası’ toptancılığıyla yok saymamalı.

Çanakkale eski Valisi hukuksuzca tehdit savururken, gazetecilere sahip çıkmayan; ‘Bu gazeteyi okumayın’ kampanyası açarak kamuoyunun bilgilenme hakkını hiçe sayanların karşısına dikilmeyen, cebiyle ahlakını bir tutanların yalanları karşısında dik duramayan bir siyasetçi; en azından benim gözümde ‘Penguen siyasetçisidir.’

Siyasetçi, yiğit olmalıdır, bilinçli olmalıdır. Seçmeninin hakkını sonuna kadar savunmalıdır. Kamuoyunun bilgilenme hakkına açıkça katkı sunmalıdır. Siyaset, koltuk sevdasıyla değil, görev bilinciyle yapılır.

Açık söyleyeyim. Ben de sürekli medyayı suçlayan, görevini yapmayan, koltuk işgalcisi siyasetçiden sıkıldım.

Genç bir gazeteci olmanın yanında, genç bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak; birçok orta yaşlı siyasetçiden daha fazla gelecek kaygısı duyduğum kesin.

Her siyasetçi, sivil toplumcu ve diğerleri; kendi yalaka medyasını üretmekten vazgeçip, bağımsız gazeteciliği desteklediğinde, geleceği aydınlatmaya katkı verir.

Geleceğimizi çalmayın, ona sahip çıkın. Bu da sözde değil, yalnızca özde siyaset yaparak olur.

Yine, sadece 24 Ocak...!
Yine 24 Ocak. O kadar. Sadece 24 Ocak. Bir gazetecinin aracına bomba konulmuş. Faili meçhul öldürülmüş. Öldürülerek susturulmuş. Kimin umurunda ki. Anmak dışında, kaç yazısını, kaç kitabını okudunuz mesela? Bu 24 Ocak’ın farkı ne oldu?

Uğur Mumcu yaşıyor olsaydı; gazeteciliği bilmeyen yalakaların göklere çıkarıldığı, her gücün kendi yalakasını ürettiği bu düzende hala mesleğini yapabilir miydi?

Bu düzene isyan eder; belki de bir sahil kasabasında kendi ürettiği el işlerini satıyor olurdu.. Kim bilebilir...

takip için:
 https://twitter.com/ahmetunc

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981