İnsan oğlu anıları ile yaşar,
Anılar tarihi belgelerdir.
Anılarını yazanlar, tarihin canlı şahitleridir.
45 yıllık gazetecilik ve belgeselcilik hayatımda Ayasofya’nın ayrı bir yeri vardır. Daha çocukluk yıllarımda adını duyduğum Ayasofya ve İstanbul ile ilgili birçok yazı yazıp, belgesel çekimi yaptım.
İlk kez 1976 yılında okumak üzere İstanbul’a geldiğimde, ilk ziyaret ettiğim yer Ayasofya Camisi olmuştu. Heyecanla içeri girdiğim, içerinin loş ve ışıksız hali, her yerin karanlık olması beni etkilemiş, yüz yıllardan beri namaz kılınmış caminin içinde ayakkabı ile gezmek çok rahatsız etmişti. Taşına toprağına kuran, ezan ve tekbir sesleri sinen, dualar edilen mübarek mabette yerli ve yabancı turistlerin tavır ve hareketi, İslam alemi ve Hıristiyanlar için kutsal olan bu mabede hiç yakışmıyor ve vicdanları rahatsız ediyordu.
Ayasofya’yı, gazetecilik ve belgeselcilik hayatımda birçok kez ziyaret ettim. Her ziyaret edişimde farklı bilgiler aldım. Geçen yıl trafik kazasında vefat eden Haluk Dursun’un, Ayasofya Müzesi Başkanı olduğu dönemde Ayasofya’da belgesel çekmek için kendisini ziyarete gitmiştim. Makamında olmadığı için görüşemedik ve belgesel çekme girişimimizde gerçekleşemedi.
Ayasofya Camisi’nde Belgesel Çekerken
Tarihi günler yaşıyor, tarihe canlı şahitlik yapıyoruz.
86 yıl sonra Ayasofya’nın müzeden camiye çevrilmesi önemli. Bu konu üzerinde yurtdışı merkezli tartışmalar yapılsa da cami olması kararı, bin yıllık geçmişi olan Ayasofya Camisi’nin korunup, bakımının yapılıp gelecek kuşaklara emanet edilmesine büyük katkısı olacaktır.
Ayasofya Camisi’nin ibadete açılmasından bir gün sonra, 25 Temmuz 2020 tarihinde özel olarak kameramı alıp İstanbul’a gittim. Korona vebası başladıktan sonra ilk kez İstanbul’a gidip, Ayasofya’da belgesel çekmenin heyecanlı ile İstanbul’dayım…
Ayasofya ve Sultan Ahmet Meydanı
Ayasofya’nın yeniden cami olarak açılışının ikinci gününde Eminönü ile Beyazıt Meydanı arası trafiğe kapalı. Tramvaydan Beyazıt’ta inerek Divan Yolu Caddesi’nden Sultan Ahmet Meydanı’na geldim.
Polis kontrolünden geçerek meydana girdim. Yurt içi ve yurtdışından çok sayıda vatandaş ziyaret için gelmiş. Sıkı güvenlik önlemleri içinde, Ayasofya Camisi’ne girmek için uzun süre kuyrukta bekleyerek, tekbir sesleri içinde Ayasofya Camisi’ne girerken her saniyeyi elimde kameram ile belgeselleştirmeye çalışıyordum.
Ayasofya Camisi’nin İçindeyiz
Müze olduğunda para verip, bilet alarak girdiğimiz loş ve karanlık Ayasofya aydınlanmış. Daha önce ayakkabı ile gezilen tarihi kadim mabedin zeminine halı serilmiş. Ayakkabıyı çıkarıp camiye girdiğimde ilk işim ikindi namazımı ede etmek oldu.
Kameram elimde belgesel çekimlerime başladım. Büyük kubbenin altında çekimlerimi gerçekleştirirken rahmetli halam ve babamla 30 yıl önce yaptığımız ziyareti hatırladım. Halam ve babamın büyük kubbe altında ayakta namaz kılıp dua etmeleri gözümün önüne geldi.
Yetkililerden izin alıp, ziyaretçilere kapalı olan ön bölüm, mihrap, minber, hünkâr mahfili ve müezzin mahallinin üstüne çıkıp her yerin kare kare belgeselini çektim.
Belgesel çekimleri yaparken, cami görevlisi bir yetkili beni Devri Âlem Belgesel Programları’ndan tanıyarak yardımcı olup, gönüllü rehberlik yaptı.
Belgesel çekimleri yaparken yurt içi ve yurt dışından camiyi ziyarete gelenlerin oluşturduğu muhteşem manzara görülmeye değerdi. Genç, yaşlı, kadın ve çocukların yanı sıra engelli insanların büyük bir heyecanla ziyaretlerini yapıp, namaz kılıp, dua etmeleri insanı derinden etkiliyor. Zaman zaman tekbir sesleri cami kubbesine yükseliyor…
Akşam Namazını Bekliyorum
Ayasofya’da belgesel çekimimizi akşam ezanı ve akşam namazı ile noktalamak istiyorum. Namaz vaktini beklerken zamanı değerlendirip, cami dışına çıkıp, akşam güneşinin muhteşem yansıma yaptığı Ayasofya Cami Kebirin belgeselini çekiyorum.
İnsanlar akın akın camiyi ziyarete gelirken, yüzlere heyecan ve mutluluk yansıyor. Ziyaretçiler arasında farklı renk ve ırktan insanlarda var. Tekbir sesleri eşliğinde camiye girerken insanların gözleri hiçbir şey görmüyordu. Bir ara kapıdan beyazlar içinde gelin ve damat gözüktü. Gazetecilerle bu mutlu anı belgeselleştirip gelin ve damadın duygu ve düşüncelerini alarak tarihe not düştüm. Ayasofya Camisi önünde bekleyen gazetecilerin de duygu ve düşüncelerini Devri Âlem Belgesel kameralarına almayı ihmal etmedim.
Uzun yıllar Ayasofya Müze Başkanlığı yapan, bazı yurt dışı kültür gezilerinde birlikte olduğumuz, trafik kazasına kurban giden Prof. Dr. Haluk Dursun ile ilgili sunumlardan sonra Ayasofya Camisi’nden okunan akşam ezanını çekerken çok farklı duygular yaşadım. Cemaatle akşam namazı kılarken, fetihten sonra kılınan ilk cuma namazı ruhunu yaşar gibi oldum. Dua edip, camiden ayrılırken gönlüm ve kalbim mübarek mabet, fetihin sembolü Allah Resulünün müjdesi Ayasofya’da kaldı.
Ayasofya’dan Canlı Yayın Yaptık
25 Temmuz 2020 tarihinde Ayasofya Cami dışından ve içerisinden Devri Âlem Belgesel Programı ve Gebze Gazetesi olarak canlı yayın yaptık.
Sosyal medya üzerinden yaptığımız canlı yayın linklerini sizlerle paylaşıyoruz.
Canlı Yayınlarımız;
https://www.facebook.com/belgeselciismail/videos/1736762199811713/?extid=cpYxigY7LzZi6BVA&d=n
https://www.facebook.com/belgeselciismail/videos/1736802163141050/?extid=hnD2Um2BC8CqRxy3&d=n
https://www.facebook.com/gebzeningazetesi/videos/2721489518136832/?vh=e&extid=aEjXdY74BZGTcIAi&d=n
https://www.facebook.com/gebzeningazetesi/videos/787605901993686/?vh=e&extid=W26tvL140M5LjN0o&d=n