Dünyanın en güzel ülkesinde yaşıyoruz. Binlerce yıldan beri bir çok medeniyete ev sahipliği yapan, 3 tarafı denizlerle çevrili, dünyanın merkezinde yeter alan, bir çok kültür, dil ve değişik milletlere mensup insanları bağrında barındıran, binlerce yıllık devlet geleneğine sahip olan bir ülkeyiz. 
  Tarih boyu bir çok mazlum millete de ev sahipliği yapmış en sıkıntılı dönemlerinde bile  mazlumların yanında olmuş, aile bağları kuvvetli, komşuluk ilişkilerine önem vermiş bir toplumuz. Maalesef bu değerlerimiz yavaş yavaş aşınıyor.

BİZİM TOPLUMUMUZA NE OLDU?
Gazete haberlerine baktığımızda müthiş bir gerginlik ve kavga ortamı içindeyiz. Cinayetler ve özellikle Suriyelilere karşı takınılan tavır ve son olarak da Adapazarı Kaynarca’da işlenen Suriyeli bir kadının vahşice katledilmesi üzerinde durulması ve oturup derin derin düşünmemiz gereken bir olay.  
  Hiç kimse aşağılara bakmıyor, ne pahasına olursa olsun kazanmak peşinde, hırs her tarafı almış bürümüş durumda. Hiç kimse haline şükretmiyor, kendisinden daha yukarılara bakarak ben neden kazanmıyorum diyerek müthiş bir hırs peşindeyiz.
  Hiç kimse haline şükretmediği için elimizde ki nimetlerin kıymetlerini, bilmiyoruz. Halimize şükretmediğimiz için de büyük bir mutsuzluk içindeyiz. Toplumda sevgi saygı duygusu maalesef giderek azalıyor. Bu acı manzaralar karşısında hepimiz oturmalıyız bize ne oldu sorusunu kendimize sormalıyız. Yepyeni bir sayfa açıp mutluluğun yollarını aramalıyız. 

GENÇLİĞİMİZ ELDEN GİDİYOR
Başta uyuşturucu felaketi olmak üzere, sosyal ve sanal medya fenomenleri gençliğimizi yiyip bitirtmekte. Çocukluğunu daha yaşamamış, çocuk yaşta ki gençlerimizin elinde akıllı telefonlar gençliğimizi yiyip kemirmekte. Deyim yerindeyse Gençleri mankurt hale getiriyorlar. 

HEPİMİZ SORUMLUYUZ
Bu kötü gidiş ve acı durumlar karşısında hiçbir kurumu ve kimseyi suçlamadan hepimiz öz eleştiri yapmalıyız. Oturup derin derin düşünerek bize ne oldu sorusuna cevap aramalıyız. Öncelikle elimizde ki değerlerin ülkemizin ve en önemlisi de düşüncesi, ne olursa olsun hangi kültüre mensup olursa olsun insanlarımızın kıymetini bilmeliyiz. 
  Belgeselcilik ve gazetecilik mesleğim gereği Türkiye’nin bir çok yerini geziyor, bir çok insanımızla konuşuyorum. Gerçekten hem insan hem de ülke olarak çok şanslıyız. Başta Suriye ve ırak olmak üzere etrafımız kan deryası içerisinde. Dost bildiğimiz ülkeler bizi bölüp parçalamaya, birbirimize düşürerek Suriye ve Irak’a çevirmek istiyor. 
   15 Temmuz Hain Darbe Girişimi yıl dönümüne yaklaşırken bu darbe Girişimi felaketinin önlenmesinde canlarını siper eden Şehit ve gazilerimizi bir kez daha düşünelim. Ülkemizin kıymeti ve insanlarımızın kıymetini bir daha takdir ederek yepyeni sayfalar açıp ülkemize sahip çıkmalıyız. Elimizde ki değerlerin kıymetini takdir etmemiz gerekiyor. 
Unutmayalım ki istemediğimiz, Türkiye’den kovmaya çalıştığımız Suriyeliler Osmanlı yönetiminde 400 yıl birlikte yaşadığımız insanlarımız. Bu insanlara karşı kardeşlik hukukumuzun olduğunu düşünelim. Onları sahiplenip, onlara sahip çıkmalıyız. “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” diyen peygamber efendimizin hadisini unutmadan Suriyeli mazlumlara sahip çıkmalıyız.  Ensar geleneğiyle 4 Milyona yakın Suriyeliye ev sahipliği yapan Türkiye’nin insanlık üzerinde ne kadar önemli bir rolü olduğunu unutmamalıyız. Avrupalıların sınır kapılarını kapattığı, ülkelerinden kovduğu bir dönemde Ensar-Muhacir ilişkisi içerisinde 1400 yıllık geleneği yaşatan bir ülke olarak, mazlumlara kucak açmanın bizim inançlarımızda yeri olduğunu unutmayalım.  














 
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981