Ruşeym nedir? Halkım beyazın da beyazı ekmeğe alıştırılınca, buğdayın besin değeri en yüksek bölümüyle birlikte hayvan yemi yaptığımız cevheri. Geçmişte tümünü yediğimiz buğdayın başağa bağlı ucundaki küçük nokta. Her derde deva ruşeym.
Sosyal yaşamımızda da çok küçük noktalar vardır, yaşam kalitemizi artıran unsurlardır bunlar ancak; biz onları bilinçsizce terk etmişizdir, yok saymışızdır.
Gün gelir bir anda karşımıza çıkarlar. Ben “Şu Biga’nın Düzüne” türküsünü anlamaya çalışırken anımsadım.
Biga, ilçe sınırları içinde yaşayan nüfusun en az beş katı çoğunlukta, dışarıda yaşayan Bigalı var. Onlar için Biga, baba ocağı, ana kucağıdır. Yılda üç, beş kez hatta bir kez gelseler, belki de uzun yıllar hiç gelmeseler de kendilerini tanımladıkları kimliklerden biridir, Bigalılık! An gelir sohbet “memleket” e gelir. Çoğu kez bilerek getirilir. İyi şeyler, güzel anılar anlatılmak istenir.
Sohbet koyulaştıkça konu döner dolaşır ”değerlerimize” kadar varır. Hafızamızı kurcalar, anıları harmanlar, sıkıntıyla başlarız anlatmaya:
“Bizim Biga tatlımız var. Etimiz var, köftemiz var, sütümüz var, pirincimiz var...”
Bigalı için bunlar çok önemli olabilir ancak, dinleyen için o denli sıradandırlar ki... Et, süt, tatlı her yerde vardır, özel bir tasarımı yoktur. Saklanamayan ürünlerdir bunlar.
Konu "Biga Değerleri" ne gelince, Bigalı’nın iç dünyasında sıkıntıya düştüğünü algılayamayan sorar:
Başka yerde olmayan neyiniz var?
Doğa bile endemik bitkileri ile anlam kazanır. Belli bir coğrafyaya özgü bitkiler, o coğrafyanın doğal zenginliğidir.
Bigalı yeniden hafızasına, anılarına acele bir yolculuğa çıkar. Her yerde olmayan nesi vardır “memleket” inin?...
Bursa, Balıkesir gibi merkezleri gözünüzün önüne getirin. Çanakkale’ye doğru yola çıkın. Tıpkı yıl içinde on binlerce öğrencinin, sivil toplum örgütünün veya tek tek yurttaşların otobüslere, minibüslere, otomobillere binerek Kaz Dağları, Assos, Truva ve Çanakkale Şehitlikleri’ne düzenledikleri gezileri düşünün. Biga’dan geçerler, giderler. Tıpkı diğer rutin yolcu taşıma araçları gibi...
Kimileri akaryakıt almak için Biga’daki yol üstü istasyonlara girerler ve çıkarlar. Yol üzerinde markalaşmış bir tek konaklama noktası bile yoktur Biga’nın. Kaldı ki alışveriş yapılabilecek yol üstü bir yeri olsun. Yılardır bu pazar görmezden gelinmiş, yok sayılmıştır.
Bir bakıma Biga’nın yol üstü duraklarından biri olmasını engelleyen en önemli unsur nedir, dersiniz?
Biga markasıyla özdeşleşmiş yeterli Biga Değeri bulunamayışıdır. Acımasız gelebilir ancak, bu izlenimi yıllarca Biga dışında yaşayıp son yıllarını Biga’da geçiren bir Bigalı olarak açıkça belirtmeliyim.
Saklanabilir Biga Değerleri yok mudur?
Biga Ticaret ve Sanayi Festivali, Biga vizyonu adresidir derken, Biga Değerleri’nin ortaya çıkarılacağı bir ortam olarak da anlam kazanıyor. Biga Kasketi bu yıl festivalin ortaya çıkardığı ilk saklanabilir Biga Değeri’ydi.
Köşesiz yapısı, 17 ayrı malzemenin kullanıldığı 1950’li yılların Bigalı terzisi Şapkacı Nazmi Öder’in tasarımı Biga Kasketi namı diğer Dimetoka Kasketi, Biga Kaymakamlığı’nın özel çabası ve Halk Eğitim Merkezi öğretmenlerinin emeği ile açılışa yetiştirildi. Protokole hediye edilen Biga Kasketi, TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’nun deyimiyle bir “Biga Markası” dır.
Son Biga Kasketi’nin iki buçuk yıl önce üretildiği dikkate alınırsa; Biga Kasketi için bundan sonra yapılacaklar bellidir. Onu öncelikle Kız Meslek Lisesi’nde üretmek, üretirken yetişen genç kızlarımızın gelecekte kendi atölyelerinde üretmesini sağlayacak yola girmek. Sonra...
Binlerce insan Biga’dan gelip geçerken, bir Biga Değeri bulacak uğrak yeri bulabilmeli. Talep vardır, yaratılabilir.
Gelecek yıl hasır, sonraki yıl sepet, ardından Pomak Dokuması, Yörük Heybesi...
Daha çook saklanabilir, üretilebilir değerimiz var, bilin...