“Türk Bayrağı” sözündeki “Türk” kelimesine karşı çıkmaktadırlar!
Bugün “Türk” kelimesinden rahatsız olanların,
Yarın “Türkiye” kelimesinden de rahatsız olacakları muhakkak!
Çünkü “Türkiye” “Türklerin Ülkesi” demektir.
Oysa, o Türk Milleti ki, mânen değil ama maddeten,
Bu milletin ferdi olmayan niceleri; Türk Milleti’nin tarih boyunca yaptığı
İnsanî, İslâmî ve Dinî hizmetlerinden dolayı Türk Milleti’nden
Sitayişle bahsetmekten onur ve gurur duymuş ve duyan zât-ı şerîfler
Daima olmuş ve hâlen de olmaktadır.
Çünkü güneş balçıkla sıvanmaz.
Bu milletin asırlarca vatanı, milleti ve dînine; gazi ve şehit olarak
Yaptığı sayısız muhteşem hizmetler göz kamaştırmaktadır.
Nitekim asrımız âlimlerinden biri şunları söylemiştir:
“Ben her şeyden evvel Müslümanım.
Ve Kürdistan’da dünyaya geldim.
Fakat Türklere hizmet ettim.
Ve yüzde doksan dokuz menfaatli hizmetim Türklere olmuş
Ve en çok hayatım Türkler içinde geçmiş ve en sâdık ve en hâlis kardeşlerim Türklerden çıkmış.
Ve İslâmiyet ordularının en kahramanı Türkler olduğundan,
MESLEK-İ KUR’ANİYEM cihetiyle her milletten ziyade Türkleri sevmek
Ve taraftar olmak kudsî (Kur’an) hizmetimin muktezası (gereği) olduğundan…
Türk Milleti’ne hizmet ettiğimi, hakikî ve civanmert bin Türk gençlerini işhad ediyorum
(Şahit olarak gösteriyorum).”
Çünkü Türkler, Mâide Sûresi’nin: “Allah öyle bir topluluk getirecektir ki,
Allah onları sever, onlar da Allah’ı sever.
Onlar mü’minlere karşı mütevazi (alçak gönüllü), kâfirlere karşı izzet sahibidirler .
Ve Allah yolunda cihad eder (savaşır)lar.”
Mealindeki 54. âyetine mazhar olmuş bir millettir.
Çünkü Türk Milleti, bir sene on sene yüz sene değil;
Dile kolay, bin sene yani on asır, Kur’an-ı Hakîm’in bayraktarlığını yapmıştır.
Çünkü Türk Milleti, Fâtih Sultan Mehmed (Han)
Ve askerleri tarafından fethedilen İstanbul hakkındaki Sena-i Peygamberî’ye
Yani Hz. Muhammed’in Türkler hakkındaki övgü dolu sözlerine de, mazhar olmuştur.
Böyle mazhariyetlerden ötürü Türk Milleti, ne kadar övünse azdır.
Fakat bu hâl, Türk Milleti’nin başka milletleri küçümsediği şeklinde asla yorumlanmamalı.
Lisan-ı hâlle “Biz Türkler, bu ulvî ve yüce hizmetlerde bulunduk.
Sizler de isterseniz bulunabilirsiniz.” demektedirler.
Çünkü bu ulvî hizmet kapısı herkese açıktır. Nitekim, herkesten bu hizmet beklenmektedir.
Herkes bu mânâda Türkleri örnek alabilir. Mânevî ufuklara doğru kanat açabilir.
Bu hususta herkese imkân var. Yeter ki istesinler.
Öyleyse, başaranlar takdir edilmeli.
Onlara karşı “Niye ben değil de,o!” diye
Kıskançlık hislerine kapılmamalıdırlar.
Velhasıl: Başka milletlere düşen; Türkleri kıskanmak değil, onlara gıpte etmektir.
“Türkler yaptı, biz yapamadık; keşke Türkler de yapamasaydı!” demek olmamalı.
“Türkler Allah yolunda ne güzel hizmetler etmiş.
O halde bizler de, onlar gibi hizmet etmeye çalışalım.” demek olmalı.