1326 yılında Orhan Gazi zamanında ilk kaptanı derya Kara Mürsel Alp tarafından şimdiki Karamürsel sahillerinde ilk Türk Donanması kuruldu. 1327 yılında Orhan Gazi’nin komutanlarından Akçakoca Bey, Kandıra, Karamürsel ve İzmit Körfezinin güneyini ele geçirdi. 1337’de İzmit’in tamamını almak istediyse de ömrü buna yetmedi. İzmit Kalesi 1339 yılında Orhan Gazi tarafından teslim alındı. Şehir, bu dönemde kültür ve sanatta altın çağını yaşadı. İlk olarak şehrin iç kaleleri onarıldı. Daha sonra, bu güzel kente yakışır imar hareketlerine geçildi. Şehirde köprü, mektep, medrese, çeşme, han, hamam, camii ve saraylar inşa edildi. İzmit, Sancak haline getirildi ve yönetimi, Şehzade Süleyman Paşa’ya verildi. Orhan Gazi dönemine kadar kentin Nikomedia olan adı, bu dönemde İznikomid olarak değişti. Ve zamanla İzmit’e dönüştü.
İlk tersane 1390 yılında Yıldırım Beyazıt döneminde yapıldı. İzmit'te yapılan askeri ve ticari gemiler sayesinde Osmanlı, Cihan imparatorluğu haline geldi.
Şehir, en parlak dönemini Kanuni zamanında yaşadı. 1509 yılında geçirdiği deprem sonucunda yerle bir olan İzmit’e Kanuni Sultan Süleyman bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyaretten sonra Kanuni’nin emriyle imar faaliyetleri arttırıldı. Süleymanpaşa Hamamı, Orhan cami ve çeşmesi, Pertevpaşa Külliyesi, Mehmet Bey Hamamı, Tüysüzler Çeşmesi gibi günümüze kadar gelebilmiş eserler o dönemde yapıldı.
* Evliya Çelebi'nin Gözünde İzmit...
Evliya Çelebi 1600’lü yıllarda İzmit’e gelmiş. Ünlü gezginimiz O dönemin kentini şöyle anlatmış “Bu İzmit Kalesi İstanbul Rumlarının elinde iken 1339 yılında Orhan Gazi zamanında fethedilmiş. İskelesi büyük bir limandır. Sayısız tüccarı vardır. Bir Çoğu kereste tüccarıdır ki, çeşit çeşit ipekli elbiseler giyerler. Muhteşem yeniçeri oturakları, korucuları vardır. Bu şehrin 3.500 mükellef, süslü kat kat, bağlı, bahçeli, mamul ve kırmızı kiremit örtülü evleri vardır. Şehir 23 mahalledir. Üç mahallesi hristiyan, bir mahallesi yahudidir. Yirmiüç cami vardır. En eskisi çarşı içindeki Mahkeme cami olup, bir minareli, örtülü, aydınlık bir camidir. Bu camiyi Süleyman Han’ın vezirlerinden Pertev Paşa, burada yedi sene süren hakimliği sırasında yaptırmıştır. Bundan başka Mehmed Bey Camii, Alaeddin Bey, Abdüsselam Bey camileri de Mimar Sinan yapısıdır. Çarşısı 1.100 adet sanat ehlinin dükkânlarını içine alır. Hünkar Sarayı yakınında devlet tersanesi vardır. Şehrin bütün evleri yüksek tepeler üzerine yapılmış olup, kıble tarafından denize bakar. Sokakları baştan başa beyaz taş ile kaldırım döşelidir. Evler arkalarını dağlara yaslamıştır. Dağların üzeri bağlardır. Hava ve suyun güzelliğinden, halkı sağlam ve kuvvetlidir. Yüzlerinin rengi beyazdır. Evvela doğu tarafındaki dağlara, “Ağaç denizi” derler. İçinde insan kaybolur. Göklere yükselmiş öyle ağaçlar vardır ki, gölgelerinden on bin koyun gölgelenir. Güneş tesir etmez sınırsız dağlardır. Tahtaları biçecek su ile dönen bıçkı değirmenleri vardır. İzmit gölcüğünün bittiği yerde, deniz kıyısında meşhur tuzlası vardır. Tuzu son derece lezzetli olduğundan ayrıca tuz emini bulunur. Beyaz kirazı ve kızıl elması meşhurdur” Evliya Çelebi yaşadığı dönemin İzmit’ini böyle anlatmış.
*Osmanlı Sultanları'nın İzmit İlgisi.
