Denir ya, “her son, yeni bir başlangıçtır” diye. Bitse de kurtulsak...
Örneğin, yerel seçim propaganda dönemi. Hazine, kamu kurumları, yandaş şirketler, yandaş vakıflar, yandaş dernekler...
Şu veya bu şekilde devlete muhtaç, devletin denetimine takılmış şirketler...
ABD başkanlık seçimlerini kıskandıran trilyonluk kampanyaları için maddi manevi olanakları ile seferberlikte...
30 Ağustos, 19 Mayıs, 23 Nisan, Cumhuriyet bayramlarını, halktan koparıp bayrak töreni düzeyine indiren bir iktidar, 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’ni miting gününe çevirdi.
Böyle bir seçimin, evine ekmek götürmekte zorlanan yurttaşlarımıza demokrasi diye yutturulması sizin içinizi acıtmıyor mu?
“Benim bakanım” ile başlayan, “Benim bürokratım” ile süren padişah üslubu, “Benim milletvekilim” e kadar varınca, insanın siyasetten sıdkı sıyrılıyor.
Yerel seçimler bitse de kurtulsak.
Çirkin siyasetten elbette.
Özdemir Asaf, Jüri şiirinde der ya..
“Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler.”
Halkımız unuttu ama siyaset sanatların en güzeli, bilimin en tepesidir.
Kirlenmede birinciliğin siyasette yaşanması bu nedenledir.
İkinciliği de herhalde hukuk ve üçüncülüğü de medya alıyordur.
Gerçek hukuk en renksiz olandır, gerçek gazetecilik de en şeffaf...
İkisi de kirlendiğini gizleyemez.
Oysa yurdumda bilim kirlendi, inançlar kirlendi, karakterler kirlendi, gelenekler kirlendi...
Aşklar kirlendi...
Eski bir deyiştir:
“Dinime tan eyleyen, bari müselman olsa!”
Seçim sandığı bir son ve aynı zamanda yeni bir başlangıç. Seçmen, geçmişi değerlendirmiş, olumlu ya da olumsuz iktidara faturasını kesmiş, bedelini ödetmiş olacak.
Yine aynı zamanda, kime yeni dönem için 5 yıllık kredi verdiğine karar vermiş olacak..
Biz gazeteciler için, seçim sonrası sakin bir süreç başlayacak. Seçmenler kendi verdikleri kararların bedeli için bizim başımızın etini yemeyecek.
Bunu buralarda kimse yazamaz ama ben yazarım:
Kimse kusura bakmasın, yeni seçilecek yerel yönetimlerin karar ve uygulamaları ortaya çıkıncaya dek tepkileri dikkate almam. Seçmeni sorumlu tutarım. Sandığın sesi, kulaklarımda uzun süre çınlar çünkü...
Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler gündemde, buna dahil değiller.
İktidarları gazeteciler seçmez, muhalefeti de gazeteciler belirlemez.
Biz belirlesek, bu denli yozlaşmış siyaset hiç olur muydu?...
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981