Malum Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'ne bağlı bir iletişim fakültesi de var. Maalesef bu yıl tabela fakültesi olarak kaldı. Çanakkale İskele Meydanı'nda güzel bir tabelası var. Signore Vitalis'in eski köşkünde...
ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Sedat Laçiner, Mart ayında İskele Meydanı'ndaki İletişim Fakültesi Binası'nı gezdi ve binaya ait eksikliklerin en kısa zamanda giderileceğini söyledi. İletişim Fakültesi binasının hem Çanakkale'nin en eski binalarından biri, hem de ÇOMÜ'nün ilk Rektörlük binası olması dolayısıyla önemli olduğunu vurgulayan Rektör Laçiner, kurumu tüm imkânları ile en iyi eğitim veren bir kurum haline getirmek için çaba sarf ettiklerini belirtti.
Yeni öğretim yılında ÇOMÜ İletişim Fakültesi öğrenci almaya başlayacak. ÇOMÜ'ye girecek 10.680 yeni öğrenciden 40'ı yeni İletişim Fakültesi'nde okuyacak. Türkiye'deki iletişim fakültelerinin sayısı 30'a yaklaşıyor ve ÇOMÜ de en yenisi olacak. İletişim mezunları; sektördeki tekelleşme eğilimi, çalışma koşullarının gittikçe kötüleşmesi, insan kaynaklarının etkin biçimde kullanılmaması ve yeni teknolojilerin istihdamı olumsuz etkilemesi nedeniyle çok zor iş buluyorlar. Bakalım bu kadar iletişim mezunu nerede ve nasıl iş bulacak? Yeni TV kanalları, diziler, internet ve sosyal medya da bir nebze olsun istihdam alanları yaratmaya devam ediyor. Zaman içinde göreceğiz.
Ben de sonradan İletişim Fakültesi olan İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'ndan mezun olduğum için konuyla biraz ilgiyim. Aynı zamanda üniversitede Medya Ekonomisi dersleri de verdim.
ÇOMÜ'de medya fakültesi olması hem iyi hem de kötü bir şey... Kötü bir şey, kalite tutturulamazsa, nitelikli eğitim verilmezse emekler boşa çıkar, her şey heder olur. Sinema-televizyon bölümünde okuyup da kamera kullanımı veya ses kayıt teknolojileri konusundaki sınırlı bilgisi olan mezunları hatırlatırsak, derdimi anlatmış olurum sanırım. Aksi olursa da çok iyi olur, hem Çanakkale basınında hem de çevredeki illerde nitelikli genç gazeteciler işbaşı yapar, kalite artar.
Aslında bu meslek dalında belki de okul-işverenler ve sendika ve/veya cemiyet-dernek üçlüsünün işbirliği içinde çalışması gerekiyor. Okuldan mezun olduğunuzda tıpkı avukatlar gibi staj yapmak, mezuniyet sertifikası almak, o sertifikayla sendikaya, cemiyete kaydolmak en doğrusu bence… Ve işverenlerin de sertifikalı gazeteci, iletişimci dışında eleman çalıştırmaması gerekiyor.
Neyse, geçelim…
İletişim fakültelerinde kaliteyi yakalamak ise, o kadar kolay değil. Bakın bize, Türkiye ve ABD'den 4 bilim adamınca yapılmış bir araştırmadan en iyi iletişim fakülteleri sıralamasını vereyim de ne demek istediğimi belki anlatırım:
En İyi İletişim Fakülteleri:
1-Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi
2-Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi
3-Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi
4-Marmara Üniversitesi İletişim Fak.
5-Galatasaray Üniversitesi İletişim Fak.
6-Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi
7-İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi
8-Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi
Yani bu okullar gibi kalite tutturmak için önce bir karar vermek de lazım. Anadolu Üniversitesi gibi meslek formasyonuna ağırlık verilecek, yoksa Ankara Üniversitesi gibi sosyal bilimler ağırlıklı bir eğitim olacak. Bu yukarıdaki okulların nitelikli öğretim görevlileri gibi hocalar bulunabilecek mi? Teorik ve pratik dersler arasındaki denge nasıl kurulacak? Ders programları nasıl olacak?
Ve daha bir çok soru…