4. Murat dönemi İzmit için imar faaliyetlerinin arttığı dönemdir. Bizans’tan bu yana ilk saray onun devrinde yapıldı. Bugün Abdülaziz’in Hünkar Kasrı olarak bilinen ve İstanbul dışında ayakta kalabilen Osmanlı saraylarından olan tarihi köşk, 4. Murat’ın yaptırdığı ahşap sarayın yanması üzerine yeniden inşa edildi.
1843 yılında, Abdülmecid’in padişahlığı döneminde İzmit ile İstanbul arasında vapur seferleri başlatıldı. 1873’te de Anadolu-Bağdat demiryolunun ilk parçası olan Haydarpaşa-İzmit demiryolu açıldı. Şehrin Eski İstasyon binası, neo-klasik üslupta Almanlar tarafından 1908-1920 yılları arasında yaptırıldı.
1867 yılında İzmit, merkezi Bursa olan Hüdavendigar vilayetine bağlı bir sancak merkezi oldu. Daha sonra kısa bir süre İstanbul vilayetine bağlandı. 2. Abdülhamit döneminde 1888 yılında bağımsız bir sancak durumuna getirilerek Selim Sırrı Paşa’yı Sancağın ilk mutasarrıfı olarak atadı. Bugün İzmit’in sembolü demiryolu kenarındaki anıt çınar ağaçları Sırrı Paşa zamanında dikildi.
19. yüzyılda İzmit, ipek üretimi ve işlenmesinde Bursa ve Bilecik’ten sonra Osmanlı Devletinde 3. sırayı aldı. Dokumacılıkta öncü konumda bulunan İzmit’teki Çuhahane, Abdülmecit döneminde kuruldu. Hereke’de ise, Dolmabahçe Sarayının perde, döşemelik ihtiyaçları yanında sarayda yaşayanların giysi gereksinimlerini karşılamak amacıyla, 1843 yılında dokuma ve halı fabrikası kuruldu.
* İpek Yolu'nun Birleşme Noktası İzmit.
İzmit, tarih boyunca göç yolları üzerinde yer aldı. Herkese kucak açtı, düşkünlere, mazlumlara barınak, göç edenlere vatan, sürgüne uğrayanlara sığınak oldu. Balkan ve Kafkas savaşlarında 1850-1880 yılları arasında Rumeli ve Kafkaslardan sürülen binlerce aile, Rus işgalinden, Rum ve Ermeni zulmünden kaçan on binlerce Karadenizli, Kafkasyalı, Dobrucalı, Rumelili İzmit ve civarına yerleşti, burayı yurt yuva edindi. Osmanlı döneminde ‘‘Evlad-ı Fatihan’’ olarak devletin iltifatına mahzar olmuş Balkan Türkleri, ‘‘Sarı Saltuk’’ ve O’nun gibi manevi önderlerin rehberliğinde yüzyıllarca kimliklerini muhafaza ettikten sonra 1877-1878 Plevne savaşı, 1912’lerde başlayan Balkan Savaşı ve nihayet 1.Dünya savaşı gibi acıları birebir yaşayarak Anadolu’ya göç etmek zorunda bırakıldılar. Hatta Cumhuriyet döneminde bile, baskı ve zulümler sonucu, Trakya ve Balkanlardan gelen göç dalgalarının Anadolu’nun pek çok yerine olduğu gibi, Kocaeli ve çevresine bıraktığı birçok muhacir grupları oldu.
* Savaş ve Göçler Döneminde İzmit
Balkanlardan 93 harbiyle birlikte başlayan Anadolu’ya göçlerde Kocaeli hep önemli bir sığınma kapısı ve sahil-i selamet noktası oldu. Bu nedenle muhacirlerin çok önemli bir kısmının hatıralarında İzmit’in, çok anlamlı bir yeri var. Çünkü İzmit, savaşların türlü acılarını birebir çeken, göç meşakkatleriyle yoğrulan, sıtma ve verem gibi hastalıklarla kırıla-döküle yol alan muhacirlerin çok önemli bir bölümünün, vapurla ve trenle gelerek ilk ayak bastıkları ve Anadolu’ya doğru yolculuklarında ilk konaklama yerlerinden birisi oldu.
Açlığın, kıtlığın, yoksulluğun had safhaya ulaştığı o savaş dönemlerinde, İzmit’e ayak basan muhacirleri şehrin yönetimi ve yerli halkı içtenlikle bağrına bastı ve şehirdeki boş evler onların ilk konaklama mekanları oldu. O günleri yaşayan muhacirler, İzmit’i ve İzmit halkını hep minnetle anıyor.
Anadolu’ya ve özellikle Kocaeli çevresine gelip yerleşen muhacirlerin ve onların çocuklarının elinde halen eskilere ait bir hayli fotoğraf, belge, eşya, tarihi elbise, koşum araçları, ziraat aletleri ve bilgiler var. Bunların bir araya toplanarak derlenmesi, bir müzede teşhir edilmesi şüphesiz çok önemli. Gecikmeler bize çok şeyler kaybettirdi. Gelecek nesillere ibret ve hatıra olabilecek nice anılar, olaylar, tarihi bilgiler git gide hafızalardan silinmekte, belgeler, fotoğraflar raflarda ve dolaplarda çürümekte. Geçmişten geleceğe dönüp baktığımızda atalarımızdan bize miras kalan kültürel yapıdan, göç serüvenlerinden, çekilen acılardan ve daha nice olaylardan, yeni nesillere elbette ki birçok ibretler var. Yeni nesillerin kimlik gelişimlerinde, geçmiş nesillerle bağ kurabilmelerinin önemi çok büyük ve bu konuda bilimsel çalışmaları kanaatimizce kaçınılmaz kılmaktadır.
*İşgal Yıllarında İzmit.
20 Kasım 1918’de İzmit, İngilizler tarafından işgal edildi. 27 Ekim 1920’de şehir, Yunanlıların işgaline uğradı. İşgalci Yunan askerleri bölgesindeki yerli Rum ve Ermeni işbirlikçilerle Türkleri katledip birçok köy ve mahalleyi yakmaya ve yağmalamaya başladı. 28 Haziran sabahı sadece İzmit merkezinde 312 kişiyi katlederek şehri ateşe verip yaktılar... İzmit, Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğinde Anadolu'da başlayan Milli Kurtuluş Savaşı ile 28 Haziran 1921 tarihinde işgalden kurtarıldı. Her yıl 28 Haziran'daİzmit'te kurtuluş şenlikleri düzenlenir. Yahya Kaptan, İpsiz Recep, Gebeşoğlu Mehmed o dönemin yöre kahramanlarından bir kaçı.
* İZMİT ŞAİRLERE İLHAM KAYNAĞI OLMUŞ .
Sanayii, ticaret, teknoloji ,kültür, sanat ve turizm merkezi Kocaeli’de Devr-i Alem diyor. Kocaeli’yi adım adım gezeceğiz.
Bir birinden güzel bölgelere sahip Kocaeli’yi gezmeye önce Kocaeli iline kimlik kazandıran Vilayet Merkezi İzmit'den başlayacağız..
İzmit, Orhan Veli’yi bile derinden etkilemiş. Onun için mısralar sayıklayıp durmuş.
"İzmit sokakları yaprak içindeydi
Başımda unutmadığım şehrin havası
Dilimde hep oraların şarkıları
Ellerim ceplerimde
Bir aşağı, bir yukarı
Sonbahar"
İzmit, aynı ismi taşıyan Körfez'in doğu ucuna yakın kıyılara kurulmuş. Ülkemiz ulaşımında önemli bir konuma sahip. Kara, demir, deniz ve hava yolu ulaşımları ile Türkiye’nin en önemli geçiş noktalarından birisi.
Türkiye karayolu ağında trafik yoğunluğunun en yüksek olduğu eksen İstanbul-İzmit-Adapazarı güzergahıdır. Marmara bölgesinin ikinci büyük kenti Bursa’nın İstanbul’la bağlantısı İzmit üzerinden sağlanıyor. Karamürsel-Hereke arasında ve Gebze Eskihisar’dan Yalova’ya vapur seferleri var. İzmit ayrıca İstanbul ve Trakya’yı Anadolu’ya bağlayan demiryolu üzerinde yer alıyor.
İzmit çevresindeki yerleşimin tarihi, 2250 yıl öncesine kadar gidiyor. Bu yerleşimin izleri, kent merkezine 3 kilometre uzaklıktaki Üç tepeler köyündeki tümülüsler de saklı.
Antik Çağ nekropolü ile Bizans dönemine ait kutsal yapı kalıntısı Hipoje karayollarının yaptığı yol açma çalışmasıyla ortaya çıkmış. Gültepe Nekropol Alanı, Gültepe Mahallesinde, otoban yanında yer alıyor. İzmit Müze Müdürlüğünün burada yaptığı arkeolojik çalışmalarla elde edilen küp, gözyaşı şişesi, ayna gibi daha çok Roma dönemine ait buluntular Müzeye kazandırılmış.
İzmit’in Bağçeşme mevkiinde Antik çağa ait eserlerde görmek mümkün. Burası Şehitler Korusu olarak da biliniyor. Körfez’e bakan manzarası ve temiz havası ile dinlenmek için müsait bir yer burası.
DEVAM EDECEK