Çok şükür Kaddafi’yi de devirdik ve artık Libya’ya da özgürlük geldi...(!)
Mübarek Ramazan ayı vesile oldu sanki, tüm İslam alemi bir mutlu bir mutlu ki sormayın...
Sıra geldi zengin petrol yataklarını paylaşmaya...
Büyük patron ABD, Varoş Demokrasisi’ni test ettirdiği AB ve ayakçı bizimkilerin bundan sonraki tavırlarını izleyeceğiz. Elbette benim gibiler ayakçıların yaya kalışına hiç şaşırmayacak.
Emperyalizm, feodal aşiret ağaları ile koalisyonunda yeni bir döneme girdi. Koltuklara kendi oturttuğu diktatörlerle işi bitti. Yine kendi üretimi varoş kaosu ile sürü yönetimi evresine geçti.
Küresel Varoş Politikası diyorum ben bu yeni modele. Egemenler, kendi yaşam alanları dışındaki dünyayı, varoş olarak planladı.
Üretimi robotlarla çözüyor, varoşlardaki milyarları üretimden kopararak dilencileştiriyor.
İnternet, cep telefonları, televizyonlar... Hasılı teknolojinin tüm nimetleri egemenler için bilgi üretmek ve iktidarı sürdürmek; varoşlardakiler için ise eğlenmek, uyuşmak ve egemenlere biad etmek için...
Varoşlarda romantik aşk öldü! Erotizm bile değil, cinsellik pornografi boyutunda. “Gel gel gel güzelim/ Gel hiç acımıycak...”
Müzik artık ruhun gıdası değil! Protesto aracı bile değil. Ya oynayıp kalça kıvıracaksın ya efkarlanıp kendine veya kendin gibi varoşluya işkence edeceksin. Jiletle mi olur, uyuşturucuyla mı yoksa sokak ortasında leşini bırakarak mı..? Özgürsün, seç!
Sanat artık içine tükürülen, ucube denilen bir şey. Varoşlara sanatçı diye sunulanlar Somali’ye götürülüp şov yaptırtılanlar...
Elbette egemenler kendi sırça köşklerinde romantik aşkları arıyorlar, kendi çocuklarına ruhları zenginleşsin diye Mozart, Dede Efendi hatta tepki gösterdikleri Fazıl Say dinletiyorlar. Elbette koleksiyonlarına Picasso, Burhan Doğançay resimleri katıyorlar.
Varoşlardaysan etnik kimliğin olacak, dinsel kimliğin de... Varsın eniştenle, yengenle karşı karşıya gel, aynı evde birbirine yabancılaş, birbirini ötekileştir!
Egemenlerin dinler arası diyaloguna, küresel sermaye işbirliğine, stratejik ortaklıklarına senin aklın ermez çünkü...
Libya’dan mı söz etmeye başlamıştım?
Kusuruma bakmayın. Küresel varoşun her yanı aynı. Ha Libya, ha Mısır, ha Kuzey Irak...

Bilgi önemli, saygı da...

İnternet ortamı herkesin habercilik yapmasına izin veriyor. Biga’da da dışı seni içi beni yakar gazetecilik mesleğine özenenler var elbette...
E... be kardeşim! Rumi yıl ile Miladi yıl arasındaki farkı bilmezsen nasıl habercilik yapacaksın? İskenderköy’deki evi kalkıp Ayasofya’ya neredeyse yaşıt koşuyorsun. İlköğretimde artık takvimler öğretilmiyor mu?
Neyse.. İletişim Fakültesi açmaya kalkan ÇOMÜ Rektörü öğretecektir. Test yapacak, şıkları verecek ve biri mutlaka doğru! Zarı atın mezun olun...
Artık her iş böyle öğreniliyor.
********
İki Ramazan arasında 365 gün 6 saat bile yok. 2010'un Ramazan mesajlarını 2011'de yayına koymuşsun ne gam!
Bu kadar sürede ne değişti ki?
Yalnızca “CHP’nin çirkin ördek yavrusu” Emin Doğan Belediye Meclis Üyeliği’nden milletvekili aday adayı olduğu için ayrıldı.
Çarşamba günleri posta Belediye’ye uğramıyorsa, salı günü uğrayıp öğrenseydin be sevgili kardeşim.
Neden Belediye Meclis Üyesi ünvanıyla kendisine bile sormadan bayram mesajını yayınladın ki?
Bak bir çok hemşehrimiz  “Bize sormadan, adımıza mesaj yayınlıyorlar ve sonra da gelip ilan parası istiyorlar” diyor.
Gazete bu, üç kuruşla yapılabilen bir iş olmaktan çıktı. Değirmenin suyu nereden gelecek, yazık değil mi? Vallahi batarsın sonra...  Bayramlardan sonrasını görmeyenlerle dolu gastecilik mezarlığı...

İsmail Başkan sitemli

Biga’nın AKP’li Belediye Başkanı Mehmet Özkan basın toplantısı yaptı, konuştu ve yetmedi yazılı açıkladı. Belediyenin dolmuş plakası kurasında CHP Biga İlçe Başkanı ve belediye başkan adayı İsmail Işık’ın babasının da 8 şanslıdan biri olduğunu, ürettiği bereketten onun yakınlarının da pay aldığını açık açık anlattı.
Yazmayacak mıydık?
Diyorsun ki “Ben ona değil, Adil Korkut imzalı değerlendirmene tepkiliyim!”
Ben de biliyorum Özkan’ın söz ettiği kişinin sizin öz babanız olmadığını. Ben de biliyorum çok sayıda insan arasından şanslı 8 isim arasına girdiğini.
Demem şu ki:
Özkan yanlış politikalarla plaka rantı oluşmasını sağlıyor ve bunu kumar yöntemiyle paylaştırıyor. Rakibinin bir yakını kuraya katılıp kazandığında da, onun eleştiri hakkını elinden alıyor. Üstelik “kura sonrası plakayı sattı” diyerek işi kaymaklı kadayıfa çeviriyor.
İsmail Işık bu konuda tatmin edici açıklama yapmalı ve muhalefet görevini eli kolu bağlı yürütemez diyorum.
Ve bir de Ekip Harita işi vardı:
CHP İlçe Yönetim Kurulu Üyesi Sedat Şahin’in vereceği yanıt çok daha kolaydır. “İhaleye girdim, en ucuzunu teklif ettim ve işleri aldım. Va mı daha ucuza yapacak?” diyebilir, demişim.
Hala dememiş ama...
Ne zamandan beri “muhalefet partisi üye veya yöneticileri kamu ihalelerine giremez” diyen bir hukuk metni var, ben bilmiyorum. Herhalde “yandaşlardan başkasına iş verilmez” diye bir derin devlet ilkesi oluştu.
Biga gibi küçük beldelerde öyle işler var ki, bazan bir firmadan başkasını bulmak olanaksız. İşadamı veya yöneticiler belediye ile iş yapamam diye siyasete uzak dururlarsa  sonuç daha kötü olur. Üstelik Biga’da üretilen katma değer olabildiğince Biga’da kalsın derken... Şeffaf olunsun, sorulara açıkça yanıt verilsin yetecek.
Bu herkes için geçerli.

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981