Kırk yaşını doldurmuş, üniversite mezunu, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk yurttaşı iseniz, siz de Cumhurbaşkanı Adayı gösterilebilirsiniz.
TBMM’de sizi aday gösterecek 20 milletvekili bulun yeter!
Yani ne AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ne CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ne MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı’nı belirleyecek diye bir konu yok!
“Kırk Katır - Kırk Satır” ikileminde bırakılan seçmene koyun sürüsü muamelesi yapılması, en azından bir seçmen olarak benim onuruma dokunuyor. TBMM’den 20 vekil çıkıp üçüncü bir aday çıkarmadıkça, sandığa gitmemi benden kimse istemesin.
Yok! Azını yazdım.
Mevcut siyasal partilerin hiçbirine,  mevcut yönetimleri koltuklarında durdukça, 2015 Genel Seçimleri’nde de oy vermek için sandığa gitmeyeceğim.
Akademisyenliği üzerinde kuşkular bulunan, Mısır’da doğmuş, büyümüş, okumuş; El Ezherli, İngiliz Exeterli bir Cumhurbaşkanı için oy vermem. Recep Tayyip Erdoğan’ı hiç seçmem.
Elbette beni sevmeyen, hatta her nedense nefret edenler var ve kusura bakmasınlar; ben dahil bu iki isimden daha doğru Cumhurbaşkanlığı yapacak bu ülkede en az 20 bin insan çıkacağını biliyorum.
Türkiye’de 40 yaşın üstünde 20 milyondan fazla insan var. Cumhurbaşkanlığı seçilme niteliklerine sahip de en az 200 bin insan.
Kimin neyi eksik bu iki isimden?
Atatürk’ün eseri Cumhurbaşkanlığı makamı, elbette ona yakışır bir kimlikte ve nitelikte insanla doldurulmalı. Bu özellikte bile, iddia ediyorum Türkiye’de en az 100 insan bir çırpıda ben sayarım.
Metin Feyzioğlu, Lütfullah Şener, İlber Ortaylı, Deniz Baykal, Ali Koç, Gürer Aykal, Nazlı Ümit Boyner...
Üstelik hepsi birbirinden farklı siyasal ve sosyal kültürel kimlikler taşıdıkları halde... 
Ancak...
Hepsinin bir ortak kimliği ön plana çıkıyor:
Hukuku önemsiyor olmaları. Feodalleşen, gericileşen, terör üreten siyasal sisteme, demokratik esneklik getirecek örnekler sergilmeleri.
Dostlar diyor ki...
“Sen sandığa gitmezsen, ben gitmezsem, o gitmezse ne olacak? Beğenmediğin iki adaydan biri nasılsa Cumhurbaşkanı seçilecek... Sen iyisi mi böyle sert çıkma, ehven-i şer davran...”
Sosyaldemokratım, sürece pragmatist yani faydacı yaklaşıyorum diye; beni hepten koyun yerine koyan bu zalim düzene boyun mu eğeceğim?
Seçmen seçecek ve seçilenler diktatörleşecek.
Hayır! İnceldiği yerden kopsun artık.
Yaz tatili rehaveti ile zaten seçime katılım oranı ciddi ölçüde düşecekti, iyice düşsün. Ahali artık gerçeği görsün.
Şu anda ülkeyi yöneten Erdoğan ile sözde muhalifleri Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’ye iç huzuru ile oy verecek seçmen oranı yüzde 25’i geçmez. Bu ülkenin yüzde 75’i ehven-i şer oy veren seçmenlere döndü. Seçmen çoğunluğu adını koyamasa da, ücretli profesyonel siyasetçilerden hoşlanmıyor ya da korkuyor.
Ben dürüst davranıp ikisini birden açıkça yazıyorum.
Onları sevmiyorum ve onlardan korkmuyorum.


banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981