Kuşkusuz petrol havzalarında, enerjide üstünlüğü sağlayan güç, para biriminin hâkimiyetini de kuruyor.
Yani ABD ve Doları…
Hedefleri yeryüzünde tek para birimi ve tek devlet kurmaktır.
Dünyadaki tüm para birimlerinin sadece yüzde 8'i nakittir, kalanı elektroniktir.
Bu sistemin hakimi ABD Doları'dır ve şu anda dünyanın rezerv para birimidir.
Dünyadaki merkez bankalarının rezervlerinin yüzde 62'si ABD Dolarıdır.
Finansal işlemlerin yüzde 85'i dolar ile yapılmaktadır.
Kuşkusuz kıyasıya bir savaş da vardır. Dolar, Euro, Yen ve Çin Yuanı ile arasında… Ama hakim para ABD Doları'dır.
Çünkü, ABD efendidir, imparatordur, sömürgecidir.
Petrol için Ortadoğu'da yapılan savaşlar ABD kapitalizminin işine nasıl yarıyor bir rakam vereyim… 2011 yılında ABD'nin silah satışını bir önceki yıla göre üçe katladı. 2011'de dünya genelinde tam 85 milyar dolar değerinde silah satışı gerçekleşti. ABD'nin bundaki payı ise tam 66 milyar dolar. Yani yüzde 75'i…
Peki silahlar nereye gitti? ABD'nin en büyük müşterileri ise, Körfez ülkeleri. Suudi Arabistan, ABD ile 33.4 milyar dolar değerinde silah anlaşması yaparken, onları 4.5 milyar dolarla Birleşik Arap Emirlikleri izledi. Körfez'in bir diğer ülkesi Umman'da ABD ile 1.4 milyar dolarlık silah anlaşması yaptı.
Tüm bu savaşların aslında Amerikan şirketler kapitalizminin işine yaradığını söylemek kehanet değil. Çünkü silah üretecekler, istihdam yaratacaklar, kredi verecekler, borsalar yükselecek. Kriz ne kadar büyükse, savaşın boyutu da o kadar artacak…
Bir film var. Zeitgeist diye… 2007 yılında yapılmış. Türkçe'ye “Zamanın Ruhu” diye çevrilmiş. Aslında geçen yüzyıldaki bütün büyük savaşların, Rothschild'ler Rockefeller'lar, Warburg'lar gibi dünyanın efendilerinin daha fazla para kazanmasına hizmet etmek için bilinçli olarak çıkarıldığını anlatıyor.
Birinci ve İkinci Dünya Savaşı, Vietnam, 11 Eylül'de ikiz Kulelere uçakların çarpması, Irak savaş hepsi senaryonun bir parçası…
Biraz uzun ama okuyalım, haftaya yine bu mevzularla devam ederiz.
Kitleler, özellikle politik alanda yaşanan gerçekleri öğrenme yetisine sahip değiller.
Gerçeği topluma söylemeden, düşünmemizi istedikleri şeyleri kurnazca empoze ediyorlar.
Örneğin, halkın çoğunluğu Irak istilasının her geçen gün kötüye gittiğine inanıyor
Ve mezhep çatışmalarının sona ermeyeceğini düşünüyorlar.
Halkın göremediği şey ise, Irak'taki işlerin, devletin arkasında bulunan adamların tam da istediği gibi gittiği.
Bu savaş uzamalı ki; bölge parçalanabilsin, petrol şirketleri kurulabilsin, silah üreticileri için karlı sözleşmeler devam edebilsin ve en önemlisi, İran ve Suriye gibi petrol sahibi diğer aykırı ülkelere zıplama tahtası olarak kullanılabilecek kalıcı askeri üsler kurulabilsin.
Eğer bir bölgeyi yok etmek isterseniz, bunu nasıl yaparsınız? Bunun iki yolu var: oraya gidip bombalama falan yaparsınız, tabi bu çok da etkili bir yöntem değildir. Yapmanız gereken şey, orada yaşayan insanlara birbirlerini öldürtmektir ve bu şekilde onların yaşadıkları bölgeyi, tarlalarını yok edersiniz.
İşte o bölgede de yapılan bu. Bir düşmanı yok etmenin yolu, onun kendi kendini yok etmesini sağlamaktır, bunu da askerlerini ikiye bölerek yaparsınız. Sonra iki tarafı da beslersiniz, çift taraflı çalışan ajanlarınız her iki tarafı da kışkırtır.
Ve birbirlerini öldürürler.
Artık bazılarımızın bu gerçeğe uyanmasının vakti geldi.
Anlamanız gereken şey, imparatorluklar kurmak isteyen bazı insanlar, fethetmeye çalıştıkları insanları yönlendirerek hedeflerine ulaşmaya çalışıyorlar.
Yani çok fazla düşünmeniz, önemli insanların işine gelmiyor.
Perdenin arkasındaki adamların istediği en son şey, bilinçlenmiş ve düşünme yetisine sahip bir toplum.
Bu yüzden ki sürekli olarak düzmece bir yaşam, din, medya ve eğitim yoluyla bizlere sunuluyor.