Mustafa Koç,TÜSİAD Genel Kurulu'nda ne güzel sormuş: “Türkiye dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girdiğinde gelişmiş bir ülke olacak mı?”
Koç'un altına imzamı atacağım sözleri şöyle:
“Dünyada aslında gelişmişlik ekonomik büyüklükle ölçülmüyor. Kişi başına milli gelirle, rekabet gücüyle, insani gelişme ile ölçülüyor. Biz 16'ncı büyük ekonomiyiz ama satın alma gücü paritesine göre 84'üncü sıradayız, küresel rekabet gücü endeksinde 61'inci sıradayız. Belki de bu tür sıralamaların en önemlisi olarak görülmesi gereken insani gelişme endeksinde de maalesef 83'üncü sıradayız. Acaba dünyanın 10. büyük ekonomisi olduğumuzda bu sıralamalarda yerimiz nereye yükselecek.”
Maalesef, 83'üncü sıradayız. Ürdün'ün (82), Tunus'un (81), Ermenistan'ın (76), İran'ın (70), Azerbaycan'ın (67), Rusya'nın (65), Arnavutluk'un (64) altındayız. Batı'daki iki komşumuz Bulgaristan 58'inci, Yunanistan ise 22'nci sırada. Yunanistan ile tam 59 basamak fark var.
Ama oralara gittiğimiz zaman, “Biz onlardan çok ilerideyiz” diyoruz. Ama maalesef iş yapılan fiyakalı binalarla, havaalanlarıyla, ne bileyim otellerle falan olmuyor.
Bu iş; eğitim, sağlık, araştırma ve geliştirmeye sağlanan para, kişi başı milli gelir ve adaletli gelir dağılımı, kişi başına eğitim yılı, nitelikli ve yaygın altyapı hizmetleri, internet ve bilgisayarın yaygın ve ucuz olması, yaygın gazete okurluğu ile oluyor.
İnsan hakları ve ifade özgürlüğünün öne çıkarılmasıyla, demokrasinin baş tacı edilmesiyle oluyor.
Yoksa bir stadyum açılışında ıslıklandı diye, Başbakanın töreni terk edip, “Stadyumu size vermeyeceğim” tehditleriyle, etrafındakilerin hakarete varan sözleriyle, kulüp başkanının korkudan “Islıklayanları tespit edip, yakalattıracağız” demesiyle olmuyor.
İfade özgürlüğü ve demokrasi, övgü kadar protesto ve eleştiriye de tahammüllü olmayı gerektiriyor.
Ayrıca, Başbakan “Bir Allah kuruşu katkıları yok” diyor ama, Galatasaray'ın Ali Sami Yen Stadı'ndaki kullanım hakkı devri kulübü artıya bile çıkarıyor. Ne yazık ki Galatasaray'ın Başkanı korkudan bunu bile söyleyemiyor.
Sıralayayım:
-Türk Telekom Arena Aslantepe Stadyumu, 260 milyon liraya mal oldu. Ali Sami Yen 500 milyon liraya satıldı. Stad, henüz bitmeden kendini finanse etti.
-1997'de Ali Sami Yen Stadyumu’nun kullanım hakkını yeniden alan Galatasaray, 2006'da, Seyrantepe karşılığında bu hakkı TOKİ'ye devretmişti.
-Seyrantepe'de ise 384 dönüm arazide Galatasaray'ın irtifak hakkı vardı, bunun 264 dönümünü, stad için kamuya aktardı.
-Kamu, stad yeri gösterme zorunluluğu karşılığında; Ali Sami Yen Stadyumu'nun 40 yıllık kullanım hakkını ve 264 dönüm irtifak hakkını almıştır.
-Özetle Galatasaray Ali Sami Yen Stadyumu'ndaki kullanım hakkını Aslantepe'ye aktarmayı kabul ederek bile TOKİ'yi kara geçirmiştir.
Ayrıca, hesap verilmesi gereken bir konuda; stadyumu yapan iki inşaat firmasından biri olan Uzunlar İnşaat'ın İstanbul Belediyesi'nin İmar İşlerinden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı İrfan Uzun'un aile şirketi olmasıdır. Başbakan gibi Rizeli olan Uzun 2006'dan bu yana görevini sürdürmektedir. 1991'de aile şirketi olarak kurulan ve AKP döneminde hızla büyüyen Uzunlar İnşaat, TOKİ; İSKİ; KİPAŞ ve belediye ihaleleri sayesinde hızla serpilmiştir